Bütün hıncını odasından çıkarmış her şeyi çıkarıp yakmıştı. Sabahtan olan bu şeyi hiç sesini çıkarmadan izlemişti Yücel. Gün içinde yeni eşyalar gelmişti ve odada kurulum vardı.
Maral, Dilan'ın el sürdüğü her şeyi değiştirirken kimse sesini çıkarmıyordu. Yeni bir yemek takımı bile almış, Zeynep Hanım'a kullanmadıklarını atmasını söylemişti. Salonun eşyalarına el atmasın diye bu işi Abdullah Ağa üstlendi.
Salon takımı değişti, yeni halılar, perdeler girdi eve. Hiçbir şeyden haberi olmayan Yücel elinde ki kitabı sadece okuyormuş gibi görünüyordu, gözü kulağı Maral'ın üstündeydi. Maral ise yanan ateşin başındaydı.
Orada Yücel'in elini bile sürmediği geçmişi yanıyordu. Yere kurduğu yatağı bile yaktı ya, nasıl bir psikopat çıktıysa içinden. Eskide yaşamayı, Yücel'in geçmişe takılıp kalmasını istemiyordu. Ona kıyamıyor, bir şeyler sorup kalbini kırmak da istemiyordu. O nedenle kendi kendini yiyip bitiriyordu.
Bir hayli zaman sonra kurulum bitmiş odaya geçmişti. Odayı ve yeni eşyaları sildi. Perdeleri taktı, yatağın çarşaflarını geçirdi. Son olarak komodin üstü lambaderleri kurdu. Çalışma masası için uygun bir yer baktı.
"Ne arıyorsun kızım?"
"Çalışma masamı koyacak bir yer" dedi gezerken.
"Boş odayı kendine göre ayarla" dedi Abdullah Ağa.
"Teşekkür ederim."
Odaya girip üstünü değiştirmeye koyulduğunda Yücel peşinden girip arkasını döndü.
"Ben nerde yatacağım?"
"Yanımda!"
"Yanında mı?"
"İstemiyorsan söyle."
"Yok hayır ondan değil. Bir derdin mi var senin Maral?"
"Yok bir derdim falan."
"Ama sinirli görünüyorsun." Üstünü değiştirmiş aynanın karşısına oturmuştu. Yücel de yatağın ucuna oturduğunda tam arkasında kalmıştı. "Bana anlatmak ister misin Maral?"
"Bir şey yok Yücel."
"Var ama belli oluyor." Saçlarını açıp taradı. Eline krem sürdü, temizlik yapacağım derken ellerinin canına okumuştu. Yücel omuzuna tutarak kendine dönmesini sağladı. "Hadi Maral, seni ilk defa böyle görüyorum."
Sesli bir nefes alırken gözleri ellerindeydi. Yücel ellerinin arasına aldı ellerini, böyle olunca siniri buhar olup uçup gitti. Sıcacık ellerinin arasında buz tutmuş elleri ısınırken adamın yüzüne baktı.
"Neden Sevda'yı sana düşündüklerini bana söylemedin?"
"Öylemiymiş, bilmiyordum."
"Bilmiyor muydun?"
"Bilmiyordum Maral, Dilan'ı da bilmiyordum, seni de bilmiyordum. Annem ve babam karar verir bunlara ve en son benim haberim olur, o da olumluysa."
"Ne yani, ben boşu boşuna mı endişelendim?!"
"Öyle görünüyor."
"Of ya" dedi pişman olarak. Sevda'yı üzdüğünü hatırladı. Üstelik bir haftadır Sevda Urfa'daydı ve şimdi koşa koşa yanına da gidemezdi. "Yücel!"
"Efendim" derken anlayışlı bir ifadeyle karısının yüzünü inceliyordu.
"Eğer o eşin olsaydı, ona aşık olur muydun?" Adam yine başını öne eğerek güldü.

KAMU SEDANG MEMBACA
SEV'DAĞLI GELİN
Fiksi UmumMasada bakışmalar oluyordu, birinin söze girmesi için herkes birine kaş göz yapıyordu. Sevda, Şirin'le ilgileniyordu, o yüzden fark etmiyordu ki zaten hiçbir zaman da onların işine karışmazdı. "Sevda" dedi halası. "Efendim hala." "Kızım şey" deyince...