39.Bölüm- Mavi mi Pembe mi?

38 3 0
                                    

Ego ajans

Ego ajansta gayet sıradan bir gündü. Ta ki bir eksiği hissedene kadar. Ceyda'nın kapısını çaldığımda dikkatini telefonda konuştuğu kişiden ayırıp bana baktı. Gülümsedi ve eliyle "Gel" işareti yaptı. Ben içeri girip kapıyı sessizce kapattığımda
C: Canım,ben seni sonra arayayım mı?
Bir süre sessizlik oldu. Karşı taraf bir şeyler söyledi ve
C: Kıraç'a söylerim. Onun da müsait bir gününde neden olmasın?
Dedi yüzündeki samimi gülümsemesiyle. Ardından vedalaşıp telefonu kapattı.
C: Kusura bakma... Uzun süredir görüşemediğim bir arkadaşım. Neden ayaktasın? Otursana
Dediğinde geçip koltuklardan birine oturdum.
D: Babamı merak ettim. Dışarıda işi olduğunu zannetmiştim ama Gülin de ulaşamıyormuş
Dediğimde gözlerinden ani bir duygu geçti ama hemen toparladı kendini
C: Biraz hasta gibi. "uyumak istiyorum" dedi ben de bir şey demedim.
Dedi. Ama sözleri sıralarken gergindi.
D: O iyi mi?
Dediğimde hiç tereddüt etmeden
C: iyi. Dedim ya biraz tenbellik yapmak istedi.
D: Sağlık açısından sormuyorum,Ceyda. O gerçekten iyi mi? Son günlerde onu pek iyi görmüyorum. Hep dalgın...Nesi var?
C: Evet,duygusal açıdan zor bir dönem geçiriyor
D: Ne oldu ki?
C: Bunu o istemediği sürece sana anlatamam. Ama merak etme toparlayacaktır. Yani umarım toparlar... Eğer istersen ona sor. Belki sana da anlatır
Dedi. Ceyda Yücesoy'a pek ısınamazdım. Hatta bazen hala babamı kandırdığına inanırdım. Ama şimdi...Babamdan bahsederken gülen gözleri ve o gözlerdeki merhamet...O kadar derindi ki...Bu yalan olamazdı. Ilk defa bu kadar içten bir şekilde gülümsedim ona
D: Teşekkür ederim. Ben kendisiyle konuşurum
Dedim ve o da beni onaylıyormuş gibi başını olumlu anlamda salladı

Teras

Terasda sessizce oturuyordum. Bu kederimin sebebini galiba ben bile bilmiyordum. Omzuma bir el dokunduğunda irkilip arkama baktım. Feris hanım başımın üstünde durup çatık kaşlarıyla bana bakıyordu.
D: Bir şey mi istediniz,Feris hanım?
F: Yok. Böyle dertli dertli oturduğunu görüp gelip bir sormak istedim. Iyi misin?
Dedi ve yanımdaki sandalyeye oturup yanıtımı bekledi.
D: Babam...
Dedim. Ama cümleyi nasıl devam ettireceğimi bilmediğimden sustum. Ama o anladı. Bir kelime bile dökülmedi dudaklarımdan ama o anladı...
F: Ona ulaşamıyorsun... Onun hakkında hala bir şey bilmediğini farkettin.
Dediğinde istemsizce gözlerim doldu. Dudaklarımı ısırdım.
F: Onu affettin mi?
D: Ona hala kırgınım. Aslında onun suçu olmadığını biliyorum ama bir türlü geçmiyor bu kırgınlık.Geçmesi için onunla daha yakın olmam,konuşmam gerekmez mi?
F: Seni anlıyorum. Ama sen de onu anlamalısın,Dicle
Dedi. Bir kaç saniye daldı gözleri. Sonra yeniden bana bakıp
F: Bana seni anlatmıştı biliyor musun?
D: Nasıl yani?
Dedim elimin tersiyle gözyaşımı silmeden önce. Buruk bir tebessüm yaydı yüzüne sonra
F: 8 yıl önce...Benim bir ilişkim aldatmayla sonuçlanmıştı. Ben pek belli etmek istemesem de Kıraç bir sorunum olduğunu anlamıştı ve beni içmeye götürmüştü. Tabi ben içtikten sonra açıldım ve bülbül gibi şakıdım
Dediğinde her ikimiz güldük. Sonra devam etti
F: Ben anlattıktan sonra o da anlattı. Bana seni anlattı,Dicle. Bilmiyorum belki benden başka birine de anlatmıştı seni ama bana öyle bir hayranlıkla anlattı ki..."Herkesin duyguları vardır" fikrini savunanlardan biri olmuşumdur her zaman. Ama itiraf etmem lazım ki bazen Kıraç'ın acımasız biri olduğunu düşünüyordum. Ta ki o güne kadar. Gözlerindeki o ifade... O hayranlık...Kimseye hatta Beren'e bile böyle bakmadı. Sabah Ego'ya geldiğimizde sanki hatırlamıyormuş gibi yaptım. Çünkü bildiğimi bilmek onu rahatsız edecekti. Ama asla unutmadım...Ve o günden sonra onun o bakışıyla asla karşılaşmadım. Sen gelene kadar...Aslında şüphelenmiştim biliyor musun? Onun o bakışı sadece kızına aitti. O zaman anlattığında nedenini bilemiyorum ama ismini söylememişti kızının.  Size ilk baktığımda bir şüphe başkaldırdı içimde. Sonra belki de saçma olduğunu düşündüğüm için,belki de sizden şüphelenirsem fazla belli edeceğimi bildiğim için bir daha düşünmedim bu konuyu...
D: Sonra zaten herkes öğrendi
Dedim. Feris hanım bir şeyi anlamamıştı. Sorun babamın bana olan sevgisi değildi,sorun babamla benim bir bağ kuramamızdı.
D: Onun sevgisinden asla şüphe etmedim. Sadece...Bilmiyorum...
Dedi. Doğru kelimeleri bulmak zordu benim için
D: Galiba benden uzak duruyor.
F: Senden değil,kendinden kaçıyor
D: Niye?
F: Anladığım kadarıyla şöyle söyliyim: Seninle bir baba-kız ilişkisi kurmaktan korkuyor. Çünkü sana bir baba olarak yetememekten,sevgisini gösterememekten korkuyor. Senin yeniden ona "Git" demenden korkuyor. Böyle uzakta olsanız bir birinize sen onun yakınındasın,her gün seni görebiliyor ve bu ona yetiyor. Daha fazlasını isterse her şeyin mahvolacağından korkuyor...Eğer bana "Bunu nasıl halledebilirim?" Diye sorarsan. Konuşarak diyeceğim. Ama şimdi değil. Son günlerde anladığım kadarıyla kötü bir şey olmuş. Bu dönemi anlatsın,sonra git ve onunla konuş. Ben sana bunu söyleyebilirim
Dedi. Merhametle bakan gözlerine bakıp
D: Teşekkür ederim. Konuşmak iyi geldi.
F: Babanla konuşmak daha iyi gelicektir. Emin ol...
Dedi ve güven vermek istermişcesine elini elimin üstüne koyup yavaşca sıktı.
Akşam/Kıraç ev/ saat 20:30

Menajerimi Ara | YenidenWhere stories live. Discover now