21.Bölüm- Mehmet Ertem

48 4 0
                                    

Ego/toplantı

F: Serkan,Kıraç,Ceyda ve Peride gelmeyecek mi?
S: Peride hastanedeymiş
F: Ne?!
Ç: Hangi hastane?
S: Endişelenecek bir şey yok. Kıraç'la Ceyda dün gece onunla beraber hastanede kalmış. Şimdi de onu eve bırakıyorlar. Oradan da evlerine uğrayıp sonra buraya gelecekler.
Dediğinde biraz rahatladım. Sonra kısa bir toplantı yapıp dağıldık.

Kıraç araba

Peride'yi evine bırakmış,bir de bakıcı çağırmıştık. Şimdi benim evime doğru gidiyorduk.
C: Kıraç...
Dedim. Gözleri yola bakmaya devam ederken
K: Efendim
Dedi yorgun sesle.
C: iyi misin?
K: Evet
Dedi ciddi bir tonda. Ben de üstüne gitmek istemedim.
C: istersen sen de bana gel
K:Anlamadım?
Dedi kaşlarını çatarak.
C: Yani Gülin'e söyle evinden bir kaç parça kiyafet getirsin. Sen de benim evimde duş al,üstünü değiştir. Sonra beraber Ego'ya geçeriz. Hem vakit kaybı olmaz.
K: Olur.
Dedi sanki buna ihtiyacı varmış gibi. Sonra Gülin'i aradı ve getireceklerini söyledi. Bu sırada evime varmıştık

Çınar oda

Kapıyı tıklatmadan açtım.
Ç: Gelebilirsin,Feris
Dedi iğneleyici tarzda.
Onu duymazdan gelerek geçip kanepeye oturdum.
Ç: Hayırdır yüzün gülüyor? Kesin bir şey oldu...
Dedi. Sonra meraklanmış halde hemen yanıma geldi. Oturup gözlerini bana dikti.
F: Çınar, Ben biraz kilo alsam... Bana yakışır mı?
Ç: Sana her şey yakışır canım.
F: Ama öyle değil. Biraz fazla kilo alsam...
Dedim elimi karnıma koyarak. Çınar'ın gözleri büyüdü. Yüzündeki sırıtmayla
Ç: Serkan'la bebek yapmaya mı karar verdiniz?
Dedi büyük bir merakla.
F: Galiba yaptık...
Dedim alt dudağımı dişlerimin arasına alarak. Gözleri büyüdü
Ç: Oha...
Dedi. Bir kaç saniye durdu. Sonra ayağa kalkıp aydınlaşmış bir şekilde
Ç: Oha! Oha! Çüş! Yok artık daha neler! Ne ara ya?!

Onun bu haline güldüm.
F: Tamam sakinleş. Hadi gel otur anlatayım.
Dedim kanepeyi işare ederek. Gelip tekrar aynı yere oturdu...

Ceyda ev

Ben duştan çıkıp giyinmiştim. Bu sırada Gülin Kıraç'ın evine gitmiş eşyaları taksiyle göndermişti. Ben merdivenlerden inerken
C: Misafir odasındaki banyoyu kullan. Sen hazırlan ben ayarlarım.
Dedim. Başıyla onaylayıp benimle birlikte misafir odasına çıktı.

Ego ajans
Asistanlar odası

Gülin içeri girdi.
E: Sen nerdeydin Gülin?
G: Kıraç bey bir kaç parça kiyafet istemişti onu gönderdim evinden.
E: Ha nereye göndermeni istediki kiyafetleri?
G: Ceyda hanımın evindeymiş Kıraç bey. Bana verdiği adreste Ceyda hanımın evinin adresidir herhalde.

Emrah az kalsın içtiği kahveyi püskürtecekti.
E: Nasıl yani? Kıraç bey kendi evine gitmemiş,Ceyda hanımın evine mi gitmiş?
G: Evet,Emrah.

Emrah pis bir şekilde sırıtınca.
D: ne var ki bunda? Ben anlamadım.
E: Havada aşk kokusu var bence
Dedi ve bana göz kırptı.
G: Ay ama yakışırlar bence.
E: Bence de
D: Ben karışmıyorum. Koskoca adamlar ne isterlerse yaşarlar.
B: Kimmiş koskoca adam?
Dedi Barış içeri girerek.
D: Hoşgeldin.
B: Bir gelsene
Dedi. Kalkıp asistanlar odasından çıktım.
B: Hemen bir şey söyleyip gideceğim. Akşam müsait misin?
D: Evet. Neden sordun?
B: Seni büyüdüğüm mahalleye götüreceğim.
D: Ciddi misin?
Dedim heyecanla.
B: Tabiki.
Dedi. Heyecanlanmam onun hoşuna gitmişti.
B: O zaman akşam buradan alırım seni
D: peki
Dedim. Etrafta biri var mı diye kontrol etti önce. Kimsenin olmadığını görünce yanağımdan hızlıca öptü ve gitti. Giderken dönüp bana bakarak gülümsemeyi de ihmal etmedi.

Ceyda ev

Saçlarımı kurutmak için fön makinesi elimdeydi. Fakat kendi odamdaki elektrik yuvaları bozuk olduğundan misafir odasında kurutmaya karar verdim. Saçlarımı kurutmaya yeni başlamıştım. Kendi kendime şarkı mırıldanıyordum. Birden banyo kapısı açıldı ve Kıraç sadece belindeki havluyla odaya girdi. Ben ne yapacağımı bilemedim. Panikleyerek
C: Kusura bakma benim odamdakiler çalışmıyor. O yüzden-
K: Sorun değil
Dedi sakince. Çok utanmıştım ve heyecanlanmıştım. Hâlâ odanın kenarında durmaya devam ederken
K: Ceyda,rica etsem çıkar mısın üstümü rahat değiştirebileyim? Fazla uzun sürmez.
C: Aa tabi
Dedim. Tam onun yanından geçerken yavaşca bileğimi tuttu. Yüzümü ona çevirince bana biraz yaklaşıp
K: Sence de biraz fazla heyecanlanmadın mı?
Dedin sanki fısıldıyor gibi. Yanaklarım kızarırken bir şey diyemiyordum.
K: Sen...
Dedi yüzünü biraz daha yüzüme yaklaştırırken
K: Benden etkileniyor musun?
Dedi. Fazla yakınımda olması heyecanımı artırmıştı. Yakınlıktan dolayı burnuma gelen hoş kokusu beni sarhoş etmiş gibiydi. Kendimi zorla toparlayıp
C: Sadece şaşırdım. Kusura bakma
Dedim kekelememeye çalışarak. Sonra hızlı adımlarla odayı terkettim.  Kapıya yaslanıp elimi kalbimin üstüne koydum. Çok hızlı atıyordu...

Akşam

Ego'da oturup Barış'ın gelmesini bekliyordum. Bir anda mesaj geldi.
B: Sevgilim
B: Setim uzadı😢 Bu gitme işini sonraya ertelesek?😔
D: peki
B: Ama bunu telafi edeceğim. Yarın sabah kahvaltı?🙃
D: Olur
B: Gerçekten özür dilerim
D: Özür dilemeni gerektirecek bir şey yok canım.
B: Seni seviyorum💖🤗
D: Ben de seni çok seviyorum💖🥰

Telefonu kenara bıraktım. Kalkıp çantamı hazırlarken telefonumun çalmasıyla gözlerim ekrana döndü. Arayan dedemdi. Yani Mehmet Ertem. Telefonu açıp onunla kısa bir konuşma yaptım. Onunla konuşmanın verdiği mutlulukla gülümserken babam odaya geldi
K: Sen hala çıkmadın mı? Ne oldu yüzün gülüyor?
D: Mehmet dedem geliyormuş bir kaç günlüğüne.
Dedim sevinçle. Yüz hatları gerildi. Belli etmek istemese de gözlerine öfke yerleşti.
K: Ne güzel
Dedi samimiyyetsiz bir ton ve gülümsemeyle.
K: gel seni de bırakayım istersen.
D: Olabilir
Dedim. Birlikte ajanstan çıktık. Sakince arabada giderken
D: Dedemle bir sorununuz mu var?
Dedim. Sakinleştiği için yok olan boynundaki damarlar yeniden belirginleşti. Boğazını temizleyip
K: Hiç bir sorunumuz yok. Sadece bir birimizden pek hoşlanmazdık. Klasik kızını seven ve paylaşmak istemeyen baba işte
Dedi fakat dediklerine kendi bile inanmamış gibiydi. Anlatmayacağını farkedip sustum. Eve kadar hiç konuşmadık. Eve vardığımızda  teşekkür ettim ve iyi geceler dileyip eve girdim. Ama onlar arasında olan gerginliğin sebebi aklımı meşgul ediyordu

Sabah/Restoran

Barış Ego'ya geçene kadar daha fazla zaman geçirebilelim diye erkenden gelip beni almıştı. Şimdi güzel sohbet ediyor,bir yandan da omletlerimizi yiyorduk
B: Dün gece için gerçekten kızmadın değil mi?
D: Barış...
Dedim bıkkın bir tonda
D: dün akşamdan beri yüz defa tekrar ettim. Kızmadım. Senin işin olabilir tabiki. Benim işim olsa sen kızar mıydın?
B: Hayır sevgilim niye kızayım?
D: Hah işte...
B: Ama götüreceğim seni. Ne zaman gidelim?
D: Hmm... Yarın akşam?
B: Olur. Seni şahane bir yere götüreceğim.
D: Nereye?
Diye sordum hemen heyecan ve merakla.
B: Orası süpriz
Dedi gülümseyerek.
B: Dicle... Sen iyi misin?
D: Evet. Niye sordun ki?
B: Bilmem. Biraz dalgın gibi göründün gözüme.
Dedi. Aslında aklımın bir kısmı hala babam ve dedemdeydi.
D: Yani evet bir konu var kafama takılan.
B: Yardım edebileceğim bir şey mi?
D: Yok. Babamla ilgili
B: Hmm...Sahi onunla aranız nasıl?
D: iyi gibi. Yani eskisi gibi uzak değiliz ama gerçek bir baba-kıza gibi yakın da değiliz. Onunla gerçekten baba-kız olabilmemiz için bana anlatması gereken bazı şeyler var.
B: Anlıyorum. Ama ben inanıyorum. Siz yeniden başlamayı becerbilirsiniz bence.
D: Umarım
Dedim biraz buruklukla. Neşemi yerine getirmek için parmağını yanağıma getirip şefkatle okşadı...



Bölümün sonu


Arkadaşlar umarım beğenmişsinizdir. Yorumlarınızı bekliyorum. Sevgiler💞

Menajerimi Ara | YenidenWhere stories live. Discover now