ESKİ YUNAN SİYASET FELSEFESİ

9 14 0
                                    

Materyalist ve İdealist Felsefeler

Yunan medeniyetinin geçmişi Girit Adası’ndaki Minos uygarlığı M.Ö. 2000 yılına değin geri götürülebilir. Yüksek bir kültür seviyesine ulaştığı gözlenen bu uygarlık, coğrafi konumunun da sağladığı avantajla Mezopotamya ve Mısır uygarlıklarıyla ilişkiye girmiştir. M.Ö. XVIII. yüzyıl civarında bir Hint-Avrupa ırkı olan Akhalar tarafından yıkılan bu medeniyet, birikimini bu savaşçı ırka aktararak Yunanistan’da büyük bir uygarlık olan Mykene uygarlığının doğmasına yol açmıştır.

M.Ö. XIII. ve XII. Yüzyıllarda daha önce sözünü ettiğimiz Dor kabilelerinin Yunanistan’a göçü ile Mykene uygarlığı yıkılmış, Akha unsurları İonia adı verilen Anadolu’nun Ege kıyılarına ve İtalya’nın güney kıyıları ile Sicilya’ya göç etmişlerdir. Daha öncesinde yüksek bir uygarlık düzeyine sahip olan Akhalar, yeni gittikleri yerde de daha organize bir şekilde medeniyetlerini ilerletmeye koyuldular. Ayrıca özellikle Anadolu’nun batı kıyılarının verimli topraklara sahip oluşu İonia’nın, Yunan Yarımadası’ndan daha çabuk kalkınmasını sağlamıştır.

Nitekim İonia’da polis (şehir/site-devleti) düzeni yarımadadan yaklaşık yüzyıl önce M.Ö. VIII. Yüzyıl’da ortaya çıktı. Bu düzen içerisinde maddi ihtiyaçlarını karşılayan Yunanlılar, ilgilerini soyut düşünceye, felsefeye yöneltmişlerdir. Bu yönelişte, o zamana kadarki uygarlıkların hep pratik düşünüşle ayakta kalması ve belli bir birikim sağlaması, Yunan mitolojik dininin soyut düşünceyi kışkırtması, nüfus olarak küçük olan polis düzeninin devamlı bir bürokratik elite ihtiyaç yaratmayarak, elitlere boş zaman ayırması ve kölelik kurumunun, Yunan vatandaşlarının temel ihtiyaçlarını karşılayarak onlara sanata, müziğe ve felsefeye ayırabilecekleri vakit bırakmasının etkili olduğu düşünülebilir.

İşte bu ortam içerisinde felsefi düşünüşün İonia’da doğduğu kabul edilir. İonia felsefesinin ilk düşünürleri olan Thales, Anaksimandros, Anaksimenes ve Heraklitos gibi düşünürler her şeyden önce, “varlık evreninin aslı nedir?” sorusuna cevap aramışlardır. Bu soruya ilk olarak Thales “su”, Anaksimandros “sınırsız”, Anaksimenes “hava”, Herakleitos da “ateş” cevabını vermişlerdir. Thales’le başlayan bu “evrenin arkhesi, tözünü bulma” uğraşısının asıl önemi, onların doğru cevabı verip verememelerinden değil fakat bu soruya cevap olarak ilk kez efsanevi dinsel nitelikli olmayan natüralist bir açıklama vermeye çalışmasındandır Bu nedenle bu düşünürlerin geneline İonia doğa felsefesi, Materyalist felsefe veya Miletos Okulu adı verilir. 

İonia’da materyalist bir felsefe okulu ortaya çıkarken, İtalya’da Pythagorascılar ve Elea Okulu ile “idealist felsefe” gelişiyordu. Kurucusu M.Ö. VI. Yüzyıl içinde Sisam Adası’nda doğan Pythagoras olan Pythagorascılığın temel düşüncesi, ruhun çeşitli beden kafeslerinde gittikçe daha erdemli bir hayat yaşayıp, maddi hazlardan uzak kalarak, yüksele yüksele saf ruh haline gelip asıl ruhla bütünleştiğidir. Böylece İonia doğa felsefesinin materyalist bakış açısına karşı, Pythagorasçılık “idealist, dini” temelli bir bakış açısı getiriyordu.

Öte yandan Napoli’nin güneyinde bir Yunan polisi olan Elea’da doğan felsefe akımı da İonia’dan farklı olarak, olayları gözlemle değil, sırf akılla, mantıkla kavramaya girişerek “mantıksal felsefenin kurucusu oldu. Bu akımın kurucusu olan Parmenides metafizik bilgi ile deneysel bilgiyi birbirinden kesin olarak ayıran ve varlık hakkında salt akla, mantıksal akıl yürütmeye dayanarak bir açıklama vermek iddiasında olan ilk filozoftur.

Batı Düşünceler Tarihi Where stories live. Discover now