Masada bakışmalar oluyordu, birinin söze girmesi için herkes birine kaş göz yapıyordu. Sevda, Şirin'le ilgileniyordu, o yüzden fark etmiyordu ki zaten hiçbir zaman da onların işine karışmazdı.
"Sevda" dedi halası.
"Efendim hala."
"Kızım şey" deyince...
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Bir insanın hayatını mahvetmek için onu kendine aşık et demişti arkadaşı. Avını izleyen bir aslan gibi hastanenin önünde bekliyordu. Alaca için yapacaklarını sıraya koymuştu Affan. Nihayet ona yaptığının hesabını soracağı günler gelmişti.
Elinde çayıyla hemşire kıyafeti içinde, bir eli cebinde duruyor arkadaşlarıyla sohbet ediyordu. Biraz önce Zeren Hanım'ın tansiyonu düşmüş, bayılmıştı. Onu getirdiler hastaneye, bu yüzden buradaydı aslında ama Alaca için daha çok gelip gidecekti.
Sigarayı yere atıp geri döndü. Yanlarından geçip otomatik kapıdan içeriye girdi.
"Kızım, efsane" dedi yeni edindiği arkadaşı.
"Saçmalama, neresi efsane onun. O bir İstanbul'a gitsin, onlarca yakışıklının arasına girsin de anlasın bir şeye benzemediğini" dedi Alaca. Ondan nefret ediyordu. İki gün önce gelip abisinden özür dilemiş, işe geri almıştı. Haksızlık ettiğini söylemişti ama Alaca için bunun önemi yoktu. Sonuçta dövdü mü dövdü, o kadar.
Annesinin yanına oturup elini tuttu Affan. Saatler için beti benzi atmıştı Zeren Hanım'ın. O konu da orada unutuldu gitti. Bunu annesine ya da babasına sormayacaktı. Haline bakılırsa onlar için iyi bir şey değildi, öyle olmasa bayılmazdı. Ömer Ağa camın önünde, ellerini arkasında birleştirmiş duruyordu. Derin düşünceler içindelerdi.
Zaten aklından çıkmayan Sevda'nın ona ne söyleyeceğini deli gibi merak ediyordu. Alaca gelip kadının tansiyonunu ölçerken gözleri üstündeydi. Kıvırcık saçlarını yanlardan iki tutam alarak arkada tokayla kıstırmıştı.
"Nasıl?" diye sordu ruhsuz bir sesle.
"Normal. Serum bitince doktor gelecek, çok geçmiş olsun."
"Teşekkür ederim canım. Burada mı çalışıyorsun?" diye Zeren Hanım.
"Evet, bir hafta oluyor."
"Hayırlı olsun."
"Sağ olun, bir şey olursa düğmeye basın hemen gelirim." Serumun akışını da kontrol ederek gittiğinden ardından baktı bir süre. Sakin bir çocuk olup bu rahatsız edici sessizliğe uyum sağladı...
*
Neyi nasıl yapacaklarını bilmiyorlardı. Gökmen ardı ardına telefon görüşmeleri yapıyor, evde kalmamak için bir yol bulmaya çalışıyordu. Bütün geceyi uykusuz geçirmişti, sabah kahvaltı masasında ağzına bir şey koymadan düşüncelere dalmıştı.
"Bir şeyler ye lütfen" dediğinde karısına baktı. Konuşacak her şeyi konuşmuşlardı, üstüne bir şeyler söylemek olmazdı hele de Hatun Hanım'ın yanında.
"Sağlam kafa sağlam vücutta bulunur oğlum" dedi ulu bilge Hatun Hanım.
"Ben bugün hastaneye gideceğim, sen evden çıkma tamam mı?" dedi karısının duyacağı şekilde.