EP.42

415 35 66
                                    





İyi okumalar:):;)🥰🥰




Uzun bir yolculuk oldu, öyle değil mi? Küçük, ama sıcak bir kulübede başlayan hikayemiz şimdilerde bir deniz kenarındaki yeni ve devasa büyüklükteki villada devam ediyordu. Bir zamanlar adını dahi söylemeye cüret edemediğim adam, şimdi gözlerini üzerime dikmiş hayranlıkla beni izliyordu, ve biz o kabusun içinden mutlu bir aile çıkarmayı başarmıştık. Bunun sizler için ne anlama geldiğini bilmiyorum. Ancak benim için paha biçilemez bir rüya gibiydi.




Her neyse. Yaşadığım bu hayatın gerçek dışı görünüyor olmasını, size anlatabileceğim bir çok zamanım olacak. Bu yüzden, bugün başka bir konuya değinmek istiyorum.




Ülke genelinde bugün bir anket düzenlense, ve konu başlığıysa damat arayan bekarların başlıca kriterli olsa... Sonuç hakkında onlarca fikir yürütülebilir, ancak hiç kuşkum yok ki verilecek cevapların belki de tamamı Vegas'ın sahip olduğu özellikler olurdu.




Kaldı ki, Vegas'ın kendisini isteyen topluluğun ne derecede kalabalık olduğundan henüz bahsetmedim. Yalnızca tek bir isteğiyle bile bir çok kişiye sahip olabilecek güçte biriydi. Varlıklıydı, yakışıklıydı, herkesin tanıdığı bir ailenin oğluydu ve gençti.




'Ne? Fazla mı abartıyorum?'




Pekala, o halde biraz dürüst olalım. Burada, onunla biriktirdiğimiz anıların bir tanesini bile kıskanmadığını iddia edeniniz var mı? Ya da şu soruyu biraz daha zorlaştırayım. Benim yerimde olmak istemediğiniz tek bir sahne var mı? Kendi adıma dürüst olmam gerekirse, Vegas'ı başka birinin kollarında görseydim kıskançlıktan ölebilirdim. Bu yüzden, endişelenmeyin... Çünkü ben cevabı zaten biliyorum. Hal böyleyken, onun yalnızca bana ait olmasına inanamıyor olmak en doğal tepki olmalıydı değil mi?




Bundan aylar önce, Venice henüz daha doğmadığı bir zamanda Vegas ile olan geleceğimiz için bir şeyler söylemiştim. Hatırlıyor musunuz? Onun bana ait olması ya da gelecek hayatımızın birlikte ve yan yana geçecek olmasının bir hayalden bile daha uzak olduğunu söylemiştim. Aslına bakacak olursak, bu düşüncelerim bugün de aynı şekilde devam ediyordu. Hatta bazen onu yakınımda gördüğümde veya bana olan duygu yüklü bakışlarını fark ettiğimde, bunun zihnimin bana oynadığı bir oyun olduğunu düşünmekten kendimi alamıyordum.




'Hayal gibi geliyordu.'



Beni seviyordu, benimle birlikte olmak istiyordu ve şimdi de kalkmış benimle evlenmek istediğini söylüyordu. Ah, tanrım. Buna hala akıl erdiremiyordum. Bundan yalnızca birkaç ay önce hakkımızda kurduğum hayalleri duysa ne tepki verirdi diye düşündüğümde, zihnimin zavallı kalbime sunduğu tek cevap kocaman, alaycı bir kahkahaydı. İkimiz için aklımdan geçenler öylesine masum ve öylesine duygusaldı ki, belki bugün bile bunu öğrense yine aynı tepkiyi verirdi.




Çünkü Vegas'ın böyle bir adam olmadığını biliyordum. Yani, demek istediğim şey şu ki: onu bir kuş gibi kendi yarattığınız kafesin içinde yaşamaya mahkum edemezdiniz. Yalnızca sizin kurallarınızın geçerli olduğu bir hayata da zorlayamazdınız. O, özgür bir kişilikle yetiştirilmişti. Tıpkı bir korkusuzun olması gerektiği gibi, kendi hayatının sınırlarını yalnızca kendisi belirleyebilecek güce sahip biriydi.




Bir de durup, benim aptalca hayallerimi dinleyin. İçinde bulunduğumuz hayatın koşulları ve bize dayatılan zorunluluklar ne olursa olsun, onu her daim kendimin kılmak istiyordum. Kendi kapılarımın ardında, yalnızca benimle olsun istiyordum. Dışarıdaki dünyanın varlığını unutsun, kafasında ve kalbinde sadece ben ve oğlumuz olsun  istiyordum. Onu, kendi hayatıma mahkum etmek istiyordum. Kulağa çocukça mı, yoksa akıl sağlığımdan endişelenmenize sebep olacak kadar korkunç mu geliyor bilmiyorum. Ancak bütün istediğim buydu.




FEARLESS || VegasPeteWhere stories live. Discover now