SONUNDA EVDE

526 46 10
                                    

Wang Yibo bir elini saçlarının arasından geçirirken diğer eliyle boğazındaki o yanığa ihtiyaç duyan koyu renkli sıvıdan
bir yudum aldı.

Çalışma odasında tam olarak ne yaptığını bilmeden oturuyordu. Eşine gitmeli, kendini o ağız sulandıran kokuya sarmalı ve günü geride bırakmalıydı. Oysa Yibo, bunun yerine burada, çalışma odasına kapanmıştı çünkü iliklerine kadar korkmuştu.

Xiao Zhan'dan korkmuştu. Kendisinin acımasız tarafını gördüğü andan itibaren havai fişeğin gözlerinde göreceği şeyden korkmuştu.

Yibo, insanların onun hakkında ne düşündüğünü hiç umursamamıştı.
Daha önce de kendisine bir dizi isim takılmıştı yetenekli bir Alfa, iyi bir evlat ve iyi bir kardeş olduğunu biliyordu. Bunlar yeterli de olmuştu.

Ama artık o kadar emin değildi. Şimdi, iyi bir eş olup olmadığını merak ediyordu. Bu gece zindanda Zhan'ın
gözlerindeki acıyı görmüştü ve bu canını yakmıştı. Hemde çok. O acıyı görmesini sağlayan, onu oraya götüren oydu. Yibo onu bir daha asla orada görmek istemiyordu.

Peki bunu bir daha yapmayacağına gerçekten söz verebilir miydi? Yibo artık değişemezdi...bu yüzden Zhan için bu yeterli olabilir miydi? Hayatında böyle bir iyiliğe sahip olmayı gerçekten hak
ediyor muydu? Karşılığında verecek sadece bu karanlığa sahipken...

Bunu daha önce hiç düşünmemişti ama
bugün, bu kadar uzun süre kimsesiz kalmasının sebebinin bu olup olmadığını sorguladı. Xinyue çok genç bir yaşta ölmüştü ve belki de onun gibi duygusuz, soğuk birine bağlanmaktan kurtulmuştu.

Yibo bardağın içindekileri yutarken, böyle hissettmekten nefret ederek yumruklarını masaya sertçe vurdu.

Zhan'ı kendine almakla belki de çok bencilce davranmıştı. Ayrıca asla Xiao
Zhan kadar iyi birini hak etmeyeceğini düşünmemişti.

'Bizim gibi canavarları asla sevmeyecek' Chuyue'nin sözleri tüm gece kafasında yankılandı. Yibo, Zhuocheng'in çalışma odasına girdiğini görünce bu düşünce zinciri hemen uçup gitti.

"He Peng'i yanımıza alacağız. Artık ayrılma vaktimiz geldi. Chuyue'nin cesediyle de biz ilgileneceğiz."

"Biz derken?" diye sordu Yibo.

Zhuocheng, "Ben ve Zi Yi "dedi usulca.

"Sanırım tebrik etmem gerekiyor. Tebrikler Alfa", diye mırıldandı Yibo kendine bir içki daha doldururken bir tanesini de Zhuocheng'e uzattı.

"Hayır teşekkürler. Buraya sana
teşekkür etmeye geldim."

Yibo'nun kaşları havaya kalktı ve ağzından bir kahkaha kaçtı.

"Bu gece kesinlikle sürprizlerle dolu."

Zhuocheng'in dudakları bunun üzerine kıvrıldı ve gitmek için döndü.
"Zhan, Zi Yi ile konuştu eşin şok olmuş görünüyordu. Bana hiçbir şey söylemedi ama belki seninle konuşabilir . Ona iyi bak. Ben şimdi gideceğim."

"Benden nefret ettiğini düşünmüyor musun?"

Yibo aniden konuşunca Zhuocheng, Alfa'nın sözlerine şaşırarak baktı,
"Senden neden nefret etsin?" Zhuocheng kaşını kaldırarak karşılık verdi.

Yibo birkaç dakika sessizlikten sonra, "Bu gece onu korkuttum. Bana zindanda baktığında bunu gördüm. Orada gördüğüm hayal kırıklığı...beni mahvetti. Ben iyi bir insan değilim. Sence o benden nefret ediyor mu Zhuocheng? Onu en iyi sen tanımıyor musun? Söyle bana.."

"Senden nefret etmiyor, Wang Yibo."

Yibo, Alfa'nın "Yalancı" sözlerine şakacı bir şekilde güldü. Zhuocheng, açıkça incinmekte olan Alfa'yı önünde gördüğü için, henüz ayrılamayacağını anladı.

Senin Gibi Biri- YİZHANHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin