77.Bölüm - Athene noctua

83.2K 3.2K 823
                                    

Kimse tek bir kelime bile etmedi. Sessizlik havada somut bir hal almıştı, sanki konuşursam bu buzdan kütleyi kıracakmışım gibi hissediyordum. Bu yüzden genelde hiç yapmadığım bir şeyi yaptım ve sustum. İlk konuşan Ted oldu.

"Şimdi ne olacak?" Fakat sorduğu soru, hepimizin alacağımız cevaba dair şüphelerini derinleştirmekten başka bir işe yaramamıştı. Olenka'ya ne olacaktı? Belirsizlik gerginliğimi arttırırken sessizliğimi korudum. Ted'in sorusunu yanıtlayan kişi; soğuk ve metanetli tavrıyla, Athena oldu.

"O artık sizden biri değil. Hiçbir zaman tam anlamıyla olmamıştı zaten," Athena daha devam edecek gibi görünse de yanındakilerin ona attığı uyarıcı bakışlar nedeniyle sustu.

"Afrodit ile kişisel meselelerini yansıtacağın kişi Olenka olmamalı," Hermes, Athena'nın çiğ sayılabilecek sözlerinin üzerine Athena'yı kibarca azarladı. İkisinin çok iyi anlaşamadığı, öncelerden beri bildiğim bir gerçekti. Zeus'un sesiyle dağılan düşüncelerim tekrar toplandı.

"Olenka, Afrodit'in yaptığı bu şey affedilemez. Senin adına gerçekten üzgünüm." Zeus sözlerini bitirdiğinde, herkesin Ted'in sorusunu cevaplamaktan kaçındığını fark ettim.

"Ted size bir soru sordu," dedim tahminimden daha ciddi çıkan sesimle. "Olenka'ya ne olacak?" Onun sorusunu yinelediğimde, yine tüm tanrı ve tanrıçalar sessizliğe bürünmüşlerdi.

"Olimpos'ta kalmaya devam edecek değil mi?" Dianna'nın sorusunu sorarken takındığı umutsuz ifade, aslında içten içe cevabı bildiği anlamına geliyordu.

"Hayır," Artemis'in sesi ve yüz ifadesini, bana Eros'un oğlunu öldürdüğümü söylediği zamanki haline benzetmiştim. İri, kahverengi gözlerindeki bakış donuklaşmıştı konuşurken.

"Evine geri mi dönecek?" Bir diğer ihtimali sunan kişi Frederick'ti. Ben de ortada başka bir olasılık göremiyordum.

"Hayır," Bu kez, Zeus tahminimizin yanlış olduğunu belirtti. "Böyle soru-cevap şeklinde gideceğimize, bizi uğraştırmadan konuşsanız nasıl olur?" Ted'in sabrı tükenmiş olmalıydı. Ben de onunla aynı hissettiğimden; konuşmaya hazır görünen Athena'nın uzun, solgun çehresine bakışlarımı sabitledim.

"Olenka'yı, o bu kadar şey bilirken, evine gönderemeyiz. Olimpos'ta da kalmayacak ama onu güvenli bir yere göndereceğimizden emin olabilirsiniz." Sözlerinde samimiyetsizlik aradım fakat dürüst davrandığı, rahat tavırlarından anlaşılıyordu.

"Emily de her şeyi biliyor ama o normal hayatına geri dönebildi," Adriana'nın itirazının üzerine Athena'nın sözlerini zihnimde tarttım.

"Bana, Emily'nin güvende olduğunu söylemiştin... Evde değildi." dedim bakışlarımı bir saniye bile Athena'dan ayırmadan. Her şeyin şimdi farkına varıyor olmam, rahatsız hissetmeme sebep olmuştu.

"Bu büyütülecek bir mesele değil. Karar çoktan verildi. Olenka, diğerleriyle vedalaştıktan sonra yolculuğunda sana ben eşlik edeceğim." Athena'nın Olenka'ya karşı en sıcak davrandığı an hangisi diye sorsanız, muhtemelen bunu seçerdim. Olenka gitmeden önce, ona bir iyiliğinin dokunmuş olmasını istiyordu herhalde.

"Kiminle vedalaşacağım ki?" Olenka'nın sesindeki kırgınlık o kadar belirgindi ki, onunla girdiğimiz her anlamsız tartışma için onlarca kez pişmanlık duydum. Suçluluk hissi duymam şaşırtıcıydı, Athena'nın duygusuzluğum adına sarf ettiği tüm çabalara rağmen zorla da olsa kendime bir şeyler hissettirmeyi başarmıştım. Son sözlerini çoktan söylemiş olan tanrı ve tanrıçalar teker teker yok olurken, etrafımız bembeyaz bir ışıkla kaplandı. Rahatsız olunca gözlerimi kapatmak zorunda kalmıştım. Birkaç saniye sonra gözlerimi açtığımda, her zamanki terasta olduğumuzu anlamak zor olmadı. Bizi de beraberlerinde getirmişlerdi.

KELEBEKWhere stories live. Discover now