Episode: 8 "Azalea."

113 12 3
                                    

(David Kushner - Daylight)

Merhabalar, uzun çok uzun zaman sonra ben bu fice yeni bölüm atabiliyorum. Sınav senemde olduğum için buralara giremiyordum ve fırsat bulduğum ilk an da girdim. İyi okumalar dilerim💕

...

13 Ekim 01:33;

Taehyung, Paris'e gideli beş gün olmuştu.

Hiç bir şeyin değişmeyeceği onun beni asla sevemeyeceği, benim her zaman rüyalarda tıkılıp kalacağım sert bir rüzgar gibi çarpmıştı yüzüme. Ne yapacağını bilmez çarpık adımları ile sokakların tozlarını süpüren ben en nihayetinde kendim için onda bir yer bulamamanın acısı ile baş başa karanlık bir odada karşılıklı oturuyordum.

Parmaklarımı avuçlarıma kıvırıp duvarları eşeliyor kanatıyordum eklemlerimi, kırmızı daha da kendini belli eder iken, titredi bedenim. Ürperdim. Ağlayamıyordum artık, benden bağımsız ilerleyen tonlarca şey daha da güçlenerek geri dönüyordu. Artık vücudum bunu kaldıramıyordu. Ama şikayetlenecek, mızırdanacak bir omuzdan mahrumdum. Ben ölüyordum. Ölemeyecek kadar ölü hissettiğimi düşünürdüm bir vakit meğer henüz ölmemişim, yalnızca katilimin Taehyung olacağı varmış ve bu güne dek beklemişim ama kendimden bir haber.

Cepler dolusu yıldızlarım vardı benim. En parlak yıldızımı o seçtim. O bildim ben, ama asla yıldızım benim gökyüzümde parıldamadı. Düştü. Kayan bir yıldız değildi en nihayetinde ama düşüyordu o da. Ne de olsa yıldızlar gökten sarkan ince iplere bağlanmış değiller miydi?

Küçük çocukların odalarının mavi tavanlarına astıkları sarı yıldızlar kadar ömrüm kalmış mıydı bu vakit?

Onu gördüğüm an çalan şarkı durmuş, tüm vücut fonksiyonlarım işlemini yitirmişcesine bir his bedenimde kol gezmişti. Romantik bir film sahnesinin en trajik sahnesini yaşıyordum adeta. Güzel yüzünü gördüğüm an kalbimde doğan ufak bir sızı tüm ciğerlerime yayılmış, göğüs kafesimi işgal etmişti. Tüylerim diken diken olmuştu. Dolan gözlerim kısa bir an görüş açımı kapadığında onu görebilmek gözlerimi ondan geri kılmamak adına gözlerimi kırpıştırdım bir kaç kez üst üste. Açılan gözlerimin odağı yeniden o olduğunda kısa bir an başımı çevirip yanına bakmış ve gördüğüm hoş bir kadın ile adeta dona kalmıştım.

İşte şimdi asıl dramanın en trajik ve yahut başkasının bakış açısından en trajikomik sahnelerinden birinin içinde yaşıyordum.

Herşeyi bekliyordum ondan. Benimle bir daha yüz yüze gelmek istememesini, bana berbat davranmasını, bana yapabileceği onlarca kötü şeyi bekleyebilirdim en nihayetinde beni sevmiyordu ama benimle bir şeyler içerisinde iken ki bu bir ilişki olmasa dahi yatak arkadaşlığı dediği bir şeyin içerisinde olduğumuz zaman diliminde iken bir başkası ile böylesine yakın olacağını düşünmemiştim hiç.

Öpücüklerini başka dudaklardan toplayacağım düşünmemiştim hiç.

Ama buradaydı, bir başkası ile.

Kim Taehyung kandan keçeleşmiş saçlarımın üzerine papatyalardan bir taç bırakmıştı bedenimin kan revan içerisinde kalmasına neden olanın kendisi olduğunu bilmeden.

Ve o andan itibaren ne yaptığımı bilmeden hareket etmeye başlamıştım adeta. Benden bağımsız hareket eden uzuvlarım bana aklım başımda olsa asla yapmayacağım şeyleri yaptırmış yaklaşık yirmi dakika içerisinde kendimi kör kütük sarhoş bulmuştum ve zihnimin boş duvarlarında yankılanan tek isim Kim Taehyung'dan başkası değildi..

Un Rêve De Mandarine || TaekookWhere stories live. Discover now