4. Bölüm

365 50 15
                                    

"Özür dilerim"

Omzuma çarptığında hızlıca özür dileyip gitti. Biraz fazla hızlı. Ruhsuzca arkasından baktım. Yüzünü kısa bir anlığa görmüştüm sadece.

Arkamı dönüp elimi cebime attım. Yüzük orda değildi. Diğer ceplerimede baktım. Yoktu. Orda olduğuna emindim oysaki.

Tabi ya! Bana çarpan çocuk. Cebimden aldı ve kaçıp gitti. Bunu anlamam çok uzun sürmedi.

"Lanet..."

Onun gittiği yöne doğru koştum. Yol şehir merkezine çıkıyor ve ben koskoca şehirde onu nerden bulucağımı bilmiyorum. Ama onun yerine o beni buldu.

Yine bana çarptı. Sendeleyerek bana baktığında gözleri kocaman açıldı ve kaçmaya başladı.

"Siktir"

"Hey bekle! Hemen buraya gel!"

Peşinden gitmeye çalıştım. Yani sadece çalıştım. Çünkü biri gidiceğim sırada kapşonlumdan tutup durdurdu beni.

"Hey sende kimsin?"

"Sanane bırak hemen beni!"

"O kaçanı tanıyor musun?"

"Ne? Hayır! Yüzüğümü çaldı o!"

"Lanet küçük velet!"

"Hey Mark bırak onu gidip diğerini bulmalıyız!"

Beni tutan adamın adının Mark olduğunu öğrendim ve ayrıca o kaçan çocuğu aradıklarını. Peki bu benim ne işime yarayacak? Hiç.

Kapşonumu bıraktığında ona seslenen adamın yanına gitti ve arabaya binip gittiler. Evet onlar yüzünden yüzüğümü geri alma fırsatını kaçırmıştım. Şimdiyse eşyalarımı bıraktığım misafirhaneye gidicektim. Şehrin diğer tarafına yürüyerek çünkü o çocuk üstümde bulunan tek para kaynağını almıştı. Hava kararmak üzereydi ve ben şu an şansıma sövüyordum çünkü polis kontrole geliyordu. En yakındaki binanın arasına girdim. Anlaşılan uzun bir gün olucak.

"Hahaha ahmak çocuktan çaldım sence ne kadar eder?"

Binanın diğer tarafından gelen bir ses duymuştum. Biraz yaklaştım ve başımı uzatıp baktım. Tamam belkide o kadarda şanssız sayılmam ha?

Yüzüğümü çalan çocuk elindeki metal parçasını incelerken telefonda biriyle konuşuyordu.

"Hadi ama Jeno, Harry Winston diyorum sana, üstelik beyaz altın daha fazlasını vere bilirsin hm?"

Elindekine bakarak karşı tarafı dinledi ve tekrar konuştu.

"Otuz binden aşağısı olmaz"

"......"

"Dolar"

Duyduklarımla gözlerim kocaman olmuştu. Sahi mi? O kadar değeri var mıydı? O markadan olan 2 parça takı daha satmıştım ve elime 500 dolardan fazla para geçmemişti.

"Anlaştık o zaman"

Yüzündeki sırıtmayla telefonu kapattı.

"Aptal herif..." diye telefona doğru fısıldadı ve cebine koydu. Elindeki yüzüğü parmağında çevirerek bakıyordu. Sonra cebine koyup gidiceği sırada cebimden bıçağımı çıkarıp açtım ve arkasından gidip onu duvara çarptım. Bıçağı boğazına dayadım.

"Yüzüğümü ver seni gidi bok parçası"

Aniden ortaya çıkmama şaşırmış olucak ki, ellerini yukarı kaldırmıştı.

Criminal • HyunlixDonde viven las historias. Descúbrelo ahora