EP.20

736 53 83
                                    



supraayz  Pete ve lohusa kombini.⏫😜

İyi okumalarr:):)😘😘

VEGAS


Günlük tutar mısınız? Açıkçası ben bunu her zaman saçma ve gereksiz bulurdum. Zaten yaşadığı bir olayın her detayını başrol olarak yakından inceleme fırsatını bulmuşken bir de neden kağıda döküp okumak isterdi ki bir insan? Çocuk işi diyeceğim ama çocukken bile benim için saçmaydı. Öyle ki, çocukluğumuzda her gece tüm zamanını sayfalara ayıran Kinn'le sürekli alay ederdim. Farklı okullara gittiğimiz için çıkış saatlerimiz de farklıydı ve ben eve ondan önce geldiğim her gün, odasına kapanır saklamayı bile beceremediği günlüğünü okurdum. O zamanlar sevdiği bir kız vardı. Yanılmıyorsam ortaokulun başlarındaydık ve ben o kızla sinemaya gideceğini planladığı bir hafta sonunu, ödev yalanıyla amcamı doldurarak engellemiştim.

Ne? Hemen gözlerinizi belertmeyin. Bunun aslında ona yaptığım büyük bir iyilik olduğundan bihaber aylarca tribini yemiş olsam da, gerçeği fark ettiğinde ayağıma kadar gelip teşekkür eden yine kendisiydi. Kızla olan yakınlığının tek bir sebebi vardı, o da bir alt sınıflarında okuyan ve ablasıyla konuştuğu için sürekli Kinn'e sataşan erkek kardeşiydi. Şimdi zahmet olmazsa aynı kınayıcı bakışlarınızı Kinn'e de doğrulamanızı rica ediyorum çünkü bu kadarını ben bile yapmamıştım. Hiç kimseyi, bir başkasına ulaşmak için merdiven olarak kullanmamıştım. Kullanmazdım da... Onunla aramdaki en büyük farkı şu anda açıklayamıyor olsam da, Kinn'le çok uzak olduğumuzu bilmelisiniz.

Her neyse, günlük diyorduk en son değil mi? İtiraf etmem gereken önemli bir şey var, artık bir günlük tutuyordum. Hem de Pete'in hamile olduğunu öğrendiğim günden bu yana... Her akşam-Pete'in yanına gitmediğim her akşam, erkenden odama kapanıyor ve içime sığdıramadığım bütün duyguları kağıtlara döküyordum. Şunu da eklemeliyim ki, günlüğün neden tutulduğunu da artık anlıyordum. Bazen öyle yoğun ve öyle ağır şeyler yaşıyorduk ki, bunları içimizde tutamayıp bir  şekilde boşaltma ihtiyacı hissediyorduk. Hayır, elbette Pete'in güzelliğini ya da bana neler hissettirdiğini kimseye anlatamazdım. Benden başka kimsenin onun nasıl göründüğü ya da beni ne hale getirdiği hakkında zerre fikri olsun istemiyordum. O sadece benim olmalıydı. Duygularım sadece onun bileceği şekilde ve özel olmalıydı.

İşte bu yüzden günlüğü seçtim. Boşalttığım kadehlerin çenemi düşürmemesi için, sayfalarca cümleler yazdım. Onu ne kadar sevdiğimi, benim için ne ifade ettiğini, oğlumuzun ne kadar güzel olduğunu ve daha bir sürü nefesimi kesen şeyleri sıraladım. Sanki mümkünmüş gibi çaresizce içimi boşatmaya çalıştım ama bu imkansızdı. Pete'i de bana yaşattıklarını da sindirebilmem mümkün değildi. Aşkın bir sonu var mıydı? Bence akıl sağlığım için olmalıydı. Onu gördüğüm, ona dokunduğum, gözlerinde kaybolduğum ve kokusunu soluduğum her seferde hislerim daha da katlanarak çoğalıyordu. Tanrım, bu sonum olacaktı.

Ah, onu da atlamayalım tabi... Sanki babasıyla baş edebiliyormuşum gibi bir de başıma bu küçük şey çıkmıştı. Kısık gözleriyle belli belirsiz yüzüme bakıyor, minicik dudaklarını sürekli diliyle ıslatıyor ve anlamını bilmediğim mırıltılar çıkarıyordu. İşaret parmağımı yumruk yaptığı eline sürttüğümde parmakları aralandı ve kabaca beni tuttu. Tanrım, tanrım, tanrım. Gözlerim yumuşak baskısının hissiyle kendiliğinden kapanırken, kollarımın arasındaki somut varlığı nefesimi kesti. Onu nasıl kabul edebilirdim? Onu nasıl sıradan bir bebekmiş gibi daha az umursayabilirdim? Bir yolu olmalıydı, olmak zorundaydı çünkü aklımı kaybetmek üzereydim.

Öğlenin yakıcı ışıklarıyla aydınlanan odasında pencerenin önünde dikilmiş onu ağır ağır sallarken, banyonun kapısı yavaşça açıldı. Porsche bu sabah bebeği ve Pete'i ziyaret için geldiğinde, artık temizlenmesinin bir sakıncası olmadığı söylediği andan itibaren Pete'i hala yatakta, kan ve sıvı ilaçlarla kirlenmiş geceliğinin içinde tutmak mümkün olmamıştı. Öyle ki, Venice'i besleyip üzerini değiştirdi ve hemen sonra kucağıma atarak banyoya kapandı.

FEARLESS || VegasPeteOpowieści tętniące życiem. Odkryj je teraz