7.Bölüm

3K 189 26
                                    


İnsanın hayatı, birkaç günde tamamen değişir miydi? İnsan birkaç günde ölmeyi dileyebilir miydi?

Değişirdi.

Dilerdi.

Değişmişti, dilemiştim.

Bir ihanet yüzünden çalınan çocukluğum, hayallerim...

Kim geri getirebilirdi? Kim bana ölü yıllarımı verebilirdi.

Duyduklarıma inanmamıştım, olmazdı böyle bir şey. Aklıma duvardaki fotoğraf düşmüştü, aklıma beni elleriyle yetimhaneye bırakan babam düşmüştü.

Kim canından, kanından olan birini yetimhaneye bırakırdı ki?

Hiç kimse.

Zaten beni babam bırakmamıştı, beni annemin kocası bırakmıştı yetimhaneye.

Yanlış anlamış olma ihtimalim var mıydı? Bilmiyordum. Dinlememiştim, çıkmıştım direkt.

Çünkü kalırsam sorardım, sorarsam kırılırdım. Dudaklarımın üstünden süzülen tuzlu yaş ile daha şiddetli ağlamaya başladım.

Canım çok yanıyor, heba olan yıllara üzülüyordum. Böyle olmamalıydı.

Flashback

"Ona ne zaman söylemeyi düşünüyorsun?" Mertcan'ın sorduğu soruyla ayağa kalktı annem, neyi söyleyecekti bana?

"Zamanı değil, daha size alışmadı." Mertcan'ın sinirle yumruklarını sıktığını gördüm.

"Onun bunu bilmeye hakkı var, ondan daha fazla saklayamazsın bunu."

Annem volta atmaya başladı odanın içinde. Bu denli önemli olan şeyi merak etmeye başlamıştım.

"Mertcan, oğlum. Nasıl yaparım, nasıl söylerim?"

Mertcan'ın kahkahası doldurdu odayı, bu kahkaha sinirle atılan kahkahaydı.

"Alacaksın karşına diyeceksin ki: Ben zamanında kocamı, yakın arkadaşıyla aldattım. Sana öyle hamile kaldım, kocam bunu kaldıramadı ve seni yetimhaneye verdi. Ha birde, senin dört tane daha abin var ve baban yaşıyor."

Sonrasını dinleyememiştim, çıkmıştım evden. Daralmıştım, ölmüştüm, canım yanmıştı.

Saatin kaç olduğunu bilmiyordum, nerede olduğumu bilmiyordum. Yürüyebildiğim kadar yürümüş, en sonunda yorulup çökmüştüm bir banka.

Hava soğuktu, üşüyordum. Göz yaşlarımdan dolayı yüzümde üşüyordu, hafif hafif titremeye başladım.

Mertcan'ın Ağzından

"Duygu nerede, niye inmedi yemeğe?" Soru ortaya atılmıştı, kimse cevap vermemişti.

"Size soruyorum oğlum, nerede?" Cem'in yutkunduğunu gördüm, kötü bir şey mi olmuştu.

"Yok odasında, sanırım dışarı çıktı."

Öyle bir şey olamazdı. Birkaç gündür buradaydı, bu birkaç gün içinde dışarı çıktığında haber veriyordu.

"Emin misin?"

Cem, hayır anlamında salladı kafasını. İçimi kaplayan sıkıntıyla kalktım ayağa. "Oğlum, Aylin'in yanına gitmiştir."

Annemin ortaya attığı fikirle telefonu aldım elime, aramadan bıraktım. Aylin'i de endişelendirmek istemiyordum.

"Buğra nerede peki?"  Konuşmamın tam üstüne merdivenden sesler gelmişti, onu görme umuduyla çevirdim bakışlarımı.

Ölü Yıllar Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin