PLATON II

3 13 0
                                    

Platon’un Ahlak ve Siyaset Felsefesi

Platon’un bilgi teorisini sunarken onun zihinsel aktiviteyi ruhla ilişkilendiren, bu yönüyle ruhu odağına alan, ruhun bireyin ahlaki ve rasyonel yönünü oluşturduğunu ileri süren Sokratik doktrini takip ettiğini ifade etmiştik.

           Devlet (Republic) adlı kitabında Platon, insan ruhunu 3 kısma ayırmaktadır: Rasyonel (akıl), yürekli (irade) ve iştahsal kısım. Ruhun rasyonel kısmı bireye akıl yürütme yeteneğini sağlamakta, yürekli kısmı ise kişiye itibarlı bir yaşam sürmesine rehberlik edecek olan tutkuyu kazandırmaktadır. Ruhun yürekli kısmının sağladığı tutkular arasında kamu işlerine katılmaya, savaş sanatına ve edebiyata dair tutkular bulunmaktadır. Tutkuların tatmini açısından gerekli olan kararlılık, süreklilik ve isteklilik gibi bireysel karakteristikler de yine ruhun bu kısmında ortaya çıkmaktadır. Son olarak ruhun iştahsal kısmı, bireyin “aşk, açlık ve susuzluğunun” kaynağını oluşturan ve tüm diğer arzuların hareketlerinin hicvedildiği kısımdır (Devlet 439). Ruhun bu kısmı yemek, üremek gibi insanoğlunun hayvanlarla ortak olarak taşıdığı arzuları tatmini teşvik etmektedir. Ruhun rasyonel ve yürekli kısımları arasında iştahsal kısmın kontrol edilmesi doğrultusunda uyumun varlığından bahsedilebilir. Yine de rasyonel ve yürekli kısımlar eşit statüye sahip değildir. Ruhun rasyonel kısmı en yüksek konumda olup yürekli kısım da onun astı konumundadır. İştahsal kısım ise ruhun en alt aşamasını oluşturur. Rasyonel ve yürekli kısımlar tarafından kontrol edilip engellenmediği takdirde ruha zarar verecektir (Devlet 439-440). Ruhun her bir kısmına uyan üç farklı erdem söz konusudur. Rasyonel kısmın erdemi bilgelik olup bilginin gerçek nesnesi olan evrensellerin bilgisi ile ilgilidir. Anımsanacağı üzere Platon’da bilginin en üst nesnesi iyi ideasıdır. Bu bilgiye sahip olan kişi “bilge” olarak adlandırılır. Diğer yanda kişiye neden korkması ve neden korkmamasını öğreten cesaret, ruhun yürekli parçasına ait erdemi oluşturmaktadır. Bu erdeme sahip olana da “cesur” denir (Devlet 441-442). Son olarak ölçülülük ise ruhun iştahsal kısmının erdemini oluşturmaktadır. Bu erdem kişinin arzu ve isteklerini kontrol etme olanağı sağlamakta, kişi ölçülülük aracılığıyla kendi kendisinin efendisi olmaktadır. Platon’a göre ölçülülüğün tanımı ruhun iki yönüne bağlıdır: İyi kısım ve kötü kısım. İyi olan kısmın kötü olan üzerinde üstünlük kurması halinde birey ölçülü olmaktadır. Kötü kısmın iyi olan üzerinde üstün olması halinde ise birey arzularının kölesi ve kişiliksiz olarak adlandırılacaktır (Devlet, 430-432).

Platon adaleti, ruhun erdemleri arasındaki hiyerarşinin en üst noktasına, ruhun farklı kısımları ile ilişkili olan üç erdemin üzerine koymaktadır. Platon için adalet, diğer tüm erdemlerin varlığı için mutlak koşul ve neden durumundadır (Devlet 433). Burada adalet, diğer üç erdemin uyum içindeki bir aradalığı ile söz konusu olacaktır. Platon’a göre birey için adaletin yaratılması, ruhun kısımları arasında doğal düzen ve yönetimin tesisi ile mümkündür (Devlet 444). Bu nedenle ruhun farklı kısımları arasında uyum sağlandığında, iştahsal kısım, yürekli kısmın işbirliği ile rasyonel kısım tarafından kontrol altına alındığında insan ruhunda adalete erişilmiş olur. Platon’un siyaset felsefesiyle ile ilgili görüşleri, onun, insan ruhunun doğasına ve ahlak felsefesine dair görüşlerinin yol göstericiliği ile anlaşılabilir. Bununla ilgili olarak söylenmesi gereken ilk şey onun kent devletinin ortaya çıkışını insan ihtiyaçları ile açıklıyor olmasıdır. Platon’a göre hiç kimse sahip olduğu ihtiyaçları tek başına karşılayamaz. Bu yönüyle Platon için insanları bir araya getiren, öncelikle sahip oldukları ihtiyaçlardır. Platon, ilk ihtiyacın yiyecek olduğu bilgisini vermekte, keza yiyecek olmadan yaşam ve varoluşun olanaksız olduğunu dile getirmektedir. İkinci ve üçüncü ihtiyaçlar ise barınma ve giyinme olacaktır (Devlet 369). Ancak fiziksel ve biyolojik ihtiyaçları, insanları polis (site-devleti) çatısı altında bir araya getiriyorsa da, onları bir arada tutan yalnız bu ihtiyaçlar değildir; diğer bir deyişle toplumsal işbölümü, insanların toplumu oluşturması için yegâne neden olarak görülemez. Eğer bütün hikâye bundan ibaret olsaydı Platon, bireyin mutluluğunu kişisel maddi çıkarların tatmininden değil bütünün yani polisin mutluluğundan türettiğini ileri sürmezdi (Devlet 420). İnsanoğlu, hayvanlarla ortak yönünü oluşturan fiziksel ve biyolojik gerekliliklere ek olarak ahlaki ve entelektüel gereksinmelere de sahiptir. Bu tür gereksinimler akıl sahibi olmak gibi insana has karakteristik özelliklerin sonucudur. Ruhun farklı kısımlarının hiyerarşik bölümleri, üstteki kısmın alttakilere önceliği, gereksinimlerin de böyle bir nitelik taşıması durumunu ortaya çıkarmaktadır. Bu bağlamda rasyonel kısmın gereksinimlerinin yürekli ve iştahsal kısımlarınkine; yürekli kısmınkilerin de iştahsal kısımdakiler üzerinde bir üstünlüğü söz konusudur. Bilmek, ruhun rasyonel kısmına ait olan entelektüel bir ihtiyaçtır. Bu bakımdan onun en üst aşamadaki ihtiyaç olduğundan bahsedilebilir. Bu ihtiyaca dair gereksinim ilkel bir yaşam düzeyinde daha az seviyede olabilecekken, asil bir yaşamın yürütülmesi daha üst düzeyde bir entelektüel başarıya gereksinimi ortaya çıkarır. Örneğin mağara alegorisinin kullanımında, mağara ilkel bir yaşama, mağaranın dışı ise medeni bir hayata tekabül etmektedir. İnsanoğlunu farklı kılan bir özellik olarak akıl sahibi olmak, ona doğru ve yanlış arasında ayrım yapabilme imkânını sağlamaktadır. Bu yön, ahlaki bir yaşam sürme olanağını söz konusu kılar. Bu anlayış çerçevesinde ahlaki bir yaşam sürmek ruhun yürekli kısmının bir ihtiyacıdır. Dolayısıyla zihin neyin doğru neyin yanlış olduğu konusunda karar verirken, yürekli kısım da doğru davranışa yönlenmek ve yanlışlardan kaçınmak için gerekli irade gücünü sağlayacaktır. Bu bakımdan fiziksel ve biyolojik ihtiyaçlar insanları poliste bir araya getirse de zihinsel ve ahlaki ihtiyaçlar onları bir arada tutar. Platon’un insan ruhu üzerine görüşleri, kendisinin siyaset felsefesini şekillendirmektedir. Platon, polis içerisinde üç belirgin sınıfın olduğunu düşünür: bilgeler, yiğitler ve arzulular (hırslılar) (Devlet 441) ve bunlar, ruhun kısımları ile paraleldirler. Bilgeler, rasyonel kısmının diğerleri üzerinde üstün olduğu ruha sahip olanlardır. Bunlar bilginin âşıkları olmakla birlikte söz konusu olan geçici değil kalıcı olanın, evrenselin bilgisidir. Çünkü onlar diyalektiğin eğitimini almışlardır ve en yüksek mutluluk anlamına gelen iyi ideasına erişmeye ehildirler. Yiğitlerin ruhlarında egemen durumunda olan ise ruhun yürekli kısmıdır (Devlet 429-430). Bunlar onuru amaçlamaktadırlar. Bilgelerin tamamen düşünceye dalarak geçirilen yaşamın en iyisi olduğu anlayışından farklı olarak yiğitler, onur kazanmaya imkân verecek hareketli bir yaşamın peşindedirler. Böylesi bir yaşam, kuşkusuz ki kamusal alanda kamu yaşamına dair konularda aktif rol almayı içerir. Böylece söz konusu kişiler, olağan dışı eylemleriyle kendilerini ayırt edici kılabilecek olanaklara erişeceklerdir. Bu ruh yapısındakiler için mutlak mutluluk, yaşamda ve ölümden sonra yurttaşlar tarafından onurlandırılıyor olmaktır. Hırslılar, ruhlarının iştahsal kısmının yönlendiriciliği altında olanlardır. Bunlar için mutluluk, hazların gerçekleşmesi ve acıdan sakınmanın sürekliliğidir. Bu nedenle arzulular/hırslılar için söz konusu olan, hazların erişimine yardımcı olacak altın, gümüş ve mülkiyetin diğer türlerini biriktirme amacıdır. Peki, bu üç sınıfın konumları, aralarındaki ilişki doğrultusunda nasıl düzenlenecektir ki polis yaratılabilsin? Bu sorunun yanıtı Platon’un bilgi teorisinde yatmaktadır. Buna göre gerçeklik alanında bulunan bir Polis “form”u vardır. Diğer formlarınkinde olduğu gibi polisin formunun bilgisine, ancak bilgelerce erişilebilir. Evrenselin bilgisine sahip olmaları nedeniyle –ki bunlar formlardır – bilgeler polisin yöneticisi olmayı hak etmektedirler (Devlet 484-485). Bilgeler polisin formuna uygun olarak polis içindeki kurum ve ilişkileri düzenleyeceklerdir. Çünkü bilgelerin sahip oldukları bilgi mutlak olduğu gibi yöntemleri de mutlak olacaktır. Onların, geleneksel ya da töresel hukukla ya da çokluğun kaprisleri temelinde yasalaşmış olan pozitif hukukla sınırlandırılmamaları gerekir. Bilgeler, evrensel olan ve ancak diyalektik aracılığıyla erişilebilecek olan doğal hukuku takip edeceklerdir. Bu anlamda Platon, Devlet’te şunu söyler: Filozoflar kral ya da önder denilenler gerçekten filozof olmadıkça, böylece aynı insanda devlet gücüyle akıl gücü birleşmedikçe, kesin bir kanunla herkese yalnız kendi yapacağı iş verilmedikçe, devletlerin başı dertten kurtulmaz ve insanoğlu da bunu yapamadıkça tasarlanan devlet mümkün olduğu ölçüde bile doğru olamaz (Devlet 473). Yiğitlik, polis içerisindeki koruyucular sınıfını şekillendirecektir. Platon kadınların da erkekler kadar yürekli olduğuna inanmakta, buna bağlı olarak da koruyucu olma niteliği taşıdığını söylemektedir. Kadın ile erkek arasındaki fark Platon’a göre doğadan değil maddi karakteristiklerinden kaynaklanır. Bu açıdan idman ve eğitim yoluyla kadınlar da erkeklerle aynı görevleri üstlenebilecektir. Nasıl ki dişi bir çoban köpeği sürüyü erkek köpek kadar koruyabiliyorsa, bir kadın da rejimi erkek kadar muhafaza edebilecektir. Aradaki tek fark kadının erkekten daha zayıf olmasıdır. Ancak özleri aynı doğadandır. Bu bağlamda kadınlar da erkeklerle aynı eğitime tabi tutulacaklardır. Gerekli eğitimin ve idmanların tamamlanmasının ardından kadın ve erkek koruyucular savaş alanlarında düşmanlara karşı omuz omuza savaşacaklardır (Devlet 451-456). Platon’a göre kişi tüm dikkatini o sanata adamadıkça hiçbir sanatta başarıya ulaşılamayacağı için yiğitlik vasfının marangozlarda, kunduracılarda ya da çiftçilerde de bulunması değil, yalnız askerler için geçerli olması gerekmektedir (Devlet 374). Şehri düşmanlardan koruyacak olan yurttaşlar, müzik ve jimnastik alanında çocukluklarından itibaren eğitileceklerdir. Vücutlarının sıkılaşmasının öncesinde gerekli olan ruhların geliştirilmesidir ki, müzik aracılığıyla yapılacak olan budur. Platon, iyi bir vücudun yaratılmasında iyi bir ruhun katkısının diğer yolların hepsinden daha fazla olduğu düşüncesindedir (Devlet 403). Gençlerin etkisinde olacakları müzik dikkatli biçimde seçilmeli, yumuşaklığa ya da sarhoşluğa neden olacak türde melodiler yasaklanmalıdır. Yalnızca koruyucuların ruhlarını sıkılaştıracak müzikler dinlenmelidir (Devlet 398-400). Benzer biçimde öte dünya hakkındaki şiir ve düzyazılardan da kurtulmalıdır çünkü bunlar koruyucuların ruhunda ölüm korkusunu geliştirecektir (Devlet 386-87). Platon, müzik ve jimnastiğin birleştirici etkisinin ruhların rasyonel ve yürekli kısımları arasındaki uyumu sağlayacağına inanmaktaydı. Bir yandan rasyonel kısım soylu sözcük ve derslerle yükseltilip yüceltilirken yürekli kısmın yabaniliği de armoni ve ritim ile düzene sokulacaktı. Bu iki kısım kendilerinin gerçek fonksiyonlarının neler olduğunu öğrendikten sonra, maddi ve bedensel arzularca hareket eden iştahsal kısmı yönetecektir (Devlet 441-442). İyi bir koruyucu olmak için yurttaşın ruh ve vücut açısından güçlü olması yeterli değildir. Bir koruyucu aynı zamanda dostlarını düşmanlarından ayırabilmeye ihtiyaç duyar. Bunun için ihtiyacı olan ise bilgeliktir. Bu nedenle bir koruyucu da felsefe eğitimi almalıdır (Devlet 376). Esas olarak yönetici sınıfı oluşturacak olan bilgeler de yüreklilerin önde gelenleri arasından yükselir. Gençliklerinde ruhlarıyla uyumlu şekilde asker olarak hizmet edecekler; yaşlandıklarında ise diyalektik bilgisine sahip olmalarının verdiği imkânla koruyucu sınıfa katılacaklardır (Devlet 412-14). Koruyucuların yaşamlarının ilgi çekici bir yönünü, onlara evlenme ya da aile kurma imkânının sağlanmaması oluşturur. Platon, geleceğin koruyucu nesillerinin aşk gibi his ve heveslere bırakılamayacağı fikrindedir. Genç bir bireyin mantığından ziyade hisleriyle hareket ettiği kabul edilmektedir. Arzulara bağlı olarak hareket etmeleri, gençleri mükemmele erişmemiş ilişkilere yöneltecektir. Bu gibi ilişkilerden doğan çocuklar da mükemmel olmayacaktır. Hoşa gitmeyen böylesi bir durumdan kaçınmak ise ancak koruyucular arasında ilişkilerin mantıklarıyla hareket eden kişiler tarafından belirlenmesi ile mümkün olacaktır.

Batı Düşünceler Tarihi Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin