3.1

429 37 10
                                    

Yang Yu Jin

''Ah Tanrım, bu güzel otele tatil değil iş için geldiğime inanamıyorum.'' Min Joo söylenerek masada karşıma oturduğunda saat sabah beşi on geçiyordu. Otelin restoranında benim dışımda birkaç ekip üyesi vardı ve onlar dışındakilerin hala uyuduğunu tahmin edebiliyordum.

''Günaydın.'' dedim kahvaltılık gevreğimden aldığım bir kaşığı ağzıma atarken.

''Gün mü aydın?'' dedi sitem edercesine. Eh, hakkı vardı işe başlamak için erken bir saatti ama dengesiz saatler bu sektörün en bilindik özelliklerinden biriydi. ''Sen bu saatte kalktığın için epey mutlu görünüyorsun Yu Jin.''

Omuz silktim. ''İlk iş günüm heyecan verici.''

O sırada onun sesini duydum. O uyuşuk ve tok ses restoranın duvarlarında yankılanmıştı. Dönüp baktığımda yanındaki iki kişiyle birlikte ellerinde tabaklarla konuşarak masalardan birisine doğru ilerlediklerini gördüm. Sonra o da beni görüp bir an duraksadı, çok geçmeden suratındaki yumuşak gülümsemeyle hedefinden şaştı ve bizim oturduğumuz masaya yöneldi. Onu görmek hala garip hissettiriyordu ama kendimi bir şekilde bunun normal olduğuna ikna edebilmiştim. Tabi arada hala kendimi şaşkınlık içinde buluyordum.

''Günaydın ufaklık.'' dedi yan tarafımdaki masaya tabağını koyarak. O sırada peşinden gelen iki çocuğun da grup üyeleri olduğunu farkına varmıştım. Masalarına yerleşirken kim olduğumu sorarcasına bana bakıyorlardı.

''Günaydın.'' diyebildim sadece. Bu durumda ne yapacağıma dair en ufak bir fikrim yoktu ve kilitlenmiştim. Yardım almak için Min Joo'ya bakmış olsam da o da şaşkınlıkla bana bakıyordu ve bir cevabı yoktu, bir anda tamamen uyanmış gibiydi.

''Beyler bu Yang Yu Jin.'' Yoon Gi rahat ama yine tuhaf bir tavırla üyelere döndü. ''Kısa film için bizimle çalışacak olan aktris.'' Evet bu işi model olarak değil aktris etiketi altında almıştım, hala kulağıma garip geliyordu.

Biraz daha aydınlanmış gibi görünen üyeler bana bakarken beceriksizce yerimden kalktım ve hafifçe eğilerek selam verdim, ''Merhaba.''. Her şeyden önce benden kıdemlilerdi.

''Ufaklık bu Seok Jin hyung, bu da Jung Kook. Eminim onlara aşinasındır.'' İki üye beni kafalarıyla selamladı. İsim olarak olmasa da yüzlerine epey bir aşinaydım.

Gözlerim tekrar Min Joo'ya kaydığında aynı şaşkınlıkla dudaklarını ''Ufaklık?'' şeklinde oynattı. Ona açıklamak istediysem de burası kesinlikle bunu yapabileceğim bir yer değildi.

Tam o sırada Yoon Gi dilini şaklatarak önüme az önce kendi tabağında gördüğüm yeşil elmayı bıraktı. ''Min Joo noona gerçekten mi? Onu kahvaltılık gevrekle mi besliyorsun?'' Min Joo artık bana değil Yoon Gi'ye bakıyordu. ''Min Yoon Gi,'' dedi azarlarcasına. ''Siz tanışıyor musunuz?''

Son derece özgüvenli görünen Yoon Gi ''Dün akşam sana onun oda numarasını sordurtan kimdi sanıyorsun?'' diye sordu.

Min Joo her geçen saniye daha da şok oluyormuş gibi gözlerini pörtleterek işaret parmağını bana doğrulttu. ''Sen...O...Senin odanda?'' Yalnız kaldığımızda bana bunun hesabını sert bir şekilde soracağı hissine kapıldım.

Konuyu benden uzaklaştırmaya çalışarak ''Asıl siz tanışıyor musunuz?'' dedim. Aynı şirkette bile değillerdi.

Yoon Gi beni küçümsermiş gibi bir edayla omuz silkti ve ''Sektörde herkes birbirini tanır.'' dedi.

O sırada Seok Jin'in gerçekten alınmış bir şekilde ''Anlaşılan kızı bir biz tanımıyoruz Kookie.'' dediğini duydum.

''Üzülme Jin hyung.'' diye cevap verdi Jung Kook alayla. ''En azından şimdi Yoon Gi hyungun oda servisi yerine inatla restorana inmek istemesinin ardındaki sebebi biliyoruz.''

Aniden basan sıcaklığı giderebilmek için önümdeki bardağı kafaya diktim ama içindeki tüm suyu içmiş olsam da o sıcaklık hala oradaydı. Min Joo sahte olduğu çok belli olan bir gülümsemeyle ayağa kalktı ve henüz daha yarısını bile yemediğim kahvaltılık gevreğimi önümden alarak restoranın açık büfe tarafına doğru gidip gözden kayboldu. Yoon Gi ona meydan okumuştu ve Min Joo da bunu kabul etmişti.

''Ah Min Joo noona,'' Jung Kook iç geçirdi. ''Her zaman çok havalı.'' Sonra dönüp bana baktı ve ''Bir zamanlar benim menajerliğimi yapmıştı.'' diye açıkladı.

''Ee?'' Seok Jin araya girdi. ''Siz nereden tanışıyorsunuz?'' Şüpheci tavrıyla bir bana bir Yoon Gi'ye bakıyordu ve ben cevap verecek kişi olmak istemiyordum.

''Hiç,'' dedi Yoon Gi rahat tavrıyla. ''Yıllar önce kendisi bana yanıktı.''

''Hayır değildim!'' Sinirle karşı çıktığımda yumuşak bir kahkaha attı ve ellerini teslim olurcasına havaya kaldırdı. ''Pekala pekala, sadece dalga geçiyorum.''

Sorusunun cevabını alamamış olan Seok Jin kafası epey karışmış bir şekilde ağzına tabağından aldığı salatalığı attı. Jung Kook da yemeğini yemeye başlamıştı ama Yoon Gi orada oturmuş bana bakıyordu ve ben bakışlarının altında eziliyor, daha da sıcaklıyordum.

Ona bakmamak için kendimle savaş verip az önce önüme koyduğu elmadan bir ısırık alırken masanın üzerindeki telefonumun ekranı gelen bildirimle aydınlandı.

agustd: kıpkırmızısın ufaklık

yyujin: otelin ısıtması biraz fazla kaçmış sanırım

Yan tarafımda oturan Yoon Gi'nin kıkırdadığını duyabiliyordum, çok sinir bozucu ve utanç vericiydi. O anda Min Joo gittiği yerden dönerek önüme bir kahvaltı tabağı bıraktı. Bir parça peynir, biraz salatalık, bir tane haşlanmış yumurta ve birkaç parça elma dilimi duruyordu. Zafer kazanmış gibi az önce kalktığı sandalyesine kuruldu ve iki elini önünde birleştirip Yoon Gi'ye, sonra bana gülümsedi. ''Şirket olarak modellerimizin sağlıklı beslenmesini epey önemsiyoruz.''

''İyi,'' Yoon Gi sandalyesinden kalkmadan uzandı ve ben ne yaptığını anlamaya çalışırken elimdeki az önce ısırdığım elmayı alarak yavaşça ısırdı. Kafasıyla beni, daha çok kızarık yanaklarımı göstererek omuz silkti. ''Yu Jin'in buna ihtiyacı olacak.''

Say Something // Min Yoon GiWhere stories live. Discover now