2

73 9 1
                                    

Defteri verdiği an tüm gün, hatta tüm hafta kafamda tekrar oynarken o gün dışında her şey hep olduğu gibiydi. O gülerdi, ben izlerdim; o ağlardı, ben izlerdim. Ağlarken bile bu kadar güzel görünmesini kıskanarak kucağında sevdiği kedi olmayı dilerdim.

Beomgyu ile hiç iletişimimiz olmazdı, aynı bölümdeydik o benim üst sınıfımdı ve bu yüzden beni tanıma ya da iletişim kurma ihtimali azdı. Hatta hiç olmamıştı da. Enstrümanlarla arası iyi olduğu için okuldaki birçok kişi gibi ilk ben de onu öyle tanımıştım ve tamamen tesadüf eseri onu parkta görmüştüm. Bu yüzden de benim gibi silik bir kişiliğin ismimi bilmesi beni şaşırtmıştı. Daha da şaşırtan şey ise cumartesi günü gerçekleşmişti.

Onun genelde parka geldiği zaman diliminden önce, hava henüz kararırken markete gitmiştim. Dönüşte ise onu gördüm, kucağında her zaman sevdiği gri kedi vardı. Beni göreceğini düşünmediğim için yürümeye devam ederken arkamdan seslendiğini duymuştum.

"Kang Taehyun!'

Yerimde kitlenirken kalbim deli gibi atıyordu. Onunla oturmamı söylediğinde ise bunun kesinlikle bir rüya olduğuna kendimi inandırmıştım.

Ve ben o gece, ilk defa gerçekten gülümseyen Choi Beomgyu'yu görmüştüm. Kalbimde suya muhtaç çiçekler birden rengarenk yapraklarını gün yüzüne çıkartmış ve uçuşan kelebekler tek tek tüm çiçeklerde gezinmişti. O gülümsemiş, ben de aşık olmuştum.

The Pearls In Your Eyes | Taegyu |Where stories live. Discover now