1

970 255 178
                                    

Elena Ledda - Amargura

0:46 ●━━────── 3:42 

⇆ㅤ◁ㅤ❚❚ㅤ▷ㅤㅤㅤ↻


Bölüm ismi '1' Buna çok takılmayın ve yayımlanma sırasına göre okumaya devam edin😉 Vardır bir hikmeti..

Gecikmiş bölüm için üzgünüm.

İYİ OKUMALAR^^



***



Sabah erkenden uyandırılmıştım. Yola koyulma zamanı gelmişti. Pera'ya olan yolculuğumuz başlıyordu. Beni götürmeye yine aynı kadın, beni bulup şatoya getiren kadın, gelmişti. 

Bana kıyafetlerimi değiştirmem gerektiğini söyledi, o ağır elbiseye umutsuzlukla baktım. Kadın derin bir nefes alıp, "İstemiyorsan giyme." dedi. Bu kadınla belli ki daha karşılaşacaktık.

"Adını sorabilir miyim?" diye sordum.

"SY159." dedi. S-Y.. aSYa, isimlerden ünlü harfleri atınca yazılış olarak benziyorlardı. Bunun üzerine onun Asya olduğuna kanaat getirdim. Yüzümde bir gülümseme belirdi. Bir anda bunun çok gereksiz bir sevinç olduğunu düşünüp tekrar ciddiyetimi takındım.

Beni peşinden avluya kadar götürdü. Buraya ilk geldiğimde bu avlu daha küçüktü ya da bana öyle gelmişti. Dışarısı aydınlıktı, çok güzel bir bahar havası vardı, hafiften bir rüzgar tenimle çarpışıp, rahatsız etmeden yönünü değiştirip yoluna gidiyordu. Derin bir nefes aldım, içerinin ne kadar havadar olduğunu şimdi anlıyordum.

Avluda bir sürü yüzsüz ve maskeli insan vardı. Yüzleri olmayan atlar ve at arabaları sıra sıra dizilmişlerdi. Kadının ardı sıra ilerledim. Beni, kendi aralarında konuşan mareşal ve Nergis olduğunu düşündüğüm kadının yanına kadar götürdü. Biz oraya varmadan yönlerini bize çevirmişlerdi. Yüzlerinde ki ifadeyi görmeyi o kadar isterdim ki...

Mareşal hemen dibinde durdukları atlı arabanın kapısını açtı. Bir süre öylece durduk, içeri geçmem gerektiğini anlayamamıştım. SY159, "İçeri gir." dediğinde hızla içeri geçtim. Pek konforlu sayılmazdı içerisi. Atlı arabanın içine nasıl sığdırıldığını anlayamayacağım kadar büyük iki tahta sedir karşılıklı yerleştirilmiş, üzerine pek de yumuşak olmayan minderler konmuştu.

Artık bir sonraki adımımızın ne olacağını düşünmeyi bırakmıştım. Her şey spontane gelişecekti, tıpkı bir rüya gibi. Olması gerektiği gibi. Aklım şuan sadece kimin kim olduğunu bulmakla meşguldü. 314'ün söylediğine göre, burada sadece yüzsüz insanlar yoktu. En azından Pera ve Asphal'da yüzü olan insanlar da vardı. Mareşal ve Nergis olduğunu düşündüğüm maskelilerin bir yüzü olup olmadığını merak ediyordum. Gerçek hayatımda tanıdığım insanlar olup olmadıklarını öğrenebilirdim. 

Gidip birinin yüzünden maskesini çekip çıkarmak gibi bir şeye cesaret edemezdim, en azından 314, olabilecekler hakkında beni uyardığında bu cesaretimi yitirmiştim. 'Nergis'i Nergis yapan ne?' diye düşündüm. 'Onu başkalarından ayıran, dış görünüşü dışında nasıl özellikleri vardı?' 

Bunları düşünürken atlı arabanın penceresinin perdesini elimle hafifçe aralamıştım. Hemen aşağıda mareşal, maskeli kadın ve SY159 hararetli bir şekilde konuşuyorlardı. Maskeli kadın hızlı bir hareketle saçlarını geri itti, saniyenin onda biri gibi bir süre boynu açıkta kalmıştı. İşte o zaman bu fikir aklıma gelmişti. Pencereyi biraz zorlayıp, sağa kaydırarak açmıştım. Kafalarını bana çevirip, sonra sadece pencereyi açtığımı görüp önlerine geri döndüler. Kolumu pencereden dışarı çıkarttım, SY159 bunu fark etmişti, beni dikkate almamış olacak ki, kafası yukarı, yani bana doğru bir şekilde dikiliyordu.

YÜZSÜZLER DİYARI (SN 314)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin