EP.41 🔞

720 43 82
                                    







İyi okumalar:):D🤗🤗



VEGAS



Kinn, Porsche ile evlenmek istediğini söylediğinde henüz üniversiteyi bile bitirmemişti. Çok küçüktü, çok cahildi ve o yaştaki akla sahip olan birinin düşünebildiği tek şey, sevdiği adamı birilerinin elinden alacak olmasıydı. Evliliğin, Porsche'u kendine bağlayan bir zincir olduğuna inanıyordu. Onunla aynı odayı paylaştığında ya da soyadını verdiğinde sanki hayatının sonuna kadar sahip olacakmış gibi hissediyordu.



Bunun kulağa fazla çocukça ve adice geldiğini biliyorum. Eminim, o da biliyordu. Ancak bazen doğrunun ya da olması gerekenin ne olduğunu umursamadan, istediğimiz şey her neyse onu diretecek kadar inatçı canlılar olabiliyorduk. Öyle ki, Kinn'in düşündüğü tek şeyin sevdiğini kaybetme korkusu olması ve bu konuda bir önlem almak için çabalaması son derece makul görünüyordu. Özellikle böyle bir zamanda, Pete'i gözümden bile sakındığım bir zamanda onun tüm aptalca bulduğum hareketleri dünyanın en mantıklı şeyleri gibi geliyordu.



Pete, dün gece evlilik için zorunda hissetmemem gerektiği gibi bir takım zırvalıklardan bahsetmişti, değil mi? Onun için ölüp bittiğimden bir haber, sanki bunu yapmak zorunda bırakılacağımı sanıyordu. Oysa bulduğum ilk fırsatta onu kanunlar önünde ya da ardında, var olan her evrende bana ait kılmak istediğimi bilmiyordu.


Bu mümkün değildi, ama onu kaybetmek istemiyordum. Birileri aramıza su sızdırmaya cüret ettiğinde bile, beni terk edeceği korkusuna kapılmak istemiyordum. Dürüst olmak gerekirse, bütün bunları Kinn'den duyduğum gün onunla epeyce dalga geçmiştim. Yüzümdeki aptal bir sırıtışla, 'Aşkın gücüne inanmadığını mı söylüyorsun yani?' diyerek içindeki bütün umudun üzerinde acımasızca tepinmiştim.




Oysa hiçbir şey, hiç de göründüğü gibi olmuyordu. Ben onunla alay edip, aşklarını küçümsemiştim. Ancak şimdi yanımda olsa, belki o benim kadar zalimce davranmaz ve sırtımı sıvazlayarak sonuna kadar haklı olduğumdan bahsederdi. Beni çok iyi anladığını ve hemen şimdi gidip birer yüzük almamı söylerdi.


'Gerçek bir dost gibi...'


Çok da lüks sayılmayacak bir mağazanın camındaki yüzükleri incelerken, Pete'in zarif parmaklarını hayal ettim. Eminim ki, her birini hakkıyla taşırdı, ama yine de en güzelini seçmek istiyordum. Hak ettiği gibi, kendisi kadar mükemmel olan yüzüğe sahip olmasını istiyordum. Genç bir kadın çalışan kapıda belirirken, "Bir şeye mi bakmıştınız, efendim?"diye sordu.

Gülümsedim ve hevesle, "Evet, evlilik yüzüklerine bakıyordum."diye cevapladım.


Başını anlayışla salladığında yarıya kadar aralık olan cam kapıyı iyice açarak, "İçeri gelmek isterseniz, daha fazla seçeneğimiz var." dedi.



Aslına bakarsanız bu cümlenin bir aldatmaca olduğunu söylersem, bu bir yalan olmazdı. Çünkü bilirsiniz, eğer malını satmak isteyen ve geçimini bundan sağlayan bir esnafsanız, pencereye koyacağınız ürün her zaman en iyisi olurdu. Yani içeride bana gösterecekleri yüzükler, burada gördüklerimden daha iyi olmayacaktı. Ama yine de kadını dinleyerek, mağazaya girdim.




Geniş mağazada, kasanın diğer tarafında oturan takım elbiseli yaşlı bir adamdan başka kimse yoktu.  Beni fark ettiğinde, telaşla ayaklandı ve burnunun ucuna kadar inen gözlüklerini yukarı ittirerek, "Hoş geldiniz, efendim."diye selamladı.



FEARLESS || VegasPeteOù les histoires vivent. Découvrez maintenant