6

3.2K 435 133
                                    

3624 kelime

Zihnefend: Bir kişinin zihnini kontrol etmeye, düşünceleri ile hatıralarını görmeye yarayan büyüdür.

Zihinbend, zihni dışarıdan gelecek saldırılara, Zihnefendarlara karşı korumaktır.

"Sizin binanızdan gerçekten nefret ediyorum, Seokjin." dedi Yoongi, ders bitip öğrenciler sınıftan çıkmaya başlarken.

"Niyeymiş?"

"Profesörler zırt bırt puan veriyor da ondan." diye yanıtladı sinirle. "Ben hayatımda böyle şey görmedim anasını satayım. Utanmasalar, çok güzel sıçıyorsunuz, buyurun 50 puan diyecekler." Gözlerini kapatıp alnını ovuşturdu.

"Aslında, bu konuda Yoongi'ye hak veriyorum." dedi Hoseok. "Eften püften sebeplerle Gryffindor'lara puan vermeleri cidden can sıkıcı olmaya başladı."

Yoongi, şaşkınlıkla Hoseok'a döndü. "Yeni mi can sıkıcı olmaya başladı?" dedi. "Bu durum, birinci sınıftan beri canımı çok fena sıkıyor."

"Kıskanmayın." dedi Seokjin gülerek ve kitaplarını çantasına koyup ayağa kalktı. "Hadi kalksanıza, neyi bekliyorsunuz?" dedikten sonra da arkadaşlarını beklemeden yürümeye başladı.

Yoongi, hızla ayağa kalkıp Seokjin'in arkasından giderken, "Bekle, bekle!" diye seslendi. "Daha lafımı bitirmedim!"

Hoseok ve Jeongguk, iksir dersleri olduğu için ikisinin yanından ayrılıp bahçeye doğru adımlarlarken, "Ben sınıfa gideceğim." dedi Jeongguk.

Hoseok, anlamak istercesine arkadaşına baktı. "Dersin başlamasına daha yirmi dakika var."

"Olsun." dedi Jeongguk geri geri adımlamaya başlarken. "Sonra görüşürüz!" Ardından arkadaşına el sallayıp arkasını dönerek koşar adımlarla iksir dersinin yapıldığı sınıfa ilerlemeye başladı.

Taehyung'un çoktan sınıfta olduğunu varsayıyordu.

Taehyung geçen sefer iksir dersindeyken, derse geçilmeden önce o gün yapılacak iksirin malzemelerini önceden ayırdığını söylemişti ve bu yüzden Jeongguk'da şu an sınıfa gidiyordu.

Sınıfa girdiğinde, tahmin ettiği gibi, Taehyung içerideydi. Her zamanki sırasında oturuyordu ve kafası masasındaki kitaba gömülüydü.

Jeongguk, yanına oturduğunda kafasını okuduğu kitaptan kaldırdı ve, "Erken gelmişsin." dedi saatine bakarken.

"Evet." dedi Jeongguk çekinerek. "Bugün hangi iksiri yapacağız?"

"Büyük ihtimalle, Ufalma İksiri."

"Malzemeleri beraber ayarlarız diye düşünmüştüm ama..." diye mırıldandı Jeongguk ve ardından gözü, masadaki iksir malzemesi yığınına takıldı. "Sen çoktan halletmişsin."

"Evet." dedi Taehyung. "Ne kadar erken o kadar iyi."

Ardından Jeongguk, aklına gelen şeyle oturduğu yerde hafifçe doğruldu ve masanın yanına koyduğu poşeti alarak Taehyung'un önüne koydu.

Taehyung, bir önündeki poşete, bir de Jeongguk'a bakarken ne olduğunu anlamaya çalışıyordu. Poşeti şüpheci bir tavırla kucağına aldığı sırada, "Daha önce getirmediğim için üzgünüm." dediğini duydu Jeongguk'un.

Poşetin içinde, geçen haftaki astronomi dersinde Jeongguk'a verdiği hırkası vardı.

"Merak etme, iyice yıkadım." dedi hızlıca. "Ayrıca... Teşekkür ederim."

as i am ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin