Bana Fazla Körsün

18.5K 528 66
                                    

Nefeslerim düzene girmişti, kalp atışlarım ise yavaş yavaş normale dönmüştü. Fakat hâlâ kendimde değildim. Başım çok fena dönüyordu. Demir ise bana zaman tanıyordu sadece.

"Sana yavaş içmeni söylemiştim." Omuz silkerek doğrulmak istemiştim ama izin vermemişti. Gerçekten iyi hissetmiyordum

"İki ay önce, Kıbrıstaydım. İşler yolunda ilerliyordu, ve artık kumarhaneyi borçsuz bir şekilde kapatabilecektim. Fakat, baban oynadığı bütün oyunları kaybederek bir sürü senet imzaladı. İşin garip yanı ise asla ödemiyordu. Kumarhaneyi kapatamadım, baban, içerideki rastgele bir odayı senetlerin içeride olduğunu düşünerek ateşe verdi. İçerideki çalışanlardan birisi, zehirlenerek öldü. Baban ise elini kolunu sallayarak buraya döndü. Sorguda ise, tamamen yanlış bir ifade verdi. Tam olarak 54 milyon olan borcunu sildiğini düşünüyordu." Duraksayarak eğilmiş ve bana bakmıştı. Daha sonra ise omzumdaki elinin tutuşları sıklaşmıştı. Omzuma konuştukça bindirdiği bu yükün hafiflemesini istiyordu sanki.

"Ben ondan para istemedim, sadece tek bir şey istedim, oda bir özür ve bir testten ibaretti. Abinin karısı, babamın kızıydı. Baban her türlü bokluğu yaparak test sonuçlarını değiştirdi. Doğruyu söylemek gerekirse o para yerine seni satmayı planlıyordu." Alayla gülerek duyduklarımı sindirmeye çalışmıştım. Satacaktı beni yani, hemde ona..

"Sende aldın öyle mi?" Oda sessizliğe bürünürken cevabımı aldığımı düşünüyordum. Sessizliği beni onaylıyordu sanki, bu benim canımı daha çok yakmıştı.

"Ayza bana bak." Arkamı dönerek gözlerine bakmıştım. Ona bakmam bir şey ifade etmiyordu çünkü gördüğüm şeyler asla değişmiyordu. Oda değişmesini pek istiyor gibi bakmıyordu açıkçası.

"Yapmadım, yapmamda." Büyük bir kararlılıkla söylediği kelimeler içimde bir yerlere oturmuştu. Hafiflemiş gibi hissediyordum.

"Gerçi beni ne yapacaksın ki, ne işe yarıyorum tam olarak?" Sorduğum soruya karşılık olarak sinirle solumuştu. Elleri yanaklarımı bulmuştu ve beni sertçe kendisine çekmişti.

"Ayza, kendini hiçe saymana dayanamıyorum! Bir hiç gibi davranmayı kes!" Kulağıma doğru dişlerini sıkarak söylediği kelimeler hiç bir şeyi değiştirmemişti. Ne içindi bu öfkesi?

"Tam olarak senin yanındaki yerim ne mesela? Neden bu evdeyim, neden senin yanındayım?" Kolumdan çekiştirerek elini belime koymuştu. Beni kucağına aldığında ise iki elinide belime koyarak beni kendisine daha çok çekmişti.

"Senin yerin tam olarak burası, senin yerin benim yanım Ayza. Sen gitsende gitmesende, yerin burası." Gözleri hariç her yere bakıyordum. Kullanılmış gibiydim, bu çok çirkindi.

"Benim yerim kimsenin yanı değil." Alayla gülerek bir elini dizimin üst kısmına koymuş ve benimle birlikte ayağa kalkmıştı. Kafam omzunun üzerindeydi, bu kadar güçsüz olmaktan nefret ediyordum.

"Sana demiştim, çok yanlış şeylerde çıkar arıyorsun küçüğüm." Haklıydı, asla anlayamıyordum bir çıkarı olup olmadığını. Lânet olsun ki herxekelri bilmek hiç iyi gelmemişti.

Bana böyle davranarak ne elde edebilirdi ki, sadece kendisini kandırabilirdi işin sonunda. Tabii bu işin bir sonu varsa...

"Yanlış şeyler diyerek benden bahsediyorsun ve bunda bir çıkar aramamamı istiyorsun, sence bu ne kadar mantıklı Demir?" Bir kaç merdiveni daha çıkarak kapıyı kapatmıştı. Beni kucağından indirerek kollarını belime daha çok sarmıştı.

"Bunu nasıl başarıyorsun bilmiyorum ama, her söylediğim kelimeden mutlaka saçma anlamlar çıkarıyorsun." Evet öyle bir yeteneğim şu üçüncü gün içinde gelişmişti. Bakalım dördüncü gün hangi yeteneğimi keşfedecektim?

Beyaz Şarap +18 |DÜZENLENİYOR|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin