3

2.9K 729 1.9K
                                    


Öncelikle merhabalar. 'YÜZSÜZLER DİYARI' adlı çalışmamı beğeninize sunuyorum, umarım beğenirsiniz. Şunu söyleyebilirim ki her eleştiriye açığım, eksikliklerimi söylemekten lütfen çekinmeyin. Elimden geldiğince yazım ve noktalamaya dikkat ettim. 

Bölüm isminin '3' olması biraz tuhaf, evet. Bunun bir sebebi var ama merak etmeyin zamanla bunun sebebini kendiniz çözeceksiniz. 

Kurgu hakkında bir şeyler söylemem gerekirse; alışılmışın dışında bir olay örgüsünün olduğunu düşünüyorum, ne demek istediğimi ilerleyen zamanlarda sizin de anlayacağınızı düşünüyorum. Sonra, eğer aklımdakileri doğru bir dil ve üslupla aktarabilirsem baş karakterimizle çok güzel bağlar kuracağımızı düşünüyorum.

Konu aşk değildir. İçinde aşk, sevgi, arkadaşlık unsurları olmasının yanında bunlar ana konuyu etkileyen faktörler değillerdir. 

Aşk olayı için ayrı bir parantez açayım; Kurgu içerisinde epey önemli bir unsur bu elbette, çok güzel bir ilişki okuyacağız ama dediğim gibi ana konu aşk değildir. Yani bir aşık olma serüveni, tüm engelleri aşıp kavuşma veya hüzünlü bir aşk hikayesi değildir. Halihazırda devam eden bir ilişki ve tüm yaşanacak olaylar içerisindeki belli rolleri vardır.  

Karakter tanıtımı yapmayı düşünmüyorum. Daha önce okuduğum kurgularda, karakter tanıtımlarındaki yüzlerle okurken kafamda canlanan karakterler çoğunlukla uyuşmuyordu, ben de bu sebeple karakterleri sizin hayal gücünüze bırakıyorum.

Çok uzattım. İyi okumalar. (Cümlelerimde ve betimlemelerimde eksiklikler olduğunun farkındayım, zamanla tecrübe kazandıkça daha profesyonel cümlelerle kendimi ifade edebileceğime inanıyorum. Tekrardan teşekkürler🙏)


Yorucu ve güneşli bir günden sonra gün bitmek üzereydi. Kütüphanede oturmuş ödevini bitirmeye çalışıyordu. Ödevi için gerekli kitaplara rahat ulaşabildiği için kütüphanede sabahladığı bile oluyordu. Bu da yine o gecelerden olacak herhalde, diye düşündü. Tahmininde haklıydı. Ödevini zamanında yetiştirmek için bunu yapmalıydı. O ve iki ev arkadaşından oluşan sohbet grubuna kütüphanede sabahlayacağını yazıp telefonunu uçak moduna aldı.  

Gece saat üçe kadar pek çok kitap karıştırıp, bir ton not tutmuştu ama ödevinde eksik bir şeyler olduğunu düşünüyor ne olduğunu bir türlü bulamıyordu. Yazılara bakmaktan beyninin sulandığını hissettiği an bir mola vermeye karar verdi. Kulaklığını takıp klasik müzik dinlemeye başladı. Nedense hiç uykusu yoktu, belki de derslerde uyuduğu içindir, Ceza Hukuku hocasının sesi Vivaldi'nin parçalarından daha çok uyku getiriyordu belli ki. 

Oturmaktan ağrı girmiş bacaklarını bir nebze rahatlatmak için ayağa kalkıp kütüphanenin içinde dolanmaya başladı. Kitaplar onu büyülüyordu. Büyük yazarlar da öyle, Shakespeare, Dostoyevski, Jane Austin, Sartre ve daha nice yazarı okurken hayal güçlerine gıpta eder, o karakterleri o olayları nasıl tasarladıklarını bunu nasıl kağıda böylesine kusursuzca aktarabildiklerini düşünür hayret ederdi, bu gerçekten büyüleyiciydi. E tabi klasik müzikle okumanın verdiği bir kendini kaptırış da vardı işin içinde. 

Neredeyse hepsi yeni basım olan binlerce roman, şiir kitabı, akademik kitaplar, dergiler ve pek çok kitap daha vardı. Hepsi ilgi çeksin diye gösterişli, renkli kapaklarla raflarında ışıldıyordu. Kendisini iyice kaptırıp kütüphanenin en uzak noktasına kadar gitti. Burada daha eski basım kitaplar vardı. Elini uzatıp Kürk Mantolu Madonna'yı aldı, sayfalarını çevirip, ne kitaptı ama, diye düşündü. Kitabı yerine geri koymaya çalıştı. Rafta o kadar çok kitap vardı ki kitabı yerine geri koyabilmek için biraz güç kullanmak zorunda kaldı. Raf epey sallanmıştı ama sonunda yerleştirmeyi başarmıştı. Sonra bir ses geldi. Sesin geldiği yöne baktı, yani yukarıya. Tam kafasına doğru olanca hızıyla epey kalın bir kitap düşüyordu, kulağında Ay Işığı Sonatı. 

YÜZSÜZLER DİYARI (SN 314)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin