Huening Kai, ona Beomgyudan bahsettiğimde sadece gürültülü bir kahkaha atıp "biliyordum!" demişti. Dürüst olmak gerekirse bu tepki beni germişti. Belli mi ediyordum? Kai'nin dediğine göre beni çok iyi tanıdığı için anlamış ama ya öyle değilse?
Bunu kısa bir süre düşünmeyi rafa kaldırmıştım çünkü bugün bizi çağıran Soobin hyungun kapısının önüne gelmiştim. Elimde herkesin benden istediği atıştırmalıklar, yanımda Huening ve karşımda kapıyı açan Beomgyu. Evet, şimdiden kalbim maratona hazırlık yapmıştı bile.
Soobin hyungun dediğine göre bu bir tanışma partisiydi. Böylelikle Yeonjun hyung ve Soobin hyungun iki yıldır çıktığını Beomgyu'nun da onların yanında çocukları gibi dolandığını öğrenmiştim. İçtiğimiz içkiler bedenimi tamamen ele geçirmese de hoş bir baş dönmesine ve etrafa gülücük saçmama sebep olmuştu. Bu sırada alkolün kollarına kendini bırakan Kai, Soobin hyungun babası olduğunu savunuyor ve tüm sokağı gürültülü kahkahasıyla tanıştırıyordu.
Bu sırada Beomgyu sessizleşmiş ve biraz balkona çıkacağını söylemişti. Biraz yalnız kalması gerektiğini düşünerek yanına gitmeyi erteledim ama ağır basan yanına gitme isteğimle kendimi onun yanında buldum.
O gece, kalbim parçalarına ayrıldı çünkü giydiğim tişört Choi Beomgyu'nun incileriyle ıslanmıştı.
YOU ARE READING
The Pearls In Your Eyes | Taegyu |
FanfictionChoi Beomgyu güzeldi, çok güzeldi ama gülen yüzlerle sakladığı duvarın arkası benim için daha güzeldi.
