32-Oyundu, fazlası değil.

367 48 12
                                    

Phoebe

Odaya girdiğimizi anlasam da o beni yatağa yatırana dek gözlerimi açmadım. Çünkü açamazdım. Ben düşüyor gibi yaptığım an beni nasıl da yakalayıp kendi bedenine bastırdığını gördükten sonra yapamazdım.

Sevişmiştik. Kahrolası Lord Voldemort ve ben sevişmiştik. Hem de feci şekilde ve bizi izleyen biri varken. Ve neredeyse köyü yıkacak kadar güç açığa çıkartarak. Bunun hakkında konuşmaya hazır olmasam da önünde sonunda konuşmam gerekeceği için, bundan kaçmam yersizdi.

Gözlerimi açmadan önce, yüzüme dokunduğunu hissettim. Belki de gözümü açmama sebep olan şey buydu. Işığa alışmak için birkaç kez gözlerimi kırpıştırdım. Yatakta üzerime eğilmiş, tek eliyle kendini havada tutarken diğer eliyle saçlarımı yüzümden çekiyordu.

Onun herhangi birine, seviştiği birine bile, şefkatli yaklaşabileceğini hiç düşünmediğim için bu beni şaşırttı.
"Ne yapıyorsun?" Sorumla elini çekse de üzerimden çekilmedi.

"Saçlarını yüzünden çekiyorum. " sesi inanılmayacak derecede uysaldı. Yanaklarım yanmaya başlamıştı. Ah hayır, ben utangaç biri değildim. Siktir.

"Buna gerek yok. Gerçekten bayılmadım."

Onu hafifçe itip yatakta doğrulduğumda yanımda oturdu.

"Biliyorum. Sadece saçlarını yüzünden çektim. Neden bu kadar huysuzsun?" Ona gözlerimi devirdim.

"Konuşmamız gerek."

Başını salladı.
"Bence de konuşmamız gerek. Hem de iki konuda."

Kaşlarımı çatarak ona baktım.
"Başka ne oldu ki?"

Sevişmemizden başka ne olduğunu kast ettiğimi anlayarak sırıttı. Sırıttığı için şartellerim attı.

"İnsanlar büyücü gibi görünmüyordu Phoebe. Her şey bittiğinde Dumbledore ve asasına korku içinde bakıyorlardı."

Söylediği şeye kaşlarımı çattım. Genel olarak profesörden şüpheleniyordu ve bu şüphelerin önüne geçmek imkansızdı. Eski nefretlerden kolay vazgeçemezdiniz. Ama eski nefretlerin sizi engellemesine de izin vermemeliydiniz.

Bizi dinlemelerini engelleyecek büyüyü çalıştırdım ve nefes aldım.
"Bak, onu sevmediğini biliyorum ama ondan sürekli şüphelenerek hiçbir şey elde edemezsin."

Bana inanamıyormuş gibi baktı.

"Lanet olası hislerime göre hareket edeceğimi mi düşünüyorsun?"

Evet, kesinlikle öyle düşünüyordum. Öfke ve nefret duyguları onu kolayca ele geçirebiliyordu. Eğer zihnimde olmasaydı tüm bunları da kabul etmeyecekti. Ama ona böyle söylemedim.

"Yalnızca, gerçekten ona çok takıldığını düşünüyorum. Bence biraz rahatla. Ona bir şans ver."

Uzun bacaklarını yataktan sarkıtarak yatakta dirseği üzerine uzandı.
"Ona zaten bir şans verdim. Şu an yaşıyorsa şans verdiğim için yaşıyor Phoebe. Yalnızca şunu düşün. Ona güveniyorsun, tamam. Ama şunu düşün, büyücülerin ondan korkması normal olabilir mi?"

Düşündüm. Büyücülerin ondan korkmasının bazı sebepleri olabilirdi. Mesela çok güçlü bir büyücü olması.

"Şimdi olduğum kadar güçlü olmasaydım senden ödüm kopardı. Bir de böyle düşün."

Söylediğim şeyle gözleri büyüdü. Ama hemen ardından sırıttı.
"Demek ödünü kopartacak kadar güçlü olduğumu düşünüyorsun?"

YANSIMA|Tom Marvolo RiddleHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin