13. bölüm

551 47 26
                                    

"J-Jisung.... y-yaptı..."

- 🗝 -

Felix uzun süre sonra ablasının boğuk sesini duymasıyla panikleyerek yerinde dikleşti ve gözlerini açarak yaklaştı. "N-ne dedin? Sen konuştun mu?"

Chaeyoung bir kelime daha etmek için kendini zorladı ama mırıldansa da dudaklarını zar zor kıpırdattığından ne dediği anlaşılmıyordu. Ama çabası sonucunda parmakları kıpırdıyor ve eli titriyordu.

Felix heyecanla yerinden kalktı ve bağırdı. "Hareket ediyorsun!"

Onun bağırışıyla içerdekiler de paniklemişti. Jooyeon önden, onun arkasından da Hyunjin girdi içeri ve sordu panikle. "Bir sorun mu var?"

Felix o anki sevinciyle ne yaptığını bilmeden Hyunjin'e sarıldı ve ekledi. "Chaeyoung konuştu ve hareket ediyor."

"Tanrım ciddi misin? Çok sevindim." Hyunjin de gencin beline kollarını dolayarak konuşurken Felix bir süre daha o şekilde kalmış ve ne yaptığının farkına varınca kendini geri çekmişti.

"Ah, özür dilerim." Hyunjin de geri çekilince Felix sessizce mırıldandı. "Özür mü dilersin?" Ardından tekrar Chaeyoung'un yanına adımlayıp ellerini tuttu ablasının. "Kendini yorma Chaeyoung. Doktor çağıralım ve seni muayene etsin."

Bunun ardından bir doktor çağırmış ve muayene ettirmişlerdi Chaeyoung'u. Sonrasında tedavinin iyiye gittiğini söyleyip bir fizyoterapi programı ayarlamıştı doktoru. Eğer çabalarsa yakın zamanda iyileşeceğini söylemişti.

O gün akşama kadar Chaeyoung bir şeyler mırıldandı ama anlaşılır değildi, yine de kardeşinin daha uzun süre koca bir sahtelikte yaşamasına izin veremezdi dolayısıyla bir an önce konuşmak için gayret ediyordu.

O gece aynı zamanda Jooyeon da panik atak geçirmişti. Uykusunda kabus görmüş, nefes nefese uyanmış ve bir türlü soluğunu düzene sokamamıştı. Bundan daha önce yalnız kaldıkları süre boyunca Hyunjin'e bahsetmişti, ağır panik atak krizleri vardı ve ilaç almadan sakinleşmesi mümkün değildi.

Hyunjin gecenin bir yarısı olduğundan Felix'i hiç uyandırmadı ve Jooyeon'u arabaya taşıyıp, hızlıca klonunun evine sürdü arabayı. Jooyeon'u arabada bıraktı ve hızlıca büyük evin zilini çaldı. Kapıyı Felix'in klonu açmıştı. Ne olduğunu soracaktı ama Hyunjin onu es geçip, bir şey arar gibi koşarak içeri adımlamıştı.

"Kim gelmiş?" Üzerindeki gömleğin yakasını iliklerken çıkan klonunun üzerine yürüdü Hyunjin ve onu yakasından tutup sordu. "Jooyeon'un ilaçları nerede?"

"Ne ilacı? Ne işin var senin burada?"

"Oğlun ölüyor gerizekalı herif!"

"Ne diyorsun?"

"Panik atak geçiriyor! Arabada can çekişiyor çocuk! İlacı varmış, yerini söyle hemen." Hyunjin'in dedikleriyle bir süre sessizce düşündü klon. "İlaç... atak... nerede olabilir?"

"Oğlunun ilacından bile mi haberin yok?! Ne biçim insansın sen?!"

"Kes sesini! Sanırım biliyorum nerede olduğunu, Lisa da aynı ilacı kullanıyordu." Dedi klon Hyunjin ve içeri koşup, eski yatak odasındaki çekmeceleri karıştırdı. Pahalı mücevherlerin arasında bulduğu ilaç kutusunu çıkardı ve koşarak salona adımladı. "Bu işe yarar herhalde."

İçinden büyük bir kapsül hap çıkarıp dışarı çıkıyordu ki klon Felix durdurdu onu ve "böyle verirsen kalp krizi geçirir." Dedi. Ardından içeriden yarısı dolu bir bardak su getirdi ve elindeki kapsülü kırıp, yarısını bardağın içine boşalttı.

US AND THEY/ HYUNLIXWhere stories live. Discover now