YANILGI

46 42 2
                                    

4.BÖLÜM-YANILGI

Yanılgı, gerçek sandığım güvendiğim, bir umut parçasında asılı kaldığım ve altımdan sandalyemin çekildiği bir kelimeydi benim için. Çabalarken onca kez düştüğüm yerdeki taşlar. Yürürken takıldığım engeller. Koşarken ayağıma batan camlardan ibaretti benim için. Güzel sandığım ve dokunduğum çiçeğin diken tarafıydı yanılgı. Onca yaşadığım acının tek kelimede toplandığı yerdi. benim ölümümün de o kelimeden olacağının göstergesiydi.

Mutluluk bir yanılgıydı. Gerçek olan şey sadece bir kibirden ve öfkeden ibaretti. Yanılgı, yanılmaktı bana göre. Sevdiğim şeylerin teker teker gitmesi beni üzen şey olmamıştı, asıl beni üzen şey yanılmamdı. Kibiri ve öfkeyi mutluluk sanmamdı. Bu yüzden kızıyordum kendime. Yanıldığım için, kötü şeyleri güzel gördüğüm için ve ayrıca geçmişi unuttuğum için kızıyordum.

Kimdim ben? Nil kimdi? Asya kimdi? Ailem dediğim ve babamın tek çırpıda öldürdüğü insanlar kimdi? Ben ne zaman büyümüştüm.Ne için buradaydım.

Bunların hepsi bir yanılgıydı. Ve bende bir yanılgıdan ibarettim.

Yanılgı yanılmaktı. Ve ben hayatımda ilk defa değil milyonlarca kez yanılmıştım.

Bu bir yıkılış değildi ama varoluşun da sebebiydi. Bu da mı yanılgıydı. Korkuyordum, yürüdüğüm bu yol o kadar tanıdık geliyordu ki ve ben halen daha korkuyordum. Var olmaktan değil! Tanıdığım bu yola yabancı olmamdan, avucumun içi gibi bildiğim yolu yürümekten ilk defa korkuyordum. Adımlarıma çıkan ufak çaplı taşlardan, ve camlardan korkuyordum.

Korkuyordum çünkü. Korkmak varoluşun simgesiydi aynı zamanda yok oluşun da bir göstergesi.

Korkmak da yanılmak mıydı? Ben milyonlarca kez yanılmıştım...

Mutlu olmak kinlenmeyi de getirir miydi? Ben milyonlarca kez kinlenmiştim...

Peki ya gördüğüm bu ışık neydi? Dokunmak istediğim ve önümü aydınlatan bu ışık... Ben o ışıktan da korkuyordum. Yani yanılmaktan.

2009

"Abla!" yanına koşarak gitmiştim. "Abla korkuyorum. Çok korkuyorum. Midem bulanıyor."

Yanığından akan yaşları kolumla silerek Parsın yüzüne baktım. O güzel masum yüzüne doya doya baktım. "Üzülme ben senin yanındayım ablacığım."diyerek yanağından öptüm."Sana bir tedavi uygulayacağım belki işe yarar. Psikaytrist'ler genelde böyle yaparlarmış." Kafasını salladı ve gözlerindeki yaşı bu sefer kendi sildi.

"Tamam abla yapalım."

Kolumu havaya kaldırarak hipnoz eder gibi Parsın gözlerinin uzağına giderek sağa sola salladım. "Gözlerinle kolumu takip et ve düşün!" kolumu bu şekilde otuz saniye boyunca salladıktan sonra geri indirdim ve Parsın yüzüne baktım.

"Anlat bakalım aklına neler geldi."

Öksürdü ve devam etti."Biz küçüktük ve babam kolumu açıp bir cetvel ile vuruyordu. "

Kırıldım..

"O günkü peçetelerin parasını kaybettiğim için..."derin nefes aldı" Sonra sen çıkmıştın ve peçetelerin parasının sende olduğunu aslında parayı kaybedenin de sen olduğunu söyleyerek beni kurtarıp babama yalan söylemiştin "

Kalbim hic olmadığı kadar acıdı...

"Ve o gün cetvel ile kolların kanayana kadar babam sana vurmuştu.Ve halen daha kolların yara..." gülümsemeye çalıştım ve ona sarıldım. İçten içe kanasam da ben on sarıldım.

PENÇEDonde viven las historias. Descúbrelo ahora