23-Değişen Dengeler

417 58 100
                                    

Voldemort

Duyduklarını iyice sindirmesi birkaç gün sürdü. Bu süre boyunca düşünüp kafasında sağlam bir plan da yapmıştı.

Cadının söylediklerinin doğru olduğunu biliyordu çünkü cadı fark etmemişti ama tüm konuşma boyunca onun zihnindeydi.

Zihin yapısı garipti. Çok fazla düşünce aynı anda akıp gidiyordu ve odaklanmak için cadının birini ya da birkaçını aynı anda zihninde bir kedi fare oyunu içinde kovalaması gerekiyordu. Bir şey söylerken, bir sonrakini ve ondan sonrakini planlıyordu.

Bu ona kendi zihnini hatırlatmıştı. Düşünceleri hiçbir zaman belli bir noktaya odaklanmazdı. Her zaman aynı anda birkaç şey düşünür ve bir planı için en az 5-6 tane yedek plan yapardı.

Kadının da öyle olduğunu bilmek hoşuna gitmişti. Gücünün yansıması olması bir yana, ona gerçekten benziyordu ve eğer ona ihanet etmeyecek bir konumdaysa, benzemek işine gelirdi.

Görünen oydu ki, gelecekte çok büyük hatalar yapacaktı ve cadı bu hataların hepsini biliyordu. Yönlendirilmek ne kadar hoşuna gitmese de, planını değiştirip başka bir şekilde ilerlemeyi denemeyecekti. Çünkü, bunu yaparsa, cadı ona gerçek gücü nasıl elde edeceğini asla söylemeyecekti. Ve yardım edeceğini de sanmıyordu. Sonu gelmiş bir dünyanın lordu olmak hiçbir işine yaramazdı.

Hortkulukları onu zayıflatıyordu. Bunu hissetmişti. Zaman zaman hiç yaşlanmayan yüzünde kırışıklık olup olmadığını kontrol ederken gücünü hiç kontrol etmemişti. O zindandan çıktığı ansa odasına dönmüş ve içindeki gücü araştırmıştı.

Sonuç hüsrandı. Damarlarından kan gibi akan, kükreyip duran gücü hala oradaydı ama çok azına erişim sağlayabiliyordu. Tamamına ulaşmak için uzandığı an önüne kendi içinde karanlık bir duvar çıkıyordu. Defalarca kez ona tosladıktan sonra vazgeçti.

Buna rağmen tanıdığı herkesten güçlü olduğu için sevindi. Çünkü hala kral olabilirdi. Ve cadısı güçleriyle yanında durursa,karşılarında kimse duramayacaktı.

Cadısının gücü neredeyse onunkine denkti. Ve hortkuluklarla lekelenmedikleri için, tamamına ulaşabilirdi. Eğer o da cadısına ulaşırsa, ki bozulmaz yemini etmişlerdi, o yüzden ulaşmıştı, gerçekten durdurulamaz olacaklardı.

Yemine göre; o andan, sonsuza dek, ölseler dahi birbirlerine güvenecek, birbirlerini koruyacak, dinleyecek ve asla ihanet etmeyeceklerdi. Eğer bu sözden dönerlerse, bütün güçlerini kaybederlerdi. Yani, sonuç ölümden beterdi. O kadar çok kişiyi kızdırmışlardı ki, güçlerini kaybettikleri an büyük acılar içinde ölüme terk edilmeleri işten değildi.

Şimdi, elinde şarap kadehi dururken cadıya baktı. Korku cadısına. Artık onun korku cadısıydı. Kendisi de cadının karanlık lorduydu. Bunu kabullenmekte başta zorlanmıştı ama bir an önce yapsa iyi olacaktı çünkü aksi takdirde bir bok kurtarabilecekleri yoktu.

Cadı gayet rahat bir tavırla toplantı masasında onun sağına oturmuş, karşısındaki boş sandalyeye onu ısıracakmış gibi bakıyordu. Nedensizce, konu bu kadın olduğunda, Lord onun boş bir sandalyeyi gerçekten de aniden ısırabileceğini biliyordu. Ve bunu eğlenceli de buluyordu.

Cadı zindandaki müridini çığlıklar attırarak öldürmüş, sonra da kardeşine- aslında arkadaşına- bakmaya gitmişti. Onunla konuşup artık bildiğini ve rahat olmasını haber verecekti. Büyücü de ona bir sadakat yemini etmişti. Güneş büyücüsü de onundu. Ama onu pek önemsemiyordu.

Kapı açılıp, diğerleri içeri girdiğinde elindeki kadehi masaya bıraktı. Önemli olan ve rütbe sahibi tüm müritlerini önemli bir karar aldığı gerekçesiyle toplantıya çağırmıştı. Ve şimdi Abraxas Malfoy, onun yerinde oturan cadıya tek kaşını kaldırarak bakıyordu.

YANSIMA|Tom Marvolo RiddleWhere stories live. Discover now