|22

242 40 12
                                    

Kamp yapmalarının üstünden üç gün geçti. Yeonjun ailesinin yanına gitmek için valizini topluyordu. Beomgyu onu göndermeden dönmeyecekti evine.

"Bana tişörtlerinden birini ver." Yeonjun her şeyini valizine doldurmuştu bile.

"Sen de vereceksen..." Beomgyu'nun yüzünde buruk bir gülümseme vardı. Kendi toplu duran valizinden bir tane tişörtünü çıkarmadan önce Yeonjun'un bir tişört çıkarmasını bekledi.

Yeonjun hiçbir şey demeden bir tişörtünü çıkarıp ona uzattı. "Al." Bu tişört, Beomgyu'nun ona en çok yakıştırdığı tişörttü.

Beomgyu da gidip bir tişörtünü aldı ve Yeonjun'a verdi. "Bunu üstünden çıkarma."

"Sen de benimkini çıkarma."

Sonrası sessizlik. Beomgyu ondan ayrılmak istemiyordu. Zamanın tam orada durması için her şeyi yapabilirdi. Fakat evden çıkma vakti çoktan gelmişti. Anahtarlıkta asılı olan anahtarlardan birini aldı Yeonjun. "Evden ayrıldıktan sonra gelmemezlik yapma olur mu? Beni özlersen buraya gel." Beomgyu durgun bir ifadeyle onaylayarak başını salladı.

Pek konuşmadılar daha sonra da. Havaalanına geldiklerinde Kai ve Taehyun onları bekliyordu. Soobin çoktan Ansan'a dönmüştü.

"Hyung!" Kai onları gördüğünde kolunu var gücüyle salladı yerlerini belli etmek için. Uçağın kalkmasına kırk dakika vardı. Pasaport kontrolünde uzun bir sıra olduğu için Yeonjun'un onlara hızlıca veda etmesi gerekiyordu.

"İyi yolculuklar hyung." dedi Taehyun ona sarılırken.

"İndiğinde mutlaka haber ver, aklım sende kalır yoksa hyung." Kai ona sıkıca sarıldı.

"Tamam anne..." dedi Yeonjun şakayla.

Vedalaşma sırası Beomgyu'ya gelmişti. Gözleri dolmuştu bile şimdiden. Ama Yeonjun gitmeden ağlamamak için kendini tutuyordu. "Kai haklı. Bir şey olursa haber ver. Olmazsa da haber ver. Her yaptığını söyle bana. Bir de beni çok özle tamam mı?" Beomgyu ona ilk kez bu kadar sıkı sarılıyordu. Sanki az daha sıkı sarılırsa bedenleri iç içe geçecekti.

"Tamam, her şeyi anlatacağım sana. Saniyesi saniyesine haber vereceğim." Yeonjun onun saçlarının arasına bir öpücük bıraktı.

Bir şekilde ayrıldılar birbirinden. Yeonjun sürekli arkasına bakarak uzaklaştı oradan. Gözden kaybolduğunda Beomgyu içindeki boşlukla yere çöküp ağlamaya başladı.

"Beomgyu!" Kai ve Taehyun aynı anda endişeyle ona döndüler. Taehyun onun yanına çömelip sırtını sıvazlamaya başladı.

"Hadi gidelim buradan." Taehyun kolundan tutup kalkmasına yardımcı oldu.

"Yeonjun'a hiçbir şey demeyin. Ben biraz fazla duygulandım sanırım." Elinin tersiyle akan gözyaşlarını sildi Beomgyu. "Çok mesafe girdi araya. Kaldıramadım bir an."

"Ben seni çok iyi anlıyorum Beomgyu. Ama geri dönecek." Taehyun onun koluna girmişti yürürken.

"Yeonjun hyung da ağlıyordur şimdi. Sizi gidi sulugözler," dedi Kai. Bu ister istemez Beomgyu'yu güldürdü. "Ha şöyle, gül biraz. Dünyanın sonu değil ya?"

"Senin de sevgilin olursa göreceğim ben seni Kai-ssi." dedi Taehyun. Beomgyu'nun gülümsemesi kıkırtıya dönüştü.

Ertesi gün Beomgyu Yeonjun'un evini toparladı. Eşyaları tozlanmasın diye örttü ve Yeonjun'un geri geldiğinde okuyabilmesi için sevimli bir not bıraktı salondaki masanın üstüne ve her yeri kapatıp evden çıktı. Zor bir yaz olacaktı. Bu yüzden derin bir nefes alıp yola çıktı.

Kai onu uğurlamak için onunla birlikte gitti otogara. "Hyung eve vardığında mutlaka haber ver olur mu?"

"Olur. Haber veririm."

"Bir de çok üzülme olur mu? Yeonjun hyung erken döner Kore'ye." Kai endişeli bir gülüşle bakıyordu ona.

"Neden üzüleyim Kai? O orada ailesiyle birlikte sonuçta. Ailesini görmek onun hakkı. O yüzden onun adına mutlu olmaktan başka bir şey yapamam."

"Ya siz çok güzel seviyorsunuz birbirinizi! Çok özeniyorum size."

Beomgyu onun kolunu sıvazladı. Dedikleri gururunu okşamıştı.

Otobüs otogara girdiğinde sıkıca sarıldılar birbirine. "Kendine iyi bak hyung. Güzel bir tatil geçir." Kai yüzünde geniş bir gülümseyle konuştu.

"Sen de kendine çok iyi bak Kai. Geri döndüğümde daha çok vakit geçirelim." Beomgyu da ona gülümsedi ama otobüse bindiğinde yüzündeki gülücük yavaşça soldu. Tatil zamanı gelmesine rağmen ilk kez bu kadar hüzünlüydü.

Arkadaşları ve sevgilisinden ayrı olmak onu üzüyordu. Üstelik Soobin de yoktu artık. Babası emekli olup Ansan'a döndüklerinden beri de yoktu zaten. Daegu'da yalnız kalacaktı. Fakat zaten yapması gereken tonla şey vardı. Tatilin hızla bitmesini umarak kapadı gözlerini uyumak için.


bunları geçiş bölümleri olarak düşünelim...

act fool | beomjun ✓Opowieści tętniące życiem. Odkryj je teraz