🌈セブンティーン

300 21 0
                                    

Oy ve yorumsuz bırakmayınn..

Titreyen ellerimden gözlerimi ayırıp bakışlarımı aynaya yönelttim. Harap olmuş görünüyordum. Parlak sarılarımın yerini kuru ve dağınık saçlar almış, uzun süredir gergin durduğum ve ağlamamak için kendimi zorladığım için gözlerim kan çanağına dönmüştü.

Nefes almak istediğimde bana inat boğazıma batan tırmıklar kan kusturacak raddeye getiriyordu. İçtiğim ilaçların etki etmesi bir yana dursun kendimi toparlamak için 5 dakikadan fazla sürem yoktu. Cebimde Lisa'nın tıkıştırdığı bir kaç makyaj yardımıma koştu.

Üzerimde siyah halter yaka tişört ve üzerine geçip bir omzunu düşürdüğüm beyaz gömlek altımdaki dar pantolonla birleşmiş. Tost yaptığım sarı saçlarım kabarık durup küpelerime uydurmuştum.

Girdiğim banyo geniş sayılmazdı ancak sakinleşene kadar içinde dönüp durmam için yeterliydi. Yüzümü soğuk suyla yıkayıp kuruladığımda kapı çalmış sanki içeri baskın yapılmış gibi dönemi sağlamıştı.

Boğazımı temizleyip al al olan yanaklarıma ellerimi bastırdım.

"H-hemen çıkıyordum"

"Bay Kim yardıma ihtiyacınız olup olmadığın öğrenmem için yolladı"

Büyüyen gözlerimle titrek adımlar attım. Kapıya yaklaşıp deliğine odaklanırken göz göze geldiğim silah derince yutkunmamı ve gözlerimi içine itecek kadar yummamı sağladı.

"S-Sehun-shi, sen misin?"

"Jimin kapıyı aç"

"Ah... Şey ben... Müsait değilim"

"Jimin beni Jungkook yolladı acele et"

Bok çukurunda yüzerken elmas  yakalamış gibi hissediyordum. Rahat bir nefes verip açtığımda hızla içeri geçip yeniden kilitledi.

"J-jungkook'u nereden biliyorsun?"

"Jimin lanet olsun kekelemeyi kes!"

"A-ama kızma ben zaten ç-çok..."

Korku anında alışık olduğum tek şey sıkıca sarılmaktı. Öyle de yaptım zaten. Henüz göreli birkaç saatlik oğlanla sıkıca sarılırken ağlıyordum. O ise garipsemenin aksine sıkıca sarmış ve kulağıma sakinleştirici şeyler fısıldamıştı.

"Hey bunu nereden öğrendin?"

"Jungkook beni buraya göndermeden önce tembihledi. Sakinleştin sayılır hm"

Aynaya dönüp çıkardığım malzemeleri aceleyle yüzüme yedirmeye ve daha canlı bir görünüm kazanmaya çalıştım.

"Tanrı aşkına aklındaki tek şey güzelliğin mi?"

"Canlı görünmeye çalışıyorum sende susacağına bana sebebini anlatsan iyi olur."

"Sakin ya hemen çıkışma, Kook saldırıda olduğumuza söyledi bir süre buraya kaynamalısın yakınlaşmalısın ki bunları zaten biliyorsun"

"Ne! Saldırı derken?"

"Bak her şeyi kurcalama daha fazla şey bilmek yalnıza omuzlarındaki yükü arttırır..."

Bana doğru yaklaşıp söylediği sözler aklıma iyiden iyiye kazınırken kapıya yöneldi.

"Burada benden başka kimseye güvenme, gerekirse bana bile güvenme. Bay Jeon ile görüştükce sana haber vereceğim."

Kapı kapanınca havada kalan elimdeki maskarayı indirip kapıyı kilitledim. Jungkook'u görmek istiyordum. Yüzümle uğraşırken aklımdan geçen tek şey Jungkook ve güven veren kokusu bakışları dokunuşı ve sarışıydı. Telefonumdan yüzlerce kez aramış olsamda hiçbir dönüt yoktu.

Ekranı kilitleyip makyajları cebime yerleştirdim. İçeri geçtiğimde koridorun başında kızlarla konuşan Taeyang'ı gördüm. Çaktırmadan yaklaşmaya çalıştım. Eğer dönen önemli meseleler varsa kriz geçirip ürkek bir çocuk gibi kenra geçmeyecektim. Elimden geldiğince onlara yardımcı olup bir an önce kollarına girmeliydim.

"Mmh lütfen doktor"

"Tedavi edin beni yakışıklı"

"Kalçalarım fazla hasta lütfen iyi olmamı sağlayın"

"Göğüslerimin muayene edilmesi gerekiyor bayımmh"

Çevresindeki kadınlardan gelen tuhaf sesler araştırmacı ve ajan ruhumu öldürmeye yeterken kusar gibi yapıp asıl hedefim olan masaya ilerledim. Telefonumdan gelen bildirim ile kenara geçerken tahmin ettiğimin aksine az önce içinde bulunduğum erkek grubundan mesaj gelmişti.

'Beyler bu akşam kimdeyiz?'

'Sağlam bir gece için kızlara geçsek'

'Oğlanlara geçmekten yanayım'

'Kes sesini pis gay'

'Ayıp oluyo tek gay ben miyim Chiv sen konuş azıcık'

'Yönelimim artık yok, birine bağlandım ondan başkası sarmıyor'

'Hay sikeyim senin gibi adamı"

'Ulan adam olmuş bu çocuk'

'Çaktırmayın olm çocuk grupta'

Bıkkınlıkla nefes alıp hedefe yürüdüm. Saf salak lise çocuğu tiplemeleriydi zararları yok gibi dursada oldukça tehlikeliydiler.

Yanlarına geçtiğimde Sehun göz kırpıp gülümsedi. Tanımadığım tipler eklenmişti aralarına.

"Hey Jim (Jim götünüze girsin benim adım JİMİN) nerede kaldın"

"Uuu makyaj tazelenmiş gece planları var yoksa"

"Gece planları için tek hazırlığım makyaj olmaz emin ol"

Gülüşmeler eşliğinde ıslıklar çalınınca öksürüp yanıt vermişti.

"Peki o zaman dikkat et kendine...Umarım hazırlıksız yakalanmazsın"

"Onunla düzgün konuş Mingyu"

Sehun atılıp söylenirken Chiva bana döndü.

"Aldırma onu. Sarhoş sarhoş konuşuyor"

Güldüm.

"Merak etme itlere karşı çomağım hep hazırdır"

Mingyu'nun kollarındaki sert bakışlı asil kadın ayrılıp sırıtarak çak işareti yapmış yükselen gülüşler karşılıklı sırıtışmıza yol açmıştı.

'tebrik ederim ilk işin düşman edinmek oldu destek derken köstek oldun yine'

İç sesimi bastırıp James adında espirili siyahi çocuğun (çocuk diyorum boyu 1.87 az önce söyledi) sözlerine kulak verdim.

Saatler akmazken ortamdan ayrıldığını yeni farkettiğim Sehun birkaç dakika sonra kulağıma eğilip barın dışında Jungkook'un beklediğini söyledi.

"Bir yolunu bul ve gel ama izini sakın belli etme, unutma ölüm söz konusu"

Boğazımı temizleyip boynuma kafasını dayayıp soluklanan bedene baktım. Alkol dikip mızmızca tişörtümü çekiştiriyordu.

 ̶T̶o̶u̶c̶h̶ ̶i̶t̶  //KookminHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin