26. Yüzük

219 19 16
                                    

Finaldeyiz...

Son kez iyi okumalar...


"Doyeon? Hazır mısın?" Kapıyı tıklatırken sormuştu Jimin. İçerideki kızdan sakin bir yanıt geldi.

"İçeri girebilirsin."

Tek başına odaya girip kapıyı ardından kapatmıştı. Taehyung Jungkook'un yanına gitmişken kendisi de kızı kontrol eden kişi olmak istiyordu. Uzun boylu adamın kuzenine bu mutlu gününde ters bir cümle kurması ya da aralarında minicik bir konudan tartışma çıkması son istenecek şey bile değildi. Gelinliğini, makyajını ve saçlarını bozacak en küçük olaya engel olmayı görev edinmişti. Eh, en azından Doyeon'u görene dek böyle düşünüyordu.

"Gelinliğin nerede? Sen neden böyle oturuyorsun?" Üzerinde elbise olan kıza baktı şaşkınlıkla. Doyeon bacak bacak üstüne atmış oturuşunu bozmadan arkasına yaslandı. "Doyeon neden giyinmedin? Tören başlayacak az sonra. Tek başına giyinemedin tabi, birilerini çağırmamı ister misin?"

"Babam gelmiyor." Jimin'i kaşları havalandı bu cümleye. Taehyung'un eniştesini pek tanıyor sayılmazdı ama kızını ne kadar sevdiğini yıllardır hep duymuştu. Doyeon onların üniversite yıllarında ne zaman şehre gelse hep kızını arar, ona iyi bakmaları için Jimin ve Taehyung'u tembihler, onunla neredeyse annesinden daha çok ilgilenirdi. Şimdi biricik kızının düğününe gelmemesi akıl alır iş değildi.

"Gelmiyor derken?" diye sormasına engel olamadı bu yüzden. "Nasıl gelmiyor?"

"Basbaya işte, gelmeyeceğini söyledi. Onun onaylamadığı bir evlilik yapamazmışım ve eğer yapacaksam da yanımda olmayacakmış." Onun yanına otururken şakağını kaşıdı Jimin.

"Bir dakika bir dakika. Onaylamadığı bir evlilik mi dedin? Nesini onaylamıyor ki?" Kız omuz silkti.

"Evlenmek için genç olduğumu, hayatta biraz daha zamanımın geçmesi gerektiğini düşünüyor. Ayrıca karşıma çıkan ilk kişiyle evlenmem büyük bir hataymış. Öyle söyledi." Jimin şaşkındı. Ne demesi gerektiğini bilmiyordu. Babasının sözü üzerine bir söz söyleyemezdi ancak yine de çifte kefildi. Jungkook öylesine biri değildi ve Doyeon'u iyi yaşatacağına tereddüt yoktu.

"Ben en iyisi Taehyung'u çağırayım." dedi yavaşça ayaklanırken. Kız onun kolunu kavradı.

"Jimin, Jungkook bilmiyor. Üzülmesin diye babamla konuştuğumu ona söyleyemedim. O kararlıdır, sen çok iyi tanımıyorsun ama Taehyung biliyor babamı. Sözünden dönecek değil. Kim onunla konuşursa konuşsun evlenmemi onaylamayacak." Oturmadı ama odayı terk de etmedi Jimin. Yüzünde çaresiz bir ifade vardı.

"Ne yapacaksın peki? Yani giyinmemiş olmandan vardığım bir sonuç var ama onu düşünmek istemiyorum doğrusu." Doyeon dümdüz bir yüzle ona baktı. "Terk mi edeceksin Jungkook'u?"

"Hayır." Bu cümle bir nebze de olsa iç rahatlatıcı sayılırdı. Kız en azından çocuğu bırakıp gitme planı yapmıyordu.

"Neden giyinmedin o halde?" Ellerini iki yana açmış, kaşlarını kaldırmıştı kız.

"Az önce aldığım telefonun şokunda olduğum için olabilir mi Jimin? Daha vaktimiz var, biraz nefes almama izin ver lütfen. Şu balkon kapısını açar mısın biraz?" Hava çok sıcak sayılmazdı ama kızın içeride havasız hissetmesi doğaldı. Kapıyı açıp tül perdeyi yana çekerken mırıldandı Jimin.

"Vakit var ama yine de hazırlanmalısın. Hem gelinliğin içinde olmaya da alışman lazım, tüm geceyi onunla geçireceksin sonuçta." Oda büyük bir açıklığa bakıyordu, karşıda bir bina olmaması ve gün batımı renklerinden biraz biraz oluşturmaya başlayan gökyüzü Jimin'in içini rahatlattı.

numb ~ vminWhere stories live. Discover now