24. Musluk

200 25 15
                                    

İyi okumalar...



"Taehyung! Ya Taehyung koş!" Mutfağa hışımla giren mimar, panikle hareket eden sevgilisine baktı. Onun donakaldığını görünce bir kez daha bağırmıştı Jimin. "Taehyung bakmasana andaval gibi ya! Gelsene şuraya!"

"Aşkım nasıl başardın bunu sen?" diye sorarken kopuk musluktan üstlerine fışkıran suyu engellemeye çalışıyordu. "Bekle bekle." diyerek musluğun kulbunu indirmeye çalışsa da bir faydası olmamıştı. Eğildi ve aşağıdaki dolabı açtı. Vanayı çevirdiğinde su azalarak kapanmıştı.

"Of, öldüm ya." Olduğu yere çökerken ıslaklığı umursamıyordu Jimin. Yeterince ıslanmıştı zaten. Daha fazlasının bir zararı olmazdı. "Biraz artırayım dedim musluğun derecesini. Tazyik artınca bir anda kopuverdi yerinden. Anlamadım ki."

"İnadının sonucunu görmüş olduk yani." diye homurdandı Taehyung. Jimin'in gözleri kısılmıştı.

"Ne demeye çalışıyorsun sen?" Elindeki kopuk musluğu gösterirken yanıtladı diğeri.

"Bunu Jungkook takmadı mı? Ona güven, sonuçta mimar o da, gayet iyi takar, olayı büyütme demedin mi bana? Senin yüzünden kontrol de etmedim düzgün takıp takmadığını. Al." Musluğu onun eline bıraktı. "Artık ne yaparsın bununla bilemiyorum."

"Bana tavırlı tavırlı konuşma da sokmayayım bunu bir yerlerine istersen. Benim ne suçum var ya? Ben mi dedim sanki gevşek tak diye?" Yeniden mimarın eline geçti musluk. "Hadi tak şunu güzelce, sen yaparsın. Sımsıkı takarsın aşkım benim."

"Bak kenarına." Aşınan yüzeyi gösterdi. Musluk yamuk bir şekilde çıkmıştı yerinden, bükülen kenarı eski yerine sokmak mümkün olmayacaktı. "Bunun işi bitti. Üzerimi değiştireyim de gidip yenisini alayım ben." Çöktüğü yerden kalktı. Jimin'e uzandı bir eli. "Kalk hadi aşkım, üşüme böyle ıslak ıslak durup."

"Donuma kadar ıslandım yemin ederim." Jimin homurdanarak ayaklandığında onu belinden kendine çekmişti. Kısa boylu ellerini kaldırıp ondan uzaklaştı. "Ben sırılsıklamım Tae, sen de tamamen ıslanma şimdi bana değip."

"Aman." diye söylenirken onu yeniden bedenine yaklaştırdı diğeriyse. Kısmen ıslanan tişörtüne artık altındaki şort da eşlik ediyordu. Bir süredir küllü sarı tonunu görmeye alıştığı saçlara yasladı burnunu. Jimin birkaç saat önce duş almıştı ve şampuan kokusu hala saçlarının arasından gitmemişti. Gülümsedi tanıdık kokuyla.

"Ben de geleyim mi musluk almaya?" Tişörtünü çıkarırken sormuştu. Taehyung onun üstsüz bedenini süzüp kaşlarından birini kaldırdı.

"Neden? Uzağa gidiyorum diye mi?" Jimin gözlerini kıstı.

"Sürekli bunu başıma kakacaksın değil mi? Ben mi dedim buraya ev yap diye Taehyung?" Uzun boylu omuz silkti üstüne bir sweatshirt geçirirken.

"Senin istediğin gibi bir evi ancak buraya yapabilirdim. Kore'nin öyle Alpler gibi dağdan ibaret olduğunu mu sanıyorsun? Seul'ün tepelerinin çoğu halka açık Jiminssi." Şortunu çıkarıp kotunu giymek için eğildiğinde Jimin onun kapüşonunu başına geçirdi.

"Aman çok biliyorsun sen her şeyi. Geleyim mi gelmeyeyim mi karar ver." Taehyung doğruldu. Diğeri onun pantolonunun önüne uzattı ellerini. Fermuarı çekmiş, düğmeyi ilikledikten sonra başını onun yüzüne kaldırmıştı. Yanakları Taehyung'un parmakları tarafından kavrandı.

"Aşkım gelmek istiyorsan gel. Neden bana soruyorsun ki?" Jimin asık bir yüzle kendini ona yasladı.

"Gelmem evdeki işler için zaman kaybı mı olur bilemedim. Daha yapacak çok şey var malum. Ne diyorsun, bir fikir versene Taehyung." Mimar onu başıyla onaylamıştı.

numb ~ vminWhere stories live. Discover now