22

21.7K 1.5K 442
                                    

Önceki bölümü atlamayın 🤙🏻

Düzyazı istediniz diye yazdım yoksa text olacaktı. Ona göre yorum yaparsınız dimi 😽

••••

Heyecandan titreyen avuç içlerimi pantolonun kenarına silerken etrafa bakıyordum. AVM'nin önündeydik ve Güney'i bekliyorduk.

"Ali sakin olur musun?"

"Sakinim zaten. Ne alaka?" Hayır değildim. Hiç sakin değildim. Olduğum yerde dönüp duruyordum resmen. Okul harici bir yerde buluşacaktık ilk defa. Aslında bu bir buluşma değildi. Olamazdı da, garip bir şeydi.

"Tırnaklarını yemesene. Şekli bozulacak." Elime vurduğunda dudaklarımdan çektim elimi. Gerildiğimde tırnak etlerimden ve tırnağımdan çıkarırdım acısını.

"Bu kadar heyecanlanmamam gerek Gülşin."

"Aşkım normal değil mi heyecanlanman?" Dedi koluma girerek. Dönüp durduğum için beni olduğum yere sabitledi. Normaldi tabii ki. Köpek gibi aşık olduğum adamla buluşacaktım. En fazla ne olabilirdi ki?

"Böyle yapınca Elif'e ihanet ediyor gibiyim."

"Ali saçmalama, çarparım ağzının ortasına. Demeyeyim diyorum ama, senin 3 yıldır aşık olduğun bu çocukla 3 aydır çıkıyor. Sence yeni mi öğrendi bunu?" Yeni öğrenmediğini elbette biliyordum. O da seviyordu aynı zamanda Güney'i. Zaten o teklif etmişti Güney'e. "Ayrıca aralarında bir sevgi kaldığını mı sanıyorsun?"

"O ne demek şimdi?" Meraklı bakışlarımı ona döndürdüğümde o da bana ciddi bakmaya başladı. Neden böyle demişti?

"Son zamanlarda okulda bile yan yana gelmez oldular. Sadece kursta beraberler. Elif'i azıcık tanıdıysam eğer diyebilirim ki, sevgisi bitmiş."

Elif onu çok seviyordu. Nasıl bir anda sevgisi bitebilirdi? Benden fazla sevmediğinin farkındaydım her zaman. Güney'i benden fazla kimse sevemezdi zaten. Peki ya Güney, o hâlâ onu seviyorsa peki. Çok üzülürdü buna.

"Güney çok üzülür mü Gülşin?" Gözlerim dolduğunda ona döndüm. Yüzüme gülerek bakıyordu ama ben üzgündüm. Onun acı çekmesine dayanamazdım.

"Güneyi çok tanımıyorum ama Elif'e karşı olan ilgisi azaldı gibi. Belki bir şansınız olur Ali. Bunu düşünsene."

Onunla olmanın hayalini ilk zamanlar çok fazla kurmuştum. Elini tutmanın, sarılmanın çok fazla hayaliyle uykuya dalmıştım. Ama zamanla hepsi çöp oldu. Bütün okul onu sevdiğimi öğrendiğinde üzerime geldiler. Ben bunu kaldırdım ama o kaldıramazdı. Onu bu iğrenç durumun ortasına çekemezdim ki.

"Geç kalmadım değil mi?" Arka tarafımızdan gelen sesle oraya döndü bakışlarımız. Nefes nefese kalmıştı.

"Hayır. Yeni geldik biz de." Dediğimde bana bakıp gülümsedi. Bakışları kıyafetime değdiğinde utanmıştım. Normalde de böyle giyinirdim ama o ilk defa beni böyle görüyordu.

Bakışlarını daha fazla bende tutmadan çekti. AVM'ye ilerlediğimizde sinemanın olduğu kata çıktık. Film seçmeye başladığımızda Gülşin konuştu.

"Korku izleyelim mi?"

"Hayır." Güney bağırdığında ona döndük ikimizde. Korkuyor olamazdı değil mi? Artık bununla da 3 yıl taşşak geçerdim.

"Oy sen korktun mu? Gülşin ablası o olmaz. Çizgi filme girelim."

"Ali dalga geçme. Sevmiyorum sadece." Sesi masum çıkınca dayanamadım daha fazla. Uzatmadan başka bir filme girdik.

"Ali bana mısır al aşkım." Gülşin hiç yapmadığı bir şekilde ağzını yayarak konuşmaya başladı. Ne yapmaya çalışıyordu bu kız? "Alayım bebeğim. Başka bir şey ister misin?" Başını hayır anlamında salladığında mısır tezgahına ilerledim.

Bir garip davranıyordu Güney geldiğinden beri. Sürekli elimi tutmaya çalışıyordu. Amacını biraz anlamıştım ama umarım öyle bir şey düşünmüyordur.

"Sağol aşkım." Dediğinde gülümsedim. Elimdeki diğer kovayı da ona uzattığımda şaşkınlıkla bana bakmaya başladı.

"Bana da mı aldın?"

"Evet. Ama tuzlu değil merak etme. Tatlı seninki." Tuz tüketmediği için ona tatlı olanı almıştım. Dudakları kıvrıldı. Hoşuna gitmişti bu detay. "Teşekkür ederim."

"Eminim ki Elif bunu da bilmiyordur."

"Gülşin sus."

"Bilmiyor." Bana baktı, gülüyordu. Gülşin'i yanlış anlar, bozulur sanmıştım ama öyle olmamıştı. Ben de güldüm.

Bilmediğini biliyordum. Ben bile zorla öğrenmiştim bunu. Öğrenmesi en zor detaydı bu arada. Sadece onu daha iyi tanımak istiyordum. Sadece bu.

Film saati yaklaşırken salonun kapısına ilerlemeye başladığımızda Gülşin'in telefonu çaldı. Elindeki mısırı bana verip ileri gidip açtı. Annesiydi büyük ihtimalle.

Yaklaşık 10 dakika sonra yanımıza geldiğinde suratı düşmüştü.

"Gitmem gerek. Annem çağırıyor."

"Ama olmadı böyle." Dedim dudağımı büzerek. Uzun zaman sonra dışarı çıkmıştık ve beraber vakit geçirecektik.

"Siz takılın. Daha sonra yine çıkarız bebeğim."

Kollarımı ona sardığımda o da belime attı kollarını. Üzüldüğümü farkettiği için çıplak belime dokunup, tikimle oynadı.

Gülerek ondan ayrıldım. Güney'e de veda edip yanımızdan ayrıldı. Şu an her şeyin gerçekliği yüzüme vuruyordu. Güney ile başbaşa film mi izleyecektim ben? Umarım ölmezdim.

Daha fazla kapıda dikilmeden içeri girdik. Orta kısımda olan koltuklara yerleştiğimizde etrafa baktım. Çok fazla kimse yoktu. Eski bir filmdi belki de o yüzden az kişi vardı bilmiyorum.

Film başladığında gerginlikle mısırı yemeye başladım. Ağzımdaki bitmeden yenisini yiyordum resmen.

Yavaşça gözlerimi Güney'e çevirdiğimde göz göze geldik. Heyecanla ne yapacağımı bilemeden mısırları yutmaya çalıştım ama boğazımda kaldı. Allah'ım cidden ölecek miydim? Hayır şu an olmaz. Ya da olur. Kollarında ölürdüm. Ama ölüm çirkin olabilir o yüzden olmaz.

Ben aptalca şeyler düşünürken Güney'in eli ayağı birbirine girmişti. Şapşal ya. Ölürüm diye mi korkuyordu? Ama cidden ölüyordum şu an.

Sırtıma sert bir şekilde vurduğunda kendime geldim. Öksürmeye başladığımda suyunu uzattı. Do you get deja vu bebeğim ya.

"Ali iyi misin?"

"İyiyim, iyiyim." Değilim, bir öpsen geçer belki. Suni teneffüs falan. Allah'ım kirli zihnime sahip çık!

"Korkuttun beni."

"Korkma. Boğazımda kaldı sadece." Yüzüme emin olmak istercesine baktığında gülümsedim. Eli hâlâ sırtımdaydı. Yanıyordu lan tenim. Şükür ki çok az kişi vardı da rezil olmamıştım.

O filmi izlemeye devam etti, ben de onu.

•••

Öptüm (⁠ ⁠˘⁠ ⁠³⁠˘⁠)

AŞIKMIŞSIN|BXBHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin