37.Bölüm: Ne yazık ki

407 58 14
                                    

Sokağı döndü Uygar, dakikalardır yürüyordu. Yine kardeşine söz geçirememişti. Derin bir nefes verip gözlerini bir yöne çevirdi, gözleri deli gibi büyüdü.

Evin hem bahçe hemde iç kapısı tamamen açıktı. "Nazlı!" Dedi telaşla, kalbi deli gibi çarpmaya başladı, ayakları tüm gücüyle ilerletip koşmaya gayret etti.

Son gücüyle kapıya koştu genç adam, kapıları deli gibi ittirip eve girdi. Önce yatak odasına ilerledi, yatak boştu, oldukça dağılmıştı. "Nazlı.." dedi dolu gözleriyle.

Arkasına dönüp oturma odasına geçti, yerde bebeğinin bir çift ayakkabı vardı, ili teki de başka yere düşmüştü. İki elini deli gibi sıkıp yavaşça yere eğildi. Dikkatle ikisini de yerden alıp odanın en güzel yeri olan, televizyon dolabının üzerine bıraktı.

Yeniden arkasına döndü, diğer odalara ve evin her köşesine bakıp geri döndü. Yumruk yaptığı elini hızla duvara geçirdi, onu nasıl yalnız bırakmış, bu ihtimali basıl unutmuştu.

Bakışları dolabın kenarındaki kremlere kaydı, gece boyunca parmaklarına sürmüştü. Gözleri dolu dolu oldu, canını daha fazla yakmasına izin veremezdi, bir an önce bulmalıydı.

Hızla köşeye çekilip telefonunu çıkardı, Leyla'nın ismini bulup kulağına yaklaştırdı. "Alo Uygar"
"Nazlı.." dedi genç adam, gözleri dolu dolu oldu, ona ulaşmadığı her anda canı daha çok yanacak, daha çok zarar görecekti. "Yok.."

"Ne?" Dedi Leyla, gözleri deli gibi büyüdü. "Ne demek yok!"

Uygar kafasını yavaşça iki yana salladı. Hatalıydı, onun ne olursa olsun yalnız bırakmalıydı. Gözleri bir çift minik ayakkabıya kaydı, hem bebeği hemde sevdiği kadın büyük tehlikedeydi.

"Bulmam gerekiyor, adresini sana hiç söylemiş miydi?"
"Evet, hemen gönderiyorum. Bende geleceğim Uygar seninle."
"Hayır, yalnız gideceğim."
"Uygar!"
"Hayır Leyla, gelmeyeceksin."

Derin nefes alıp dikkatin yeniden telefona verdi. "Adresi hemen mesaj atar mısın, bekliyorum." Deyip telefonu kapattı, düşündükçe konuşacak gücü tükeniyordu. Acaba ne durumdaydı şu anda?

Yavaşça dolaba yaklaşıp elini ayakkabının bir tekinde usulca gezdirdi. "Geliyorum." Dedi fısıltıyla, "Bekle, baban sen ve annen için gelecek."

Telefonun titrediğini tuttu, bakışlarını ekrana çevirip mesajı gördü. Derin bir nefes alıp hızlı adımlarla evden çıktı.

...

Hızla taksiden indi genç adam, bir villanın önündeydi. Gözlerini koca kapıya çevirdi, evin tüm ışıkları açıktı. Derin nefes verdi, öfke doluydu. Bu işe artık son verecekti, bundan sonra ne sevdiği kadın ne de bebeği tehlikeye girmeyecekti.

Sert adımlarını kapının önünde durdurdu, yumruk yaptığı ellerini sın gücüyle sertçe vurmaya başladı. Gözleri hiçbir şeyi görmüyordu, aklında kalbinde ve zihninde sadece sevdiği kız ve bebeği vardı.

"Nazlı!!!" Diye haykırdı, sesi ve yumrukları koca villanın bahçesinde yankılandı. Bir adam yaklaştı o anda, kapıyı açtığı anda genç adam fırsat bile vermeden yüzünün orta yerine sert bir yumruk geçirip yere düşmesini sağladı.

Kalkmaya çalıştığını görüp yanına yaklaştı, önüne eğilip iki yakasından sıkı sıkı tuttu. "Nazlı.." dedi öfkeli ve sert bir ses tonuyla. "Nerede?!"

Adamın kafasını salladığını görüp yüzüne sert bir yumruk geçirdi. "Nazlı nerede!!" diye gürledi. Deli gibi sıktığı yumruğunu üst üste indirip kendinden geçtiğini gördüğü anda geriye çekildi. Sevdiği kızın parmaklarını hatırladıkça aklı başından gidiyor, hırsı sönmüyordu.

İKİ SATIR - (Bitti)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin