Bölüm 0 / Giriş

1.1K 336 347
                                    

Bölüm 0 / Giriş

Tarih 31 Ağustos 2032 (18 Yıl Öncesi)

Yer - İstanbul / Türkiye

Güzel bir yaz günüydü, gökyüzü olabildiğince maviydi ve her yandan kuş cıvıltıları ve günlük hayatın akışı içerisinde insan sesleri geliyordu. Şehrin her yerinde son model spor otomobiller ve en büyük dünya markalarının varlığı adeta şehrin zenginliğini simgeliyordu.

Dünya tarihinde ilk defa yaşamanın bu kadar pahalı olduğu bir şehir ortaya çıktı. Statü'nün bu kadar acımasız olduğu bir şehirde herhangi bir mülke sahip olmak Dünya'nın diğer merkezi noktalarında mülk sahibi olmaktan onlarca kat daha zorluydu. Bu nedenle her yerde para kazanma telaşesi ve koşuşturmalar göze çarpıyordu.

O sırada yüksek bir gökdelenin üst katlarında yaşayan 1.70 boylarında şişman ve 50'li yaşlarının sonlarında gibi görünen bir adam, oldukça iyi görünen iki tane kadınla birlikte jakuzisinde otururken umursamaz bir ifade ile camdan dışarı bakıyordu.

Şişman adam yaşadığı hayattan bunalmış bir şekilde derin bir nefes vererek yavaşca kadınlara doğru baktı "İstanbul'da yaşayabilmek için her dediğimi yapıyorlar. Genç ve güzel olmalarına rağmen benimle yaşıyorlar. Benim ise paramdan başka hiçbir şeyim yok. Para gerçekten her şeydir." diye kendi kendine düşündü.

Sadece bu şehir değil tüm Dünya'da insanlar benzer görüşlere sahipti. Zengin eskiden kazandığı için zengindi, Fakir ise büyük ihtimal hayatı boyunca yaşam mücadelesi vermek zorundaydı. Ta ki dünyanın yapısını baştan sona değiştiren o zamana kadar...

O sırada caddede yürüyen bir çocuk ufak bir rüzgar sürtünme sesi duyduğu için sağa sola bakınmaya başladı. Çocuk etrafa bakınırken yavaş yavaş şehrin üzerine bir gölge çökmeye başladı. Çocuk yavaşça yukarıya baktığında gördüğu şey hiçbir çocuğun hayatı boyunca görmemesi gereken bir şeydi.

Çocuk, annesinin eteğini çekerek annesine seslendi "Annecim, bu gökyüzündeki şeye ne denir ?"

"Bulutu mu diyorsun hayatım ?"

"Hayır, bulut değil anneciğim, büyük ve siyah bir şey."

"Neyden bahsediyorsun canım. Yine anneye oyun mu oynuyorsun? Kızarım bak." dedi gülümseyerek.

Çocuk şaşkın bir şekilde yukarıyı göstererek "Anne bu şeyin ne olduğunu bilmiyor mu yani, hehehee." diye güldü. Çocuğun bu tepkisiyle birlikte şaşkınlıkla yukarıya bakan kadın tiz bir sesle çığlık attı ve çocuğunun elini tutup koşmaya başladı.

O sırada İstanbul'un her yerinden yavaş yavaş yükselen bir rüzgar sesi duyulmaya başladı.

Ses yükseldikçe kalabalık bir şeylerin ters gittiğini fark etmeye başladı. Gökyüzünde küçük bir şehrin boyutuyla yarışabilecek bir karartı vardı ve zaman geçtikçe daha da büyüyordu. Ufak bir şaşkınlığın ardından herkes etrafa koşuşturmaya başladı ve caddede kısa sürede kaos ortamı oluştu.

O sırada İstanbul'da her yerde çığlıklar yükseliyor, arabalar evlere, mağazalara girip yayaları deli gibi eziyordu.

Jakuzideki şişman adam ve iki kadın bu manzarayı gördükten sonra ilk yaşanan şey acil durum paraşütlerini alarak gökdelenin tepesinden atlayan iki kadındı. Adam yaşadığı şoktan sonra "Hay sikeyim böyle işi şu iki aptal sürtük. Gökdelen'den kaçsanız bile kurtulabileceğinizi mi zannediyorsunuz ?" diye umutsuzca iç geçirdi ve konuşmaya devam etti "Neyse daha gençler, yaşama arzusuna sahip olmaları tuhaf bir şey değil. Zaten ben de yaşayacağım kadar yaşadım. Bu Dünya'nın bana sunabileceği hiçbir şey kalmadı. Ama keşke kurtulmaya çalışmak yerine benimle son defa yapsalardı, çok yazık..."

Mage of the Strong World (TR)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin