Ciğerleri dolduran nefesler

1.1K 107 24
                                    

21.Bölüm: Ciğerleri dolduran nefesler

Uğultulu sesler duyuyordum, net olmayan ve bulanık.

Ne duyduğumu anlamıyordum.

Gözlerimi açmak istedim.

Yapışırıcıyla yapıştırılmış gibiydi göz kapaklarım, açılmamak için direniyordu.

Karanlıktan daralan ruhum daha ağır basmıştı ki göz kapaklarım yavaşça aralandı. Gözüme giren keskin ışıkla yüzümü gücümün yettiği kadar buruşturdum. Buna bile gücüm yokmuş gibi hissediyorum.

Boğazımdaki kekremsi tat kendini belli edince kuruduğunu hissettiğim dudaklarımı araladım. "Su..."

Etrafımdaki uğultulu sesler daha da çoğaldı. Hala anlamıyordum ama az öncekine göre biraz daha netleşmişti.

Dudaklarıma dayanan sert camı hissedince yıllardır su girmemiş gibi hissettiren boğazımın rahatladığını hissettim. Boğazımdan kayan suyla doyduğumu hissedince içmeyi kestim. Daha sonrada dudağımdaki camın baskısı gitti.

"Annem, göz bebeğim, biriciğim, kurban olsun annen sana. Uyandın sonunda, şükürler olsun."

Annemin sesi...

Boğazımın düğümlendiğini hissettim. O karanlıktan çıkamayacağımı ve annemi bir daha göremeyeceğimi düşünmüştüm. Şimdi sesini duymak neredeyse ağlamama neden olacaktı.

Öyle yorgun hissediyorum ki gözlerimi açmak istemedim. Annemi görmek istiyordum. Ama bedenim benım kontrolümden çıkmış ve kendi istediğini yapıyor gibiydi.

Karşı koymadım.

"Abim? Uyan hadi lütfen."

Abi? Bu abimin sesi miydi? Ama.. ama abim benden nefret etmiyor muydu? Bana hep 'ölsen zerre üzülmem' diyordu. Üzülmüş müydü cidden?

Yutkundum.

Aklıma gelen kişiyle karnım kasıldı.

Yüzleşmekten korkuyordum. Duyacaklarımdan korkuyordum.

Ya.. Ya o hayalse? Ya bu aptal kafam yine bana yalan söylemişse? Allah'ım.. Eğer öyleyse napardım ben? Ona çok alışmıştım. Yıllar sonra babam ve Arden dışında ilk defa birini sevmiştim. O da mı hayaldi, o da mı bu aptal kafamın bir oyunuydu?

"Şimşek..." Sesimi ben bile zar zor duymuştum. Kısık sesimi odadakilerin duyduğunu düşünmüyordum. Ki duysular bile umrumda değildi. Şu an düşündüğüm ve umrumda olan tek şey oydu.

Derin bir nefes aldım. Ciğerlerimin tam anlamıyla dolduğunu hissetmiyordum. Boşa aldığım bir nefesmiş gibiydi.









Bilincim yerine gelince kendimi daha iyi hissediyordum. En azindan gözlerimi açamayacak kadar yorgun hissetmiyordum.

Kirpiklerimi kırpıştırdım ve gözüme vuran ışığa aldırmadan araladım göz kapaklarımı.

Işığı bu kadar sevdiğimi bilmiyordum.

Beyaz tavandan gözlerimi çekip bulunduğum odaya göz gezdirdim bayıkca. Kaşlarım çatıldı, hastane odasıydı burası. Ne işim vardı ki benim burada? Ben.. Ben en son markete gidiyordum. Sonra... sonrasını hatırlamıyordum.

Işığa alıştırmak için birkaç defa kırptım gözlerimi.

Odada kimse yoktu. Yalnızdım.

O rüyadaki gibi. Sahi.. o rüya mıydı?

O rüyadakinden tek farkı şu ortamın; ışık olmasıydı, karanlık değildi.

Ama yalnızdım, yalnız olmak istemiyorum.

"Biz buraya aidiz."

"Buradan çıkış yok."

Aldığım nefesler hızlanmaya başladı. Göğsüm hızla inip kalkıyordu. Gitmeliydim. Ben.. ben.

Üzerimdeki ince pikeyi ittim ayaklarıma doğru. Karnıma saplanan acıyla gözlerimi sıkıca yumdum ve inledim. Derin nefesler alıp acıyı umursamamaya çalıştım.

Acıyı umursamamak..
Acıyı yok saymak, acıyı gözardı etmek..

Bunları yıllardır yapıyordum zaten.

Alışmıştım. Bir nevi, evet.

Ani hareket etmemeye çalışarak bacaklarımı yataktan sarkıttım ve yavaşça doğruldum. Az öncekine nazaran daha az yandı canım. Titrek bir nefes verdim.

Üzerimdeki hastane kıyafetine bir bakış attım ve yüzümü buruşturdum. Ne oldu da bu hala gelmiştim? Hiçbir şey hatırlamıyordum.

Serumu çekip kolumdan çıkarttım. Vücudumdaki ağrının yanında sinek ısırığı gibi bi sızlama yaptı sadece. Umursamadım.

Yataktan destek alarak ayağa kalktım. "H...hadi!" kendi kendime fısıldadım.

En sonunda ayağa kalktım. Fazla dik duramıyordum ama ayaktaydım sonuçta.

Ufak bir adım attım kapıya doğru. "A-ah..." Dişlerimin arasından bir nefes aldım.

Ufak adımlarla kapıya ilerledim. Çıkmak istiyordum artık şu odadan.

Daha iki üç adım atmıştım ki odanın kapısı açıldı. Gözlerimi, takip ettiğim ayaklarımdan çektim ve açılan kapıya çevirdim.

Saç diplerimden ayaklarıma kadar giden bi soğukluk hissettim. Damarlarımdan akan kanın bile soğuduğunu hissediyordum. Buz kesilen ellerim iki yanımda duruyordu. Ne yapacağımı bilemedim, ağzımı açıp konuşmak istedim;
Konuşamadım.

Vücudumdaki ağrılara bakılırsa bi kaza geçirmiştim ve o yüzden buraya getirilmiştim. Canım acıyordu. Bedenim sızlıyordu. Ama gördüğüm bedenle sanki tüm ağrılarım sessizce kenara çekilmişti ve sessizce beni bekliyordu.

Ağlamak istiyordum. Hıçkıra hıçkıra ağlamak istiyordum. Bağırıp çağırmak delirmek istiyordum. Kalan ufacık aklımı da yitirmek istiyordum.

"Ufaklık? Neden kalktın ayağa?"

Sesini duymak benim için son damla olmuştu. Kapanan bilincimle yere doğru yığıldım. En son hissettiğim şey ise yere düşmeden beni tutan güçlü kollardı.

AAAaaaAa

Ulan şu bölümü 1 haftadır yazıyorum.. yaşlandım mı lan



You've reached the end of published parts.

⏰ Last updated: Nov 06, 2022 ⏰

Add this story to your Library to get notified about new parts!

Sigara ve Jelibon -GAYWhere stories live. Discover now