12.

215 15 1
                                    

iyi okumalar...

"Sevgilim... Ben geldim bugün daha iyi misin? Umarım iyisindir." Gözümden bir damla yaş aktı.

"Seni çok özledim Canberk. Sesini duymayı çok özledim. Her gün yanına gelemiyorum üzgünüm ama sık sık gelmeye çalışıyorum umarım kızmıyorsundur bana."

"Bir haftadır seninle uyumuyordum. Yanında yatamıyorumdum yanında yatmayı da çok özledim. Şöyle biraz burada uyusam rahatsız olmazsın değil mi?" Güldüm. Olmazdı.

Deliriyor muydum acaba.. Asla bana cevap vermeyecek biriyle konuşuyordum.

Daha doğrusu biri de değil.. Bir avuç toprakla.

"Pes etmek falan yok. Yaşayacaksın. Daha birlikte yaşayacağımız bir sürü güzel zaman var. Hem sen daha beni balayına götürmedin Canberk. Sakın. Hemen hastaneye gidelim hadi." Cevap vermek yerine ayaklandı ve odaya çıkıp hazırlanmaya başladı.

O günden sonra neler olacağını hiç bilmiyor daha da panik haline bürünüyordum. Benim çalıştığım hastaneye gelmiştik. Hemen yatışı yapıldı.

İki ay.. tam iki ay tedavi gördü.

Doğum günüydü.. Arkadaşlarımız, ikizi ailesi hepsi hastane odasına toplanmıştı.

"Gökçin."

"Efendim sevgilim?"

"Teşekkür ederim." Zorlanıyordu.

"Seni çok seviyorum.." Elim saçlarına gitti.

"Bende. Bende seni çok seviyorum. Yorma kendini olur mu?" Başını salladı usulca. Annesi dayanamayıp odadan çıkmıştı.

"İyi ki doğdun." gülümsedi.

"Çok soğuk üstümü örter misin?" Üzerine örttüğümüz dördüncü çarşaftı. Gidiyordu.

Elimi sıkıca tutmuş gözlerime bakıyordu.

"Elimi bırakma olur mu? Korkuyorum." Başımı salladım gülümseyerek. Elini daha sıkı tuttum.

"Göğsüne yatabilir miyim?" başını salladı usulca. Kalbinin üzerine koydum başımı. Cılız kalp atışlarının sesi kulağımdaydı. O kadar yavaştı ki duymakta zorlanıyordum. Ben aynı zamanda onun doktoruydum da. Ve bu dünyanın en zor şeylerinden biriydi.

Dakikalar sonra kulağımın altında olan kalp atışları tamamen durdu. Göz yaşlarımı tutamıyordum.

"Ölemezsin. Doğum günün senin bugün. Daha pastanın mumlarını üfleyemedin." Kalkmış kalp masajı yapıyordum ağlayarak. Gelmedi.

Hıçkıra hıçkıra beyaz hastane çarşafıyla yüzünü örttüm.

"İki ay oldu Canberk. Üfleyemeden gittiğin o mumlar içimi yakıyor artık." Yutkunamadım.

Biraz daha toprağını sevdim...

"Gidiyorum ben buradan. Bu şehir bana artık iyi gelmiyor sevgilim. Seni burada bırakmak hiç istemiyorum ama gitmeliyim. Seni görmek için sık sık gelicem buraya merak etme olur mu? Seni çok seviyorum ve korkma asla unutmayacağım. Hoşçakal..."

KYK BORCU // textingWhere stories live. Discover now