0.5

127 21 23
                                    

"giyindin mi?"
"hıhı"

harry aldığı cevapla odaya girdi. "beni giyinmemiş görmek seni niye bu kadar gerdi potter?*piç sırıtışı*"

"özel hayatına saygı da mı duymamalıyım?"

"dört yıldır aramızda özel diye bir şey kalmadığını varsaymıştım." öyleydi de. tanışmalarının üzerindem geçen sekiz yılın son dördündem beri artık birbirleri hakkında bilmedikleri hiçbir şey yoktu.

"hazırsan çıkalım." dedi draco parfümünü üstüne boşaltırken. harry kafasını kaldırıp aynadan son kez kendine baktı. "anahtarları aldın mı?"

                                             ~

"sanırım geldik. gerçi burası pek partilik bir yere benzemiyor."
"müziğe biraz kulak versen geldiğimizi anlardın." kapının koluna uzandı. "gözünün önündekileri fark edememek  gibi ciddi bir sorunun var."
"gecenin başından gerginlik çıkarma harry. buraya eğlenmeye geldik."
"sen, eğlenmeye geldin. ben senin için burdayım."

arabadan inip sessizce bir müştemilatın kapısına geldiler ve zili çaldılar. draco'yu davet eden çocuk kapıda onları karşıladı. tokalaşıp içeri girdiklerinde kalabalığa karışmaları yanlızca birkaç dakikalarını almıştı.

tahminen geçen bir yarım saatin sonunda harry geçip kanepenin birine oturdu. yanına odanın karşısından bir çocuk geldi. tahminen kendisinden biraz uzun, kumral saçlı ve yine kumral gözlü. elindeki bardaklardan birini sorar bir tavırla uzattı.

harry gülümseyip bardağa uzandı. "böylesine bir parti için biraz fazla sakin gözüküyordun, iyi misin"
"oh, evet evet kesinlikle iyiyim. yoruldum sanırım."
çocuk gülümsedi. "veya kafan yeterince iyi değil."
"ve bu bardak buna yardımcı mı olacak?"
"öyle umuyorum"

çocuk fazlasıyla şirin ve kibardı. birlikte bir süre sohbet ettiler..harry en son merakına ,ve belki de biraz alkole, yenik düşüp sordu: "şu ana kadar gözüne kestirdiğin bir kız var mı, bu odada?" çocuk yine sırıttı. "birisi var diyelim, evet."
"pekala pekala. şu anda gidip onu öpmen için bir yirmiliğe bahse giriyorum."
"tanrım bu cesaret gerektirecek, bir yirmilikten fazlası eder."
"elli?"
"kabul." dedi çocuk. harry hayal kırıklığına uğradı. en azından birkaç saniyeliğine. çocuk eğilip harry'nin çenesini kavrayana kadar.

o an ikisi için de müziğin sesi kısıldı. çocuk, harry'ye yıllar gibi gelen birkaç saniye sonrasında geri çekildi.
"pekala, bu beklenmedikti." çocuk bu sefer sırıtmakla kalmamış, gülmeye başlamıştı. "ciddi olamazsın. gay sezilerini geliştirmen gerek, seni odanın diğer ucundan fark ettim." şimdi harry de gülüyordu. "bu yine de bahsi kazandığın gerçeğini değiştirmez." elini cebine attı ve parayı çocuğa uzattı. çocuk parayı alıp diğer eliyle koltuğun yanındaki komidine uzandı ve aldığı kalemle paranın üzerine numarasını yazıp harry'nin cebine elini sokarak parayı bıraktı. "umuyorum ki bir iddiadan fazlasını kazanmışımdır." ve kanepeden kalkıp harry'ye göz kırparak oradan uzaklaştı. harry çocuğun arkasından sırıtarak bakmıştı.

yanlızca birkaç dakika sonra draco tuvaletten çıkıp harry'nin yanına geldi. yüzü sırılsıklamdı. "gidiyoruz."
"tanrı aşkına draco sen iyi misin? yüzün bembeyaz olmuş."
"bunu sonra konuşabilir miyiz harry?"
"peki peki tamam.."
"ne kadar içtin?"
"ne?"
"kaç bardak içtin? birimizin arabayı kullanması gerek."
"ben-bilmiyorum saymadım."
"tanrı aşkına..neyse ben hallederim, yanıma geç."

what's missing? / drarryWhere stories live. Discover now