|11

456 49 13
                                    

Heesung:
Eger 10dk içinde sahnede olmazsan bir daha sahneye çıkamazsın.

Beomgyu:
Uu çok ciddi.
Tmm geliyom.
Favori gitaristiniz olmadan baslayamazsiniz

Heesung:
Hadi seri seri

"Ödleri kopuyor favori oğlanlarını bir saniye göremeyince." Beomgyu telefonunu cebine koydu.

"Öyle mi Beomgyu-ssi?" Yeonjun onun saçlarını karıştırdı.

"Evet, öyle Yeonjun-ssi," Beomgyu saçlarını düzeltti ve bandanasını kolundan çıkarıp saçına taktı. "Şimdi, izninle bu çocuk biraz şov yapacak." Daha sonra Yeonjun'un yanağından öpüp onun bir şey demesine fırsat vermeden koşarak sahneye gitti.

Yeonjun da olduğu yerde daha fazla durmadı ve final maçı için tribünlere, Soobin ve Taehyun'un yanına gitti. Okul takımı o yıl en iyi performansını sergiliyordu. Yeonjun, Kai'yle gurur duyuyordu.

"Selam hyung." Onun yanlarına geldiğini ilk fark eden Taehyun oldu.

"Selam." Çekingen bir şekilde karşılık verdi Yeonjun.

"Sonunda final maçı ya, sonunda!" Soobin maç sezonunun sonu geldiği için çok mutluydu. Taehyun tarafından her maçı izlemeye sürüklendiği için keyif almak istese bile alamıyordu ve oldukça sıkılıyordu maçlar sırasında.

"Bittiği için ben de çok mutluyum Soobin-ah." dedi Yeonjun.

"Siz eğlenmeyi bilmiyorsunuz. Bakın Beomgyu'ya, çoktan tribünleri moda sokmaya başladı." Taehyun Beomgyu'yu işaret etti.

"Eğlence anlayışımız aynı değil diye bizi suçlayamazsın Taehyun." Soobin ona göz devirdi.

"Tamam, tamam. Susun. Hakem sahaya girdi." Taehyun onları susturup tüm dikkatini sahaya çevirdi.

"Çok sevgili öğrenciler," Hepsi sesin geldiği yöne baktı. Beomgyu final maçının açılış konuşmasını yapıyordu. "Bahar dönemi futbol maçı sezonunun final müsabakasına hoş geldiniz!" Tribünlerde alkış sesleri yükseldi. "Lafı uzatmayacağım. İyi olan kazansın!" Hakemin düdüğüyle oyuncular maça başladığında tribünlerdeki coşku biraz olsun bile azalmamıştı.

Çekişmeli ilerleyen maç okul takımının galibiyetiyle sonlandığında etraftan sevinç nidaları yükseldi. İki takım da sahadan ayrılırken okul grubu da performansına başlamıştı. Galibiyetler kutlanmak içindi.

Maçın sonunda Kai de aralarına geldiğinde beşi birlikte kutlama yapmak için bir kafeye gitti.

"Hep ben mi oynayacağım?" dedi Kai kahvesinden bir yudum alırken. Yeonjun'u diğerleriyle yakınlaştırmak için aklında eğlenceli bir fikir vardı.

"Ne demek 'hep ben mi oynayacağım?' Takımda olan sen değil misin Kai-ya?" Yeonjun fal taşı gibi açılan gözleriyle Kai'nin ne demek istediğini anlamaya çalışıyordu.

"Diyorum ki, deve gibi insanlarlarsınız. Çiftli basketbol maçı mı yapsanız? Hem size de değişiklik olur finallerden önce. Siz ikiniz," Beomgyu ve Yeonjun'u işaret etti. "Bir de siz ikiniz," Bu sefer de Soobin ve Taehyun'u işaret etti. "Ben de hakem olurum. Kazanan takım geri kalanın istediği bir şeyi yapar."

"İki durumda da kazançlı olan sensin ama." Taehyun şüpheli bakışlarla baktı Kai'ye.

"Aynen öyle." Kai kahvesinden büyük bir yudum aldı.

"Nereden çıktı bu şimdi?" Soobin'in arası sporla pek iyi olmadığı için olabildiğince uzak kalmak istiyordu bu istekten.

"Keyfim ve kahyası tarafından ortaya çıkarıldı bu fikir." Kai Soobin'e doğru genişçe gülümsedi.

"Aslında keyifli olabilir. Ne kaybederiz ki? Öğleden sonra basket sahası boş oluyor zaten." Beomgyu yayıldığı yerden doğruldu. Bu fikri sevmişti.

"Hayatta olmaz!" Soobin itiraz etti.

"Ya lütfen," Beomgyu dudaklarını büzüp yalvarmaya başladı. Kai, onun istediğini almak için her şeyi yapacak biri olduğunu fark ettiği için sinsice gülümsedi çaktırmadan. "Kafa dağıtırız azıcık. Finallerden sonra hemen evinize gidiyorsunuz zaten."

Soobin ve Yeonjun olmaz dercesine başlarını sallarken Taehyun nötr bir tavır takınıyordu. "Hadi ama hayatım, yendikten sonra Soobin'in bizim kölemiz olduğunu düşünsene... Bulunmaz nimet. Lütfen olur de, lütfen, lutfen, lütfen..." Beomgyu bu sefer Yeonjun'un omuzlarına sarılmış, yakın temas ile ikna etmeye çalışıyordu onu.

"Sevgilimi size köle yaptırmam tamam mı? Çıkar onu aklından." Taehyun masaya yaklaştı.

"Yendiğimizde görüşürüz." Beomgyu ona dil çıkardı. Kai kahkaha atmamak için kendini tutuyordu.

"Sen daha benim mücadeleci tarafımla karşılamamışsın anlaşılan." Taehyun ona meydan okurcasına masaya doğru daha da eğildi.

Beomgyu da onun gibi masaya doğru eğildi. "Hah, kazanmak için benden daha istekli olamazsın Kang Taehyun."

Onlar kendi aralarında inatlaşırken Yeonjun ve Soobin birbirine endişeyle bakıyordu. Onları engellemek ve engellememek arasında kararsızlardı.

"İki gün sonra, saat altıda, basket sahasında, çiftli basket maçı..." Beomgyu serçe parmağını ona uzatırken Kai istediğini aldığı için zaferle gülümsedi.

"Kaybeden takım bir hafta boyunca diğerlerinin getir götürü yapar." Taehyun kendi serçe parmağını onunkine doladı.

"Anlaştık."

"Anlaştık."

merhaba.

(anlayışınıza sığınarak bir başka bölümün altına yazdığım şeyi yeniden yazıyorum çünkü yeni bir şey yazmaya kalkışmak istemedim haddimi aşıp, birilerini kırarım diye.)

ülkece kelimelerin pek de bir şeyler ifade etmediği zamanlardan geçiyoruz. umarım iyisinizdir, sağlıklısınızdır.

elimizden gelen her şeyi yaptıktan sonra bir şey kalmayınca haber takip etmekten başka şey yapamaz olduk hepimiz. buruğuz, kırgınız.

ama diğerlerine iyi gelmek için önce bizim iyi olmamız gerekiyor. biz iyi olalım ki diğerlerine bir faydamız dokunsun. bu yüzden de günlük rutinlerimize devam etmemiz gerekli. bu günleri aşabilmek için yola devam etmeliyiz.

umarım bu bölüm biraz olsun kafanızı dağıtmıştır, iyi gelmiştir.

kendinize iyi bakın :)

act fool | beomjun ✓Donde viven las historias. Descúbrelo ahora