11. Bölüm

39 15 49
                                    

İnstagram'a attığım yorumdan sonra odadan çıkıp, Laçin'in yanına gittim. Tahmin ettiğim gibi giyinmiş , ev kızı moduna girmişti. Tek sorun saçlarının açık olmasıydı. Ona döndüğümde anlamış gibi kafasını sallamıştı ama yine de aynadan fotoğraf çekmeyi ihmal etmemişti. Aren'e atacaktı belli ki. Güzel olmuştu.

    Ona baktıktan sonra kendi üzerimi de kontrol etmiştim

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Ona baktıktan sonra kendi üzerimi de kontrol etmiştim. Gayet güzel olmuştum bence. Siyah giyinmiştim üzerine pek tercih etmesem de beyaz hırka giyinmişti. Ve hatırlıyordum. Dolabımda bulunan tüm beyazları Laçin ve Tuğrul alıp iznimi dahi almadan dolabıma yerleştirmişti. Yankı hayatıma girene kadar hiç giyinmediğim beyaz kıyafetleri yavaştan giyinmeye başlıyordum.

 Yankı hayatıma girene kadar hiç giyinmediğim  beyaz kıyafetleri yavaştan giyinmeye başlıyordum

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Tuğrul'un attığı hikayeden sonra onu eve yemeğe çağırmaya emin olmuştum. Bizim için gelenekti onu yemeğe çağırmak. Ama bu sefer ki farklıydı. Acı çekiyordu ve biz yanında olmalıydık. Onun çektiği acıları en derinden hissediyordum. Benzerini yaşamıştım. Bu yüzden onu çok iyi anlıyordum.

Laçin'e başımla işaret edip mutfağa yöneldim. Kızıl da peşimden geldi. Akıllı bir bıdıktı. O kadar küçüktü ki insanın yiyesi geliyordu. Küçük ayaklarıyla beraber mutfağa girdiğimizde ne yapacağımı az çok biliyordum.

   Tuğrul en son geldiğinde canının uzun zamandır karnıyarık çektiğini ama yapamadığını söylemişti. Sözüm vardı. O unutmuştu belki ama ben hatırlıyordum. Bu yüzden hızlıca çalışmalara başladım. Buzdolabından patlıcanları alıp azcık soyduktan sonra kızartmak için tavayı çıkardım. Tavaya yap dökeceğim esnada içeri Laçin girdi. Hemen salata yapmaya başladı. 2 çeşit yapacaktı. Her zaman hangi yemeğe ne yakıştığını ve Tuğrul'un neyi sevdiğini bildiğimiz için en iyi menüler çıkarırdık ortaya.

  Laçin salata için malzemeleri çıkarırken pilavı alıp bir kabın içinde suya koydum. Nişastayı süzüp şiştiğini zaman daha lezzetli oluyordu. Tavaya yağı döktükten sonra alacana soyduğum patlıcanları kızarttım. Ardından peçete koyduğum kayık tabağın içerisinde yapı dizmesi için kenara koydum. Kıymalı iç harcı pişirmeye başladıktan sonra hızlıca karnıyarığı hazırlayıp fırınladım. Laçin bana göre oldukça yavaş olduğu için henüz daha 1 salata yapabilmişti. Gülümsedim ve pilavı pişirmeye koyuldum.

  Kızıl mutfaktan sıkılıp çıkmıştı o sırada. Yüksek ihtimalle salona gidip yatağının yanında onun için olan oyun alanını dağıtmakla meşgul olacaktı. Şımarık bebeğim.

   Dakikalar sonra yemekler hazır olmuştu. Laçin bitirdiği salataları buzdolabına koymuş, cacık için salatalık doğruyordu. Cacığı hazırladıktan sonra onu sa buzdolabına koydum. Ardından tatlı için kolları sıvadım. Her ne kadar Tuğrul'un eli boş gelmeyeceğini bilsem de ben tam takır olmalıydım. Revani yapacaktım. Hepimiz severdik. Hızlıca yaptığım zaman telefon çalmıştı. O sıra da bende revaniye şerbetine döküyordum. Tuğrul' du.

-Alo Ses'im?

-Efendim?

-Ne istersiniz gelirken alayım?

-Açıkçası bir şey istemiyorum her şey var düşünmen yeter. Sen gel .

-Her aradığımda şunu söylüyorsun. Anladık evini eksik bırakmazsın ama söyle bakalım bugün canın ne çekiyor?

-Ekler!

-Aman Tanrım ne büyük değişim.

-Dalga geçme.

-Süreyya hanımın büyük değişimi. Muazzamdı. Alıp geliyorum.

Yüzüne kapatmıştım. Dalga geçiyor ya. Ne varmış en çok ekler yemekten hoşlanıyorsam? Laçin de çok severdi bu yüzden Tuğrul daima ekler ve yanında başka şeylerle gelirdi. Her çeşit ekleri görmek muazzam bir lezzet şöleni demekti! Şimdiden heyecanlanmıştım. Hemen toparlanıp revaniyi de dolaba kaldırdım. Tuğrul yüksek ihtimalle yarım saate burada olacaktı. Çünkü daima ekler aldığı yer bizim eve yakın olan en güzel pastaları ve ekleri yapan pastaneydi.

Hızlıca salona yönelip kucağında Kızıl ile oynayan Laçin'e baktım. Kızıl hepimize iyi gelmişti.

- Hadi yaramaz ikili, misafirimiz yoldaymış.
Yardım edin bana.
- Hay hay annecim.

- Laçiiinnn!

- Tamam kızma. Sustum. Tıp.

Gülüp masanın üzerinde bulunan vazoyu kenara koydum. Üzerine güzel bir bez serdikten sonra kalanını Laçin'e bıraktım. O anlardı bu işlerden. Gidip yemekleri ısıttığım da eş zamanlı olarak kapı çaldı. Beklediğimizden hızlı geldi. Acıkmış belli. Kapıya yöneldiğimde Kızıl Laçin'in kucağından atlamış bana geliyordu.

-Bebeğim gel bakalım. Tuğrul abiye kapı açalım.

Kızıl dediğimi anlamış gibi miyavladığında kocaman gülümseyip kapıyı açtım. Tuğrul her zaman yüzünde bulunan sert bakışıyla duruyordu. Ona gülümsediğimizi görünce anında bakışları yumuşamıştı. Canım Tuğrul.

- Hoş geldinn!

Laçin de arkamdan selam verdiğinde. O da hoş bir şekilde karşılık verip içeri girmişti. Kızıl'a uzandığında Kızıl onun iyi biri olduğunu anlamış gibi patisini uzatmıştı. Akıllıydı. Tuğrul gülümseyip patisine elini uzatıp selamlaşmıştı. Biraz geçtikten sonra Kızıl'ın onun kucağından inmeyeceğini adım gibi biliyordum. Tuğrul da şeytan tüyü vardı. Daima kendini sevdirirdi. Şebek.

Tuğrul ile beraber mutfağa geçtiğimizde gördüğü sofra karşısında yüzünde minnettar bir gülüş peyda oldu. O her zaman böyleydi işte. Onun için yapılan en ufak şeyde mutlu olur, minnet duyardı. O kişiye daima saygı ve sevgiyle bağlanırdı. Tuğrul'u bu yüzden hep farklı tutardık.

Tuğrul sofraya bakarken bende hemen servis için mutfağa döndüm. Eksik olan tek şey yemek servisi idi. Onları da hallettikten sonra, artık tamamen şahane görünüyordu.

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

MütenahiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin