Sonunda tatil vakti gelmişti. Herkes evlerine ailelerinin yanına gidiyordu. Chan hyung ve Felix de Avusturalya'ya ailesinin yanına gidicekti bu sefer çünkü uzun bir tatildi bu. Herkes bavullarını hazırlamak için odalarındaydı. Ben de odama yönetirken salonda oturan Changbin'i görmüştüm. Şaşırmıştım çünkü en heyecanlı o olurdu genelde ama bu sefer çok üzgün görünüyordu miniğim.
"Bebeğim sorun ne neden burada tek oturuyorsun ve üzgünsün? Kim üzdü benim güzelimi hadi söyle bakalım hyunguna."
Diyerken bir yandan da yanına oturmuş saçlarını okşuyordum. Gözleri dolu bir şekilde bana baktı ve sarıldı hemen. Şaşırmıştım ama hemen kendimi toplayıp bana sarılmasını sağladım. Hemen boynuma sokuldu ve sıkıca sarıldı bana. Biraz öyle kalıp ağladı sonra da iç çeke çeke bana bakarak anlatmaya başladı.
"Ailem birkaç gün önce farklı bir ülkeye gitti ve ben yanlarına gidemiyorum çünkü amcam hasta ve ben gitsem bile yanlarında duramayacağım ve tatilde yalnız kalacaĝım"
Diyerek anlattı olanları. Aklıma harika bir fikir gelmişti. Yüzüme tatlı bir ifade kondurup, miniğimin çenesinden tutup tekrar bana bakmasını sağladım .
"Bebeğim bu kötü olmuş ama seni asla yalnız bırakmayacağımızı biliyorsun değil mi? Ben ya da diğer üyelerden biriyle tatilini geçirebilirsin ki bundan herkes mutlu olur. Ama ben tatilini benimle gecirmeni çok istiyorum. Sonunda miniğim ile uzun bir şekilde rahatça ilgilenebilirim. Tabi sen de istersenn"
Diyerek ona seçenek sunmuştum. Çünkü benimle kalmasını çok istiyordum. Şu sıralar yoğun olduğumuz için kimse bebeğimizle ilgilenememişti. Onunla beraber olmak ve onunla en güzel şekilde ilgilenmek istiyordum. Bu öneriden sonra koltuktan doğrulup hızlıca üstüme atladı ve kollarını boynuma doladı. Ben de geriye doğru yatıp üstüme çıkmasını sağladım ve kollarımı beline doladım. Yüzüme bir sürü öpücük kondurdu ve teşekkür etti. Bu teklifi büyük bir zevkle kabul ettiğini söyleyip son bir öpücük kondurdu yanaklarıma. Sonra da heyecanla odasına çıkmaya başladı. Onun bu haline gülüp ben de yukarı miniĝimin yanına çıktım. Yanına girince bavulunu yatağa koymuş şimdiden büyük bir kısmını halettmisti. Yanına gidip arkasından sarıldım ve boynuna küçük bir öpücük kondurdum. Huylanıp kıkırdadı ve bana dönüp kocaman sarıldı. O da benim yanaklarıma bir sürü öpücük kondurdu. Aniden belinden kavrayıp yatağa düşürdüm ve üstüne çıktım. Bana alttan bakarken çok sevimli duruyordu. Dayanamayıp yüzünün her yerini öpmeye başladım. Huylanip beni durdurmaya çalıştı. Nefeslenmek için geri çekildiğimde beni kendine çekip o benim yüzümün her yerini öpmeye başladı. Gerçekten huylandırıyordu. Daha fazla dayanamayıp gıdıklamaya başladım. Böyle uzun bir süre oynadık. Kapının açılmasıyla oynamayı kestik. Gelen Chan hyungtu. Bizi o halde görünce üstümüze atlayıp üçümüz oynamaya başladık. Yorulunca herkes nefeslenmek için yatakta uyanmıştım. Miniğimiz aramızda yatıyordu. Chan hyung dirseklerinin üstüne kalkıp miniğin alnını öpmüş ve zamanı gelmekte olan uçak için hazırlanmaya gitmişti. Herkes yarım saate çıkacağı için ben de bebeğimin alnına öpücük kondurup odama gittim son hazırlık için.
Herkes salonda toplanmış birbiriyle veda ediyordu. Chan hyung ve Felix gitmeden önce miniklerini bol öpücüğe ve sarılmaya boğmuştu çünkü uzakta olacaklardı. En son herkes Changbin'i sevgiye boğduktan sonra vedalaşıp tatil için gidecekleri yere dağılmıştı. Ben de bebeğimin bavulunu arabaya yükledim ve evime yola çıktık. Ortak evimizden bir kaç saat uzaktaydı evim. Arabada son ses eğlenceli müzikler açıp eşlik ederek güzel bit yolculuk gecirmistik. Bi ara miniğim huysuzlandigi için ona birkaç çikolata almıştım. Evdeki eksikleri de tamamlamıştım çünkü bebeğim için güzel yemekler hazirlayacaktim ve tabi ki de en çok sevdiği çikolatalı pasta yapacaktım. Bunu duyunca hemen uslu haline geri dönmüştü zaten. Eve vardığımızda Binnie arabadan çıkıp zıplamaya başladı mutlulukla. Bavulları arabadan alıp evin önüne gelmiştik. Kapıyı açınca kedileri gördüğü gibi çığlık atmıştı.
