GEÇİŞ

637 54 111
                                    


Tansel' in anlatımı...

Kimsenin başını belaya sokamazdım. Bu nedenle gidilecek tek bir yer vardı. Bende arabayı oraya doğru sürdüm. Yol uzundu. Otoban kullanmıyordum. Köylerde durup lazım olacak malzemeleri aldım. İlke hala durumu tam olarak idrak edememişti. Korkuyordu. Başımın onun yüzünden dertte olduğunu düşünüyordu. Aslında çok haksız değildi ama mesele sadece bu da değildi. Onu korumayı kendime görev edinmiştim. Çok masum ve temizdi. Hiçbir gerçek araştırma yapmadan bir şerefsiz sözüyle onu sorguya almalarına izin veremezdim. Aslında onlara da iyilik yapıyordum. Masum bir can daha almalarının önüne geçiyordum. Görevlerde bazen bazı sıkıntılar çıkıyor masumlarda zarar görüyordu. İlke ise zaten çocuk gibiydi. Sadece ruhen değil bedeni de zayıftı. Aslında gideceğimiz yer uygun değildi ama başka çare de bulamamıştım. Bir ajan olarak elbet gizli yerlerim vardı ama hepsini ekibim biliyordu. Herhangi birine gitmem onların bildiği ortaya çıkarsa başlarını derde sokardı. Kendimi yaktığımın farkındaydım ama onları yakamazdım. Bu şekilde bile sorun yaşayacakları kesindi.  Daha fazlasını yapmaya hakkım yoktu.

Tabii ki her hareketi çocuk gibi değildi. Şu an zorluğa alışmış güçlü bir kadın gibi durmaya çalışan korkan genç bir kızdı. Yine de ağlayıp sızlamıyordu. Hislerini söylemek konusunda ise hepimizden daha cesurdu. Beni sevdiğini biliyordum ama başka kimseyi doğru düzgün görmemiş olması beni kendime hakim olmak zorunda bırakıyordu. Bunda ne kadar başarılı olduğum ise tartışılırdı. Çok güzel ve çok tatlıydı. Bazen aklımı aldığını inkar edemezdim.

...

Bir ay sonra...
İlke' nın anlatımı...

Buraya geldiğimizde ilk başta çok korkmuştum. Tansel endişe etmememi buranın daha önce kaldığım yerler gibi olmadığını söyledi. Nevşehir' deydik. Hatta Ürgüp' te. Mağaramızın manzarası güzeldi. Bazen balon turuna çıkan turistler sayesinde gökyüzü rengarenk balonlarla dolu oluyordu. Mağara hayatına alışıktım ama Tansel burayı neredeyse eve benzetmişti. Kendimi daha rahat hissetmem için perdelerle bölünmüş odam bile vardı. Su konusunda bazen sıkıntı yaşıyorduk ama yağmur o sorunu çözüyordu. Tansel' de benim gibi zor şartlarda yaşamaya alışıktı. Neredeyse hiç yabancılık çekmiyorduk ikimizde.

Tansel bazı zamanlarda gidiyor ve eksik gördüğü şeyleri getiriyordu. İlk gelirkende köylerden epey alışveriş yapmıştı. Tenceremiz, tabak, bardak, kaşık , bıçak vardı. Beş tane tüp almıştı. Yemeklerimizi bazen onunla genelde ısınmak için yaktığımız ateşin üzerinde yapıyorduk. Tabii bozulabilecek gıdalar almamıştı ama buna alışıktım. Daha önce kampta yaşadığımdan çok daha iyi koşullarda yaşıyordum. Sünger yataklarımız, yün battaniyelerimiz vardı.

Banyomuz bile vardı. Tabii ki daha önce Tansel' in evinde gördüğüm gibi bir düzen yoktu. Kazanla su ısıtıyorduk yine de eskiden leş gibi geziyordum.


Tansel bir şekilde daha önce bu mağaraya gelmiş olmalıydı. Kıvrımlı olduğu için yaktığımız ateşin dışarıdan görünme ihtimali yoktu. Televizyon izlemeyi özlüyordum. Bunun dışında bir sıkıntım yoktu. Televizyon bana başka hayatları öğretiyordu. Elektrik yoktu ama Tansel gaz lambası almıştı. Benim okuma yazma eksiğimi kapatıyorduk. Bana bilmediğim şehirlerden, hayatlardan bahsediyordu. Mesleği gereği çok fazla insan tanımıştı. Aslında bende az insan tanımamıştım ama benim tanıdığım herkes birbirine benziyordu, hem karakter hemde görünüş açısından.

İLKEL AŞK ( KISA HİKAYE) Where stories live. Discover now