16. Bölüm

89.7K 6.6K 2.6K
                                    

Yıldızladıysak keyifle okuyun ✨

16. Bölüm:

Visal


Kaderin ne getireceği de ne götüreceği de bilinmezdi ve Demir benim bilinmezimdi. Hayatımdaki herkes gitmiş, yerine o gelmişti. Büyük konuştuğum her şey benim sınavım olmuştu. Bir kadının belki de yıllar yıllar önce düşlediği bu gerçek benim için bugün kırıklıklarla doluydu. Demir'i seviyordum, Demir beni seviyordu ama bu şekilde bu evden çıkmak istemezdim. Yüreğimden onca yara alarak çıkmak istemezdim. Demir hayatıma girdiği günden sonra yaralarımı sarmama yardım etmesinden ziyade ondan aldığım gücü sevmiştim ben. İnsanın bu yaşına kadar hayatında olan herkes destek değil köstek olduğunda arkasında birisinin durmasını özel olarak nitelendirebiliyordu. Demir benim için özeldi, özel hissettirendi. Yara olan değil yara sarandı. Ailem ise en büyük yaramdı.

''Hayatının en büyük sınavını vermeye hazır mısın?'' diye dan diye odaya dalan Meyra ile olduğum yerde sıçrayarak elimi göğsüme koydum. Sabahın köründe uyanmamış aksine sabahı sabah etmiştim. Henüz yeni yeni güneş doğarken ben bir an olsun uyuyamamıştım. Kına gecemin olduğu bugünde her ne kadar buruk olsam da heyecanlı olan yanımı bastıramamıştım. Belki insan hayal kursa, hazırlık yapsa daha mı alışık hissederdi diye düşünmeden edemedim. Çünkü ben sanki bu tabloda eğreti duruyormuşum gibi geriliyor, yanlış bir şey yapacağım, yanlış bir şey olacak diye telaşlanıyordum.

Bir an olsun uyumadığım ama uzandığım o yataktan oturur pozisyona geçip ''Hayatımın en büyük sınavını geçen hafta üniversite sınavında verdiğimi düşünüyorum. Demir'in böylesi bir hayatta benim için bir sınav olduğunu hiç sanmıyorum. Olsa olsa ödüldür.''

Meyra bu tepkilerimle gözlerini belerterek odama girerken ''Ooo bu nasıl bir aşktır ablacığım.'' Dedi yorganımın altından süzüle süzüle yanıma gelerek. Gerçekten Meyra söyleyince bir kez daha dank etti bana. Demir'i bu kadar kısa sürede bu kadar sevmekte korkuttu beni. Ben yapı olarak değer gördüğüm her yere kendimi verecek kadar sadık kalır, bağlanırdım. Demir'den en zor zamanlarımda değer vermenin ötesinde bir his aldığımda ise benim için vazgeçilmez olmuştu. Hatta belki o kadar ki kendimle eş bir yere koyuvermiştim. Bu sağlıklı mıydı bilmiyordum. Birine bu kadar yoğun hisler beslemek sağlık mıydı gerçekten bilmiyordum ama bazen bunu düşündüğümde korkuyordum.

Koluma doğru sürtünüp başını omzuma yasladığında ''Abla...'' diye sırnaştı tatlı bir dille. ''Ben sensiz ne yapacağım?''

Sesi o kadar mahsun geliyordu ki o böyle konuşunca ben de en çok ondan ayrılacağım için buruklaştım. ''Öyle deme.'' Dedim dudak büzerek. ''Benim evim senin de evin. Sen gelirsin ne olacak.''

''Dimi kız?'' diye dikildi birden hevesle. Belki de sesimdeki burukluğu hissetmiş, beni toparlamak istemişti. ''Senin evin benim de evim. Hem fena mı oldu iki evim oldu. Buradan sıkılınca hop sana kaçarım.''

Gülmeden edemedim ve ''Meyra.'' Dedim göz devirerek. ''Hem kendi kendini üzüp hem kendi kendini teselli ediyorsun.''

''Ay size de hiç yaranılmıyor.'' Dedi sahte bir sitemle ayaklanarak. Yorganı tuttuğu gibi bacaklarımın üzerinden çekerken ''Hadi kalk kalk kalk.'' Diye ekledi. ''Bugün senin günün olduğundan odanı ben topluyorum. Sen de hemen duşa giriyorsun. Eniştem gelir birazdan seni almaya.''

''Enişten?'' dedim bir yandan ayaklanıp bir yandan tuhaf tuhaf Meyra'ya bakarken. Ben Demir'in hayatımdan abi olarak bir anda müstakbel kocama terfi etmesini kabullenemezken o enişteye oldukça çabuk alışmıştı.

Visal: Ahu DöngüsüHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin