0.7

125 14 26
                                    

draco kalktığında harry çoktan ilk dersine gitmişti. yüzünü ovuşturup başucundaki telefonuna uzandı. harry'nin öğle yemeğinde buluşmak istediğini söyleyen mesajını yanıtlayıp bildirimlerini kontrol etti. tuhaftır ki olan biten her şeyi hatırlatıyordu. istemediği kısımları bile.

kalkıp kendine çekidüzen verdikten sonra demlenmiş duran kahvesine bakıp içinden harry'ye teşekkür etti. bardağını alıp balkona çıktı. üzerine esen rüzgar havayı haber verince içeriye girip üzerine kazağını geçirdi. hastalanmaya pek niyeti yoktu.

öğleden önce dersi yoktu, ki bu ona düşünmek için biraz zaman kazandırmıştı. yaşadığı şeyin yirmi yıllık hayatında ilk defa dün ortaya çıkmasının daha mantıklı bir sebebi olmalıydı. ayrıca daha önce hiçbir erkeğe karşı bir çekim hissetmemişti. hissetse şu ana kadar anlardı değil mi? yani pekala yakışıklı bulduğu birkaç aktör vardı. ama herkesin hayranlık duyduğu birleri olmaz mıydı? veya örneğin sokakta görüp kendince beğendiği elbette birileri oluyordu ancak bunu hiç o anlama yormamıştı. ailesinden gördüğü kadarıyla romantik anlamdaki ilgisi karşı cinse olmalıydı, ona öğretilen de bir bakımdan buydu. dolayısıyla karşı cinse hiç kasıtlı olarak o yönden bakmamıştı. ama eğer böyle bir ilgisi olsa istemsiz de olsa çekilmez miydi zaten?.. sonuçta yönelim bir seçim değildi.

draco aniden elinde hissettiği acıyla düşüncelerinden bir anlığına da olsa koptu. kaç dakikadır dalıp gitmişti bilmiyordu ama bu süre elindekinin parmak hizasına kadar yanıp bitmesi için yeterliydi. izmariti küllüğe atıp elindeki ufak yanığa baktı. sonra kalkıp içeriye girdi ve bilgisayarını alıp kendini yatağına attı. biraz kafasını dağıtmalıydı. kaç gündür izlemeye fırsat bulamadığı dizisini açıp yorganını üzerine çekti. ancak birkaç dakika sonra çalan telefonuyla daldığını fark etmediği dizisinden gözlerini kaldırdı. arayan harry'di.

"bir an için bütün gün uyuyacağını sandım. umarım giyinmişsindir."
"uyanalı oldu biraz. senin dersin bitti mi?"
"evet, yaklaşık yarım saat önce."
"ve beni yeni mi arıyorsun?"
"uyandırmak istememiştim."
"bu iyiliğini neye borçluyum acaba?"
"hadiii bekliyorum."

draco gülerek telefonu kapatıp aşağıya indiğinde harry çoktan masalardan birine oturmuştu. "sana ne oldu? bugün fazla bir mutlusun." harry sırıttı ve karşısındaki koltuğu çenesiyle işaret etti. draco oturunca söze girdi. "dün takıldığım çocuğu hatırlıyor musun?" draco sorarcasına cevapladı. "Aiden? hani partide yiyişi-"
"tamam tanrım sus evet o. ama sana adını söylediğimi hatırlamıyorum." draco boğazını temizledi. "şanslı bir tahmindi diyelim." harry'nin inanmayan bakışlarına draco yanıt vermek zorunda kalmıştı. "tabiki dün söyledin harry nerden bilicem çocuğun ismini."

"her neyse. dün biraz konuştuk ve bana bugün için kahve teklif etti." draco gözlerini kocaman açtı. "hadi canım. o kadar ciddi olduğunu düşünmemiştim." harry onaylarcasına kafa salladı. "bozduğu elliliğimi telafi etmek istiyormuş." 
"bu, güzel bir şey?"
"bilmiyorum sanırım öyle.
"içine sinmeyen bir şey mi var?"
evet draco aptal mısın sence çıkmak istediği çocuk o mu.
"yok. yok ya ne giyeceğimi düşünüyordum."
draco birkaç saniye düşündükten sonra harry'yi kolundan çekip kaldırdı. "hadi gel gidiyoruz." harry elindeki çatalı düşününce dönüp draco'ya baktı. "hadii bana bakma öyle."
"nereye gittiğimizi sorabilir miyim acaba?"
"seni ben giydiricem." harry eliyle draco'nun karnına ufaktan vurdu. "benim kıyafetlerimde ne varmış?"
"fazla gündelikler."
"draco! kahve içmeye gidiyorum tabiki gündelikler."
"oh, yani bu giyinmiş halin miydi?"
"tanrım beni bazen delirtiyorsun."

draco harry'nin kolunu bırakmadan onu odaya getirmişti. gidip kendi dolabının kapağını açtı. "tut bakalım." harry yüzüne doğru savrulan kazağı havada yakaladı. "boğazlı kazak giymediğimi biliyorsun, beni kısa gösteriyorlar."
"kısasın zaten?" ve aynı kazak draco'nun kafasına geri uçtu. "hey!" ikisi de güldü.

"harry?"
"mhm?"
"seni böyle görünce..bana açıldığın zamanı hatırlıyor musun?"
"tanrım lütfen hatırlatma. seninle sarhoş olduğum hiçbir gece iyi bitmiyor."
"kızlara ilgin olmadığını ne zaman anlamıştın?"
"oh, bilmem ki. sanırım her zaman erkeklerdi. anlarsın ya."
"pekala ama bu hiçbir kıza asla ilgi duymayacağını kanıtlar mı?"
"güzel soru. sanırım hayır. yani, bazen tek bir kişi sebep olabilir yönelimini fark etmene. ama kendim için çok da ihtimal vermiyorum. normal pornolar pek ilgimi çekmiyor mesela."
"tamam tamam bu kadarını bilmeme kesinlikle gerek yoktu." harry kıkırdadı. "durduk yerde nerden çıktı ki bunlar?"
"tanrım harry saat beşi geçiyor. siz altıda buluşmuyor muydunuz, daha saçını yapmalıyız!"
"ben de tam saçıma lafı ne zaman atacağını bekliyordum." draco çaktırmadan sırıtıp çok düzgünmüş gibi harry'nin saçlarını iyice bozdu.

what's missing? / drarryHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin