1.2

63 10 3
                                    

Dakikalar geçmiş, saatlere dönüşmüştü. Harry ise elindeki kalemi tıklatmaktan başka bir şey yapmıyordu. Belki de insanlar ufacık haklı olabilirdi, bu şey kesinlikle düşünmesini zorlaştırıyordu. Ancak bu ona kalırsa hiç de kötü bir şey sayılmazdı. Yazmaya devam etti.

"..nasıl olduğunu sorarak başlamak istemiyorum. Umarım iyisindir, gerçi olduğunu düşünmüyorum, haklısın da. Yine de son dileğim bu, iyi ol.

Bunu okumak iyi hissettirmiyor biliyorum, hem de hiç. Nefret ediyorsun bu satırların her birinden, benden. Hiç tanışmamış olmayı dileyeceksin, hayatının ortasına öylece dalıp ikiye bölmemiş olmamı dileyeceksin. Anlayacaksın ama draco. Okumayı bitirdiğinde kızmayacaksın artık bana. Ben de istemiyorum ki bunları oku üzül. Hiç hem de. Ama öylece gitsem daha çok kızmaz mıydın bana? Bir şey demeden, üstüne yük olarak.. Bunu yapamazdım, bunun için affedersin beni değil mi? Sen hep affettin beni, hiç kesmedin ki umudunu. Minnettarım bunun için sana. Ben biliyordum elbet nasıl biteceğini ama umut her zaman güzel bir şeydir. Umudunu asla kaybetme , olur mu? Olmayacağını düşündüğün şeyler olabilir, hak etmediğini düşünmene rağmen en güzel şeyler seni bulabilir. Bulacağına da inanıyorum ben. Çünkü en iyisini hak ediyorsun sen. Ve ben asla en iyisi değildim, bunun için özür dilerim.."

Kalemi kağıttan kaldırdığında kaydettiği gelişmeden oldukça memnundu. Bu gün için bu kadar yeterli olabilirdi belki. Kafasında aldıklarına rağmen susmayan minik bir bölüm vardı. Durmadan draco'yu soruyordu. Yazarken alçalmış olan o ses kağıdı cekedinin iç cebine kaldırdığında tekrar sesini yükseltti.
"Artık eve gidebilir miyiz? Onu özledim."
"Eve gitmiyoruz."
"Ama o da bizi özlememiş midir? Hala arkadaş değil miyiz?"

Harry gelen bu soruyu düşündü. Teknik olarak kendisine sorduğu o soruyu. Ve cevabından emin sayılmazdı. Sonuçta her şeyi berbat etmişti muhtemelen ve draco'nun yüzünü tekrar görmek istememesini kesinlikle anlardı.

"Ondan emin değilim."

O an tuhaf bir şey oldu. Saatlerdir susmayan tek ses sustu. Ve Harry'nin zihni bir anlığına tamamen sessizliğe gömüldü. Hiçbir şey düşünemedi, konuşamadı. Tamamen karanlıktı. O an bir sonsuzluk gibi geldi harry'ye. Oysa hep istediği bu olmamış mıydı? Kafasındaki seslerin susması. Çıkış olarak gördüğü bir şey varsa o da buydu. Hiç harry'nin hayalindeki gibi olmamıştı ama bu. Sesler sustuğunda her şeyin normale dönmesi, harry'nin mutlu olması gerekiyordu. Neden hiçbir şey düzelmiyordu?

"Onu bırakmak istemiyorum harry."

Harry duraksadı. Sonra istemsizce gülmeye başladı. Kıkırtılar gülücüklere ve kahkahalara döküldü. Ne bekliyordu ki? Hiçbir zaman kendi içinde bile varamıyordu bir karara. Her zaman kalması için yalvaran bir yanı vardı ve ah harry bundan fazlasıyla nefret ediyordu.

Biraz daha oturdu, güneşin batışını izledi. Ne yapacağına karar vermesi gerekiyordu. Aiden'ı arayıp gelebilir mi diye sorma fikri fazlasıyla cazipti. Ama bunu yapmadı, çocuğa şimdiden yeterince yük olmuştu. Bunun yerine kendine gelip eve doğru yola koyuldu.

Vardığında anahtarları çevirmeye karar vermesi tamı tamına bir dakikasını almıştı harry'nin. Karşılaşacağı tavır ve tepkilerden asla emin değildi. Sonunda kapıyı açtığında draco'yu gördü. harry'nin tişörtlerinden birinin içinde, kitaplarından birini okuyordu. Harry'yi gördüğünde doğruldu. "Hey, seni beklemiyordum." Evet bu her halinden anlaşılıyordu.

"Ben..gelmem saçmaydı belki de gitsem iyi olur." Harry pişman olacağını farkındaydı. Neden gelmişti ki zaten? Pekala evet gidecek başka bir yeri yoktu , en iyi ihtimalle yarın sabah draco'nun derse girmesi gereken saatte girebilirdi ama yine de.. 

"Lütfen gitme."  Harry dönüp gülümsedi, buruk bir sırıtıştı ama bunu belli etmemek için elinden geleni yapmıştı. "İyi geceler draco."

what's missing? / drarryWaar verhalen tot leven komen. Ontdek het nu