-5 "Acının Müessesesi"

84 15 24
                                    

                   -5    "Acının Müessesesi"

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

                   -5    "Acının Müessesesi"

0000000

Gözlerimi zorla kapattığımda yanıp iyice eziyet olmalarını görmezden gelmeye çalışıyordum. İyice batıp canımı yakmaya başladığında yeniden etrafa bakmaya başladım. Bu odada uyumayı hiçbir zaman tam olarak becerememiştim, şimdi de aynısı oluyordu. Hayatımın uzunca bir bölümünün geçtiği odadaydım yine. Ağlamalarım, hislerim, ergenliğim, kırgınlıklarım ve daha binlercesiyle. Her zaman yapayalnız olduğum ama hiçbir zaman zihnimde yalnız kalamadığım oda. Doğrusu bu durum hiç değişmemişti. Sadece yeni evimde acılarım olsa da kötü anılarım yoktu. 

Uyuyamayacağımı fark ettiğimde zorla yataktan kalkmaya yeltendim. Çıplak ayaklarım mermer zemine temas ettiğimde vücudumda uykuya dair hiçbir emare kalmamıştı. Gözümün önüne düşen saçlarımı arkaya doğru atıp eski çalışma masamın önüne geçtim ve sandalyeye ellerimi yasladım. Burada geçen günlerimin, o heyecanlı gençliğimin gözlerimin önünden geçişine engel olamıyordum. Sınav heyecanı, üniversite telaşı ve daha nicesi. Hayatım evin dışında güzelmiş aslında. Çoğu zaman onu kendime ben zehir etmişim.

"Sana zehir öğretilirken sen nasıl balı bilebilirsin ki. Bize zehrin tatlı, balın acı olduğunu söylemişler. İnanmışız. İnsan annesine babasına inanmayacaksa kime inansın?" kitaplıktaki kalmış birkaç kitabımla göz göze geldim. Yatağa sırtımı yaslayıp yerde upuzun uzattığım bacaklarımla okuduğum romanlar. Her zaman sevdiğim o evrenler. Gerçekten uzaklaştığım her yerde kendimi bulabiliyordum. Ama hakikate gelince, onun içine sığdıramamıştım bir türlü kendimi.  Şimdiyse onca hayalin içinde koskoca bir yalanı hayatla buluşturmaya yeltenmiştim.

Annemle sarılırken üzerinden saç telini almayı başarmıştım evet. Kendimden nefret ettiğim birkaç saniyeydi bu. Babam zaten kolaydı, kendisinin çalışma odasına girmem yeterli olurdu. Onu da az önce almıştım. Canım kardeşim evde olmadığından ve saat epeyce geç olduğundan kimsenin ruhu duymamıştı. Bu eve onları özlediğim için gelmek isterdim. Annemin gülümsemesine sıcacık karşılık vermek isterdim, babam beni sevsin diye uğraşmaya devam etmek. 

Hayatım silinmiş gibiydi. Sahteydi. En acısı da her şeyin bir düzmeceden ibaret olduğu korkusuydu. İnsan, güvendiği her daldan bir iple aşağı mı sarkıtılırdı sahiden? Ben, o dallardaki iplerle salıncak yapmak istemiştim. Gözlerimin dolduğunu anlayınca daha fena olmadan uyumak istediğime karar verdim. Gelişigüzel uzandığım yatakta dizlerimi karnıma çekip ellerimi onlara doladım. Yaşların akmasına izin verdiğimde usul usul soğukların içerisine çekilmiştim.

"Ağabeyim, pastanı aldım sen yoksun. Nereye gittin, hani doğum gününü kutlayacaktık." çığlık sesleri ve duman kokusunu alan çocuk daha çok ağlamaya başlamıştı. Herkes bağırıyordu, herkes acıyordu ona. Arkası dönük bir şekilde oturuyordu. Kimseye dönmüyordu yüzünü. 

KİM-SE (Ara Verildi)Where stories live. Discover now