9. BÖLÜM

2.4K 149 14
                                    


Buğra ve Arda'nın yanında fazla durmamıştım, konuşacak konumuz dahi yoktu. Boş boş durmuştum. Yanlarından çıktığım gibi bahçeye indim, salıncağa oturdum. Vaktimi burada öldürebilirdim, en azından kendimi dinlerdim.

"Ben geldim."

Duyduğum cıvıl cıvıl sesle arkamı döndüm, Aylin gelmişti. Ben onu unutmuştum, Mertcan'da arkasındaydı.  Düşündüklerime önem veriyor, istediğim her şeyi gerçekleştirmeye çalışıyordu.

Sıkı sıkı sarıldım Aylin'e, dünyadaki tek varlığımmış gibi. 

"Hoş geldin."

"Ayh nasıl da özlemişim ya."

Aylin'in gelmesi çok iyi olmuştu, bir terapist gibiydi. Kendime getirmişti beni, geç gelmişti ama burada kalacaktı bugün. Beni havalara uçurmuştu bu durum, onun yanında yatmayı özlemiştim. Onunla yatmadan önce sohbet etmeyi özlemiştim.

"Müdire Hanım sana selam yolladı, özlemiş seni."

Gülümsedim, onu bile özlemiştim. Bana az dayanmamıştı.

"Kızlar, yemeğe gelin hadi."

Burak'ın seslenmesiyle ayaklandık ikimizde, her adımımda gerginliğim artıyordu. O kadın da olacaktı, ben ne tepki vereceğimi bilmiyordum. Hiçbir tepki vermemem daha doğru olurdu, Aylin'in yanında  bu konuyu konuşmam saygısızlık olurdu.

Tahmin ettiğim gibiydi, o kadın da buradaydı.

"Aylin, hoş geldin kızım." 

Aylin gülümseyerek sarıldı, içim acıdı. Nasıl hiçbir şey olmamış gibi davranabiliyordu?

"Nasılsın Dilek Teyze?"

Benim soramadığım, uzun süre boyunca soramayacağım soruları sordu tek tek Aylin. Mertcan, omzumdan tutup ilerletti beni masaya.

Ben otururken fısıldamıştı kulağıma, beni telkin edecek sözleri.

"Zamanı gelecek, sakin ol."

Bu sefer karşımda Buğra, onun yanında Arda oturuyordu.  Aylin, Arda'nın karşısındaydı. Diğer tarafımda ise Cem vardı.

"Aylin, bir şey soracağım da yanlış anlamanı istemem."

Burak'ın konuşmasıyla gözler dönmüştü ona doğru, şaşırmıştım. Burak, Aylin'e ne sorabilirdi?

"Yemeğe oturduğumuzda beri Arda'ya bakıyorsun. Tanıyormuşsun gibi sanki, tanışıyor musunuz?"

Aylin'in gözleri şaşkınla açıldı, başımı eğdim. Bulunduğum ortamdan soyutlanmak istedim, umarım bu konu hemen kapanırdı.

"Sonunda hatırladım be, bende nereden tanıdığımı hatırlamaya  çalışıyorum sabahtan beri. Aslında tanıyan ben değilim, Duygu. Fotoğrafı vardı yetimhane de ikisinin. Küçüklük fotoğrafı, oradan bir aşinalığım var."

Gerçekten yok olmak istedim, herkesin ortasında konuşulmaması gereken bir konuydu bu.

"Siz önceden tanışıyor musunuz?"

Buğra şaşkınlıkla sormuştu soruyu, kafamı salladım. Ardından direkt yanıtlamak istedin sorusunu, işimi şansa bırakmazdım. Umduğum gibi olmadı, benden önce lafa girdi.

Ölü Yıllar Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin