1.3

63 6 4
                                    

Harry, odadan ayrıldıktan sonra dışarı çıkmıştı. Draco'nun sabahki dersine yakın kaldıkları yurdun lobisine gelmişti. Bir yerde sızıp kalmamak için çok zor duruyordu, biraz ıykuya hayır demezdi.

Saat onu gösterdiğinde odaya çıktı. Draco hala odadaydı. Harry tek kelime etmeden yatağına ilerledi. "Bütün gece telefonun neden kapalıydı, ne kadar telaşlandığım hakkında en ufak fikrin var mı?"
Harry derin bir nefes alıp umursamaz bir tavırla cebine attı elini. "Tüh, şarjı bitmiş." Draco sinir bozukluğuyla sırıttı. "İnsanları öylece merakta bıra-"
Harry draco'nun sözünü kesti, dediklerinin yarısını algılamıyordu ki beyni. "Lütfen, bunu sonra konuşalım draco. Sen dersine in. Benim de uyumaya ihtiyacım var. Zamanı değil." Dün olanlar hakkında bir şey çaktırmadığına az çok wmindi. Draco bunu daha sonra konuşacakları hakkında bir şeyler ekledikten sonra odadan çıkıp Harry'yi yalnız bıraktı.

Saatler geçmiş, odaya giren veya odadan çukan olmamıştı. Harry bu kadar uyuyunca draco doğal olarak endişelenmiş, bakmaya çıkmıştı. Özellikle ses çıkarmamaya dikkat ederek odaya girmişti. Ancak harry uyumuyordu. "Uyandığında haber verirsin sanmıştım." Harry'nin yeni uyandığı her halinden belliydi. "Aklıma bile gelmedi üzgünüm." Draco üstünü değişmek için içeri girerken harry yataktan kalkıp sordu: "Kahve yapmayı düşünüyorum, içer misin?" Draco başıyla onayladı. Olan biten konuşulacaksa bir bahaneleri olabilirdi.

Ancak o akşam hiçbir şey konuşulmadı. Harry hiçbir şey olmamış, draco ise hiçbir şey bilmiyormuş gibi yapmayı seçti. Daha kolaydı böylesi. Ancak balkon manzaraları ne kadar güzel olsa da bir yere kadar birbirlerini görmezden gelebilirlerdi, birinin sessizliği bozması gerekiyordu.

"Dün gece senin eski kitaplarından birini okurken bak ne buldum." Cebinden çıkardığı kağıdı uzattı. Çok eski bir şiirdi bu, draco harry'ye yazmıştı. Muhtemelen oda arkadaşı oldukları ilk hafta. Harry açıp okudu. Draco'nun onu ne kadar sevdiği, sayesinde kendini daha az yalnız hissettiği ile ilgiliydi. Henüz 7-8 yaşlarında bir çocuk için fazlasıyla iyi yazılmıştı. Harry istemsizce gözlerinin dolduğunu hissetti. Bunu geceye saklamaya karar verdi. Yeterince uyumuştu ve draco yattıktan sonra düşünmek için bolca vakti olacaktı. Ve belki farklı şeyler için de.

"Bu çok güzel, çok güzel yazmışsın." Bir yandan kapıdı katlayarak cebine koydu. "Saklamamın sakıncası var mı?" Draco olumsuz şekilde kafasını salladı. "Saklamanı isteyecektim zaten, sende kalsın."

Draco o gece erken yattı. Önceki gece de pek uyuyamamıştı sonuçta. Yalan yok, harry'nin biraz işine gelmişti. Olan biteni gözden geçirmeye kesinlikle ihtiyacı vardı. Draco'ya iyi geceler dileyip balkona geri çıktı. Ne olur ne olmaz biraz daha beklemiş, uyuduğuna emin olduktan sonra elini yine ceketinin cebine atmıştı. "Abartmak yok." Dedi kendi kendine "sadece temiz bir kafayla düşünmeme yetecek kadar." Fakat o gece ilk defa harry kendini bunu yaptığı için suçlu hissetti. Draco'nun şiirini okuduğu andan itibaren kafasına girmişti ve pek de hoşuna gittiği söylenemezdi. Yaptığı her şeyi sanki altı yaşındaki o Harry'ye yapıyor, zararı o masum çocuğa veriyordu. Onun gibi olmamak için babasından kaçan o çocuğu bile bile babasına dönüştürüyordu ve bundan bir pişmanlık duymuyordu, en azından şimdiye kadar.

Bu histen hoşlanmamıştı. Kendini isteyerek mahveden ve bundan zevk duyan birisi için çok da sevilesi bir his değildi. Canının yanmasını hak eden o çocuk değildi ki, kendisiydi. Belki saatlerce bunu düşündü harry. Düşüncelerinde boğuldukça da biraz olsun nefes almak için biraz daha aldı. Biraz daha ve biraz daha..Hayal meyal güneşin doğduğunu hatırlıyordu,pişmanlık duyduğu noktayı geçmişti. Ve işte tam olarak bundan, bunu sevmekten nefret ediyordu.

what's missing? / drarryWo Geschichten leben. Entdecke jetzt