Sadece Tuğrul

47 16 44
                                    

18 yaşımdan bu yana yalnız başıma yaşıyordum. Kendi ayaklarımın üzerinde durmaya alışmıştım. 29 yaşındaydım ve aradan 15 koca yıl geçmesine rağmen hala yetimhaneye terk edilen Tuğrul'dum.

Küçüklüğümden beri motorlara ilgim vardı. Ve ailem saygın bir aile olduğu için daima bu isteğime engel olurdu. Onlara göre yalnızca serseriler motor kullanırdı. Saygın aileler kullanamazdı. Demirer Ailesi gibi...

Dün gibi aklımda yetimhaneye terk edileceğimin kesinleştiği gün. 14 yaşıma girdiğim günü 1 hafta geçmişti. Ben yine okuldan arkadaşımın abisinin kaçak motorsiklet yarışına katılmış ve kazandığım para ile eve dönmüştüm. Evet buna ihtiyacım yoktu. Ki bende kendim için kullanmaz, sokak hayvanlarına verirdim. Eve güle oynaya geldiğimde karşımda korkutucu yüz ifadesi ile Turgay Demirer vardı. Babam. Beni asla dövmezdi, ancak bakışı ve verdiği cezalar dövmekten beter ederdi.

-Yine hangi cehennemdeydin?

-Hiç baba dolaşıyordum.

-Yalan söyleme. Korumalar senin yine o kaçak yerde olduğunu söyledi.

-Baba özür dilerim.

Ve ilk tokatım. Annem yanıma geldiğinde bana sarılacak sanmıştım, ama o bana bakıp " ailemizin yüz karası oldun, senden utanıyorum. Beni hayal kırıklığına uğrattın. " demiş. Ve babamın arkasından gitmişti. Yelda Demirer ilk kez bana bir yabancı gibi gelmişti.

Sonra odama çıkmıştım. Sesler geliyordu salondan. Babam bağırıyordu. Her zaman ki gibi. Onları rezil ettiğimden ve utandırdığımdan söz ediyordu. Ailenin tek düzgünü ikiz olan ablam ve abimmiş. Lara ve Kara Demirer. Onlara hep özenirdim ama onlar gibi olamıyordum. Ama onlar babam ve annem gibi beni dışlamıyor aksine başıma bir şey gelir endişesi ile yaşıyorlardı.

İşte o gün en büyük şanssızlığım benden 5 yaş büyük ablam ve abimin 18. Yaş gününden bu yana eğitim için İngiltere'ye gitmiş olmalarıydı. Odamda duvarı izlerken babam gelmişti. Toparlanmamı emretmişti. Kalkmıştım. Valiz hazırlatmıştı. Hazırlamıştım. Aşığı indirip yola çıkmıştık. Ben beni başka bir yere götürecekler sanıyorken onlar beni yetimhaneye bırakıyormuş. Çok sonradan anladım. Kocaeli merkezden İzmit'e geldik. Yetimhaneye. Sonra indik. Evraklar hazırlandı. Ve annem ile babam arkasına bakmadan beni terk etti. Sonrası yok.

Aradan yıllar geçti ama benim acım dinmedi. Ailem beni Amerika'ya gönderdiğini söylemişti herkese. Ablam ve abime de. Onlar aramıştı ama bulamamıştı. Çünkü Turgay Demirer isterse her şey olurdu. Aradan 4 yıl geçti ben yetimhaneden çıktım. Orada sahiplendiğim 2 kişi vardı. Ses ve Laçin. Kardeşim bellemiş daima korumuştum. Ses zaten Laçin'e göre güçlü bir kızdı ama yine de. Laçin bana hep abi derdi ama Ses arkadaşı sayardı. Öyle sanardı ama bana ne kadar bağlı olduğunu görüyordum. Beni kendisinin bile bilmediği kadar çok seviyordu. Neyse işte.

Çıktım yetimhaneden gittim ailemizin işlettiği restorana. Bambaşka olmuştu. Tek değişmeyen bara açılan katta ki tabloydu. Orada gördüm onları. Ablamı ve abimi. Anında tanıdılar beni. Koşarak sarıldılar. Ne zaman döndüğümü sordular. O an anladım annem ve babamın beni çok iyi sakladığından. Sonra ikisinin de öldüğünü öğrendim. Ve asla üzülmedim. Bana da 2 mekan bırakmışlardı. Biri sadece bardı. Diğeri ise artık ablama verdiğim aile restoranımız. O gün anlattım onlara yetimhaneye bırakıldığımı. Ve o gün çıktım hayatlarından. Ablam çok ağladı ama sadece nadiren görüşme kararı aldım. Çünkü onlar benden bile çok anneme benzerdi. Ve ben hala annemi affetmemiştim.

MütenahiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin