Episode: 11 "Seni cehennemimde ağırlamama izin ver."

72 6 19
                                    


Chase Atlantic- The Walls

Merhabalar, öncelikle son kısım için cinsellik uyarısı vermek istiyorum vee iyi okumalar diliyorumm 🤍

...

15 Ekim 01:30;

"Taehyung lütfen düzgün durur musun!?"

Lanet olsun ki sarhoş Taehyung ile baş etmek öylesine beni zorluyordu ki ağlamama ramak kalmıştı adeta. Sesim oturduğum apartmanın merdiven dairesinde yankılandığında sesimin böylesine çıkması da lanet ettiğim bir diğer şeydi. İnsanları gecenin bir vakti rahatsız etmek istemiyordum ama Taehyung beni fazlasıyla zorluyordu.

"Jungkook." Diye mırıldandı ağzının içerisinde gevşekçe. Bu sırada ise daha da üzerime abanıyor ve savsakça attığı adımlar sebebiyle düşmemek adına beline attığım elimle onu daha sıkı tutmaya çalışıyordum. Bana göre cüsseli olan bedeni sebebiyle ağırlığı altında adeta işkence çekiyordum ki havaların serin olmasına rağmen ben ter içinde kalmıştım. Çok yorulmuştum ve Taehyung hala beni dinlememekte fazlasıyla ısrarcı davranıyordu.

Omzumdaki elini saçlarıma geçirdiğinde neredeyse çıktığımız merdiven basamaklarından yuvarlanmak üzereydik ki son anda buna zorlukla engel olabilmiştim. Kalbim korkuyla çarptı o an.

"Taehyung az kaldı rahat dur düşeceğiz."

Yeniden konuşmuştum ama beni duyduğu söylenemezdi. O an daha önce vücudumu biraz da olsa geliştirmediğim için kendime kızdım. Ve en nihayetinde dairemin kırmızı ahşap kapısının önüne vardığımızda derin bir nefes almıştım rahatlama ile. Taehyung'u duvara yaslarken üzerimdeki kabanımın cebinden anahtarlığımı çıkarıp kapıyı açmıştım.

İkimizi de içeri sokabildiğimde kapıyı kapatmış ve karanlıktan dolayı hiç bir şey görmez iken bir elimle Taehyung'u tutarken diğer elimle ezbere bildiğim lambanın düğmesine bastığımda koridorun artık solmaya yüz tutmuş kırık beyaz ışığı üzerimizde yerini almıştı. Kenardaki ayakkabılığın üzerine anahtarlarımı bırakıp ayakkabılarımızı zorlukla da olsa çıkartabilmiş ve Taehyung bana hiç yardımcı olmazken onu odama kadar adeta sürükleyerek getirmiştim.

Onu yatağa fırlatırken kendimde onunla birlikte yatağıma düşmüştü. O sol tarafa tıpkı göğsümdeki sol yana ilişir gibi düştüğünde bende kendimi sağ tarafta bulmuştum nefes nefese. Belki de o bende benim sol yanımda olsa dahi her anlamda ben hep sağda olacaktım. Beni asla sol yanındaki mahzene mühürlemeyecekti.

Ve biliyorum ki onun kalbinin olduğu yerde bir bıçak var. Ben asla bunu aşamayacağım.

Hala soluklanıyordum ve tavanı izlemeye devam ediyordum ki göz ucuyla gördüğüm kadarıyla Taehyung yatakta hareketklenerek benden yana döndü. Elini belime atarak bana daha da yanaştığında burnunu boynuma gömmüştü. Yutkundum ve nefes almayı tam o saniye de unuttum.
Derin bir nefes çekti boynumun derisine dayanmış burnundan.

"Çikolata gibi kokuyorsun Jungkook."

Gözlerimi yumarak en nihayetinde nefes alabildiğimde ona verebilecek bir cevap aradım ama boğuk sesi ile sarf ettiği övgü kasıklarıma dek beni titretmiş tüm aklımı başımdan almıştı.

"Taehyung."

Adını söylediğimde dahi yüzünü boynumdan kaldırmamış uyuklamaya ve kokumu içine çekmeye devam ediyordu.

"Hımm?" Mırıldandığında yutkundum ve günlerdir aklımda dönüp duran o soruyu sormak için arladım dudaklarımı.

"Taehyung bana söz verdiğin gibi mandalina rüyalarını yaratacak mısın?

Un Rêve De Mandarine || TaekookWhere stories live. Discover now