10-Şans

437 50 7
                                    

Voldemort

"Şimdilik bir süre takipleri azaltın. İkisine de senin yaklaşmanı istiyorum Abraxas. Ama yavaş yavaş yap. İkisi de aptal değil."

Karşısındaki büyücü başıyla onaylayınca odada attığı voltaya son verdi. Dakikalardır düşünüyordu. Nagininin bedeninde Abraxas ve onun konuşmalarını dinlemişti. Adam fark bile etmemişti. Yine de doğruyu söylediğini biliyordu. Adam burada olmak ya da olmamakla ilgilenmiyordu. Hepsi olmasa da söylediklerinin en azından bir kısmı doğruydu.

İstediği kardeşini korumaktı ve bunu ona verecekti. İkisine aynı zamanda emir verecekti. Kız kardeşi ona hizmet ederken büyücü de kadını koruyarak ona hizmet etmiş olacaktı. Onlara olan şüphesi artmadığı ve onları kullanabileceği sürece buna müsamaha gösterecekti. Onu düşüncelerinden ayıran Lestrange'ın sesi oldu.

"Onlara tam olarak güvenmiyorsak,neden yaklaşıyoruz ki?"

Adamın hiçbir şeyi anlamayıp her şeyi sormasına alışıktı ama yine de sinirlenmeden edemedi.

"Onlar bize güvenirse açık olurlar. Yakınlık hata yaptırır." Onun yerine Abraxas cevap verince kendini sakinleştirdi. En azından müritleri arasında onu anlayan bir kişi vardı. O da olmasaydı hepsini sırayla lanetleyebilirdi.

"Lordum,peki ikisi de ihanet etmezse ne yapacağız?" Black de araya girince gözlerini devirme isteğini son anda bastırdı. Bütün bu adamlar şu sıralar çok fazla sabrını sınıyordu. Öyle bir seçenek olmadığını düşünüyordu. Kadından çok şüpheleniyordu ve muhakkak bir hata yapacaktı.

"Edecekler. Ama bir mucize olur da etmezlerse ikisinin gücü de işimize yarar. Tamamen aramıza alırız."

Adamlar başka soru sormadı. Çünkü hepsi Voldemort'un sınırında olduğunu fark etmişti. Başka bir söz söylemediler de. İçeri giren cadı gergin havayı hissetse de Voldemort'a doğru koşturdu. Adamın kaşları hızla çatılırken diğerleri öfkesinin kadına patlamamasını umdular. Başından beri yanlarında olanlardan biriydi kadın. Ama ismini herkes unutuyordu. Yalnızca haberciydi. Önemli biri değildi çünkü.

"Lordum. Hogwarts yakınlarında iki adamınızı ele geçirdiler."

Cadının sözleriyle beyninden vurulmuşa döndü. Öfke içinde bir aslan gibi kükredi.
"Nasıl oldu bu? Kim yakalamış?" Bağırmıştı. Kısacık bir zamanda o kadar çok ihanet olmuştu ki artık numara yapamayacaktı.

"Dumbledore yakalamış lordum. Yasak ormanda tutuluyorlarmış. Duyduğuma göre henüz konuşmamışlar ama konuşmaları yakınmış."

Kan beynine sıçrarken yımruklarını sıktı ona haberi getiren cadıya bir şey yapmamak için. Bütün haberi öğrenene kadar sabretmeliydi.

"Hemen gidip kurtaralım öyleyse." Black öne atılınca Malfoy onun koluna yapıştı.
"Hepimizi tanıyorlar. Onları kurtaramayız."

Malfoy haklıydı. Onların tanımadığı birilerini göndermeliydi. Ama kime güvenebilirdi ki? Neredeyse hepsi bu işi batırırdı. Doğru zamanda saldırmazlarsa gidenler de esir alınabilirdi. O sırada aralık kalan kapıdan Phoebe'nin geçtiğini gördü. Kızın güçlerini denemek için doğru zaman olabilirdi. Ona hiç güvenmiyordu ama onun için önemli de olmadığından yakalanması umrunda olmazdı. Hatta yakalansa ondan kurtulmuş olur ve işlerine daha çok odaklanabilirdi. Ondan hiçbir bilgi alamazlardı. Hiçbir şey bilmiyordu.

"Phoebe!" Seslendi ona. Kız anında salonun kapısında belirdi. İçeri girerken yüzü şaşkın bir hal aldı.

"Lordum?" İki adamını kurtarmak için ona bel bağlamak hiç mantıklı olmasa da diğerlerinden faydalanabilmek için onu ateşe atmak zorundaydı voldemort.

YANSIMA|Tom Marvolo RiddleWhere stories live. Discover now