BEYAZ ZAMBAK

60 54 0
                                    

Öncelikle hepinize teşekkür ederim. Oy ve yorumlarıınızı eksik etmediğiniz için. Bölümü sizlere armağan ediyorum iyi okumalar oy ve yorumlarınız tekrardan eksik etmeyin lütfen sizler seviyorum iyi ki varsınız

"Durman gerek" hayır durmayacaktım. Savaşacaktım ve kazanacaktım bu kendimle olan savaşımı... " Neden durmuyorsun" diyerek yükselti üstüme üstüme koşan kadının sesi."ASEL NİL, DUR KIZIM!" 

Ayaklarımda kalmayan derman, nefesimde hissettiğim acı, kollarımda olan ağrılara rağmen koşmuştum fakat unutmuştum insan olduğumu, ve ne kadar koşmak istesem de eninde sonunda duracağımı...

Durdum...

"Kızım ben senin annenim neden benden kaçıyorsun?" sustum. Ve süründüm. Ama ne kadar sürünsem de bana yetişmişti ve kafamdan tutarak beni kendine çekti.

"Kızım ne olur beni affet ." kafamı her iki yana salladım. Gözlerimden akan onca yaşa rağmen hıçkırarak ağlamak istesem de ağlayamadım. Sustum.

"Nil lütfen, seni yalnız bıraktığım için affet beni.Dayanamadığım için, koruyamadığım için, anlamadığım için, senin beni o gün uyarmana rağmen seni dinlemediğim için senden özür dilerim kızım." kafamı tekrar iki yana salladım. Konuşamıyordum dilim bağlanmıştı.

"NİL CEVAP VER! NİL NİL NİL NİL NİL NİL NİL"

Bağırarak kabusumdan uyandığım sırada  karşımda gördüğüm Hakan babaya baktım. Hıçkırmaya başladım.

"Pençe, hepsi kabustu. Uyandın ve her şey bitti kızım korkma!" ağlamaya başladım.

"Ben Nil değilim. Ben Asel Nil değilim. Hepsi benim yüzümden oldu. Hepsi benim yüzümdendi. Eğer o gün Pars ve annemi kurtarabilseydim her şey çok güzel olacaktı. Onlar ile mutlu bir hayat yaşayacaktım. Her şeyi mahvettim. Kendimi, annemi, Parsım'ı... Hepsi gitti teker teker. Tüm sevdiklerim gidiyor her şey benim yüzümden." hıçkırıklarım arasında bağıran haykırışlarım içtendi. Kendimi o kadar patlatmıştım ki durdurulmayacak şekilde boşaltıyordum içimi.

"Sen Nil değilsin, sen Pençe'sin. Ve hiçbir şey senin yüzünden olmadı. Eğer o gün annen ve Parsı kurtarsaydın öbür güne çıkacağını nereden biliyorsun? Her şeyi olacağı vardı ve oldu. Hiçbir şey senin suçun değil!" dedi ve elleriyle çenemi tutarak havaya kaldırdı.

"Dik duracaksın. Her şeye karşı. Duygularını karşı, ruhuna karşı en önemlisi de acılarına karşı dik dur. Sen güçlü bir kızsın dayan Pençe." dedi ve yanı başımda duran sürahiden bardağa su doldurarak içmemi sağladı.

Kendime gelmiştim. Susmuştum. Gözlerimde akan son yaşları sol kolumla silerek oturduğum yerden silkmiştim kendimi. Bu her gün devam edecek miydi? Her gün içim yanacak mıydı? Peki ne zamana kadar devam edecekti?

"Hadi kalk Esma kahvaltı hazırlamış. Kahvaltımızı edelim"dediğinde kafamı salladım ve ayağa kalktım. Hakan baba istemsizce dışarı çıktıktan sonra yatağımı topladım ve üstümde olan eşofmanı çıkararak siyah bluzumu üstüme geçirdim ve lacivert ceketimi giyerek dolabımı kapattım. Her şeyden önce iyileşmeye çalışıyordum. Kafamı dağıtmak için elimden her ne geliyorsa yapıyordum. Darmadağın olan kalbimi tamir ettirmek için her yere başvurmuştum. En sonunda kendimi Hakan babanın yanında bulmuştum.

Hakan baba ve Esma anne bana hayatı öğreten kişiler olmuştu. Onlara çok şey borçluydum. Günlerden pazar olduğunu hatırlıyorum. Elimden tutularak bir odaya götürülmüştüm ve karşımda iki kişi vardı. Biri Esma anne diğeri ise Hakan babaydı bana gülümseyerek baktılar. İçim ilk kez bu kadar ısınmıştı. Çünkü ben aile sıcağını ilk kez o odada hissetmiştim. Bende onlara gülümsedim. Ama Hakan babayı gözüm bir yerden tanıyor gibiydi...

PENÇEWhere stories live. Discover now