Ellerimi Böyle Hep Tutacak Mısın?

9.9K 320 25
                                    

"İstediğimi biliyorsun." Şu durumda, onun durumu benden daha kötüydü fakat kendime söz geçiremiyordum. İçimdeki anlamsız dürtü beni ele geçirmişti. Yine kendime yeniliyordum, ama en çokta ona.

"Acısını çıkarıyorum küçüğüm, kusura bakmayacaksın." Gözlerimi kapatarak zorla nefes almıştım. Beni anlamıyordu hâlâ.

"Demir, iyileşmen için uğraşıyorum ve sen beni daha kötüsüyle sınıyorsun öyle mi?" Delirmem hoşuna gidiyor olmalıydı ki gülmüştü.

Üzerime eğilerek dudaklarını alnıma bastırmıştı. Dudakları bir süre sonra alnımdan ayrılmıştı. Alnını alnıma yaslamış nefesini boynuma veriyordu.

"Dokunmak ve tatmak arasında anlayamayacağın kadar fark var küçüğüm." Onu yatağa çok kısa bir süre bile olsa bağlamıştım ve bu onu etkilemişti.

"Ne hissettin?" Gözlerimi açarak gözlerime bakmıştım. Doğrularak şarap şişesini dudaklarımın arasına koymuştu.

"Ölüm ile yaşam arasında kalmış gibi hissettirdin. Bir daha kalkayamayacağımı zannettim," yudumlarım boğazımda düğümlenmiş gibiydi. "Korktum, neden bilmiyorum ama kaybetmekten çok korktum. O an ölümü hissettim, bu tarifsiz bir şey. Önce öldürdün, sonrada bana yaşamı verdin."

Gözlerim acırken hızla dolmuş ve şakalarıma doğru yaşlar süzülmüştü. Acısını çıkarıyordu, fakat bunu bana en sevdiğim şeyi vererek yapıyordu. Daha sonra ise onu benden alacaktı.

Benim ona yaptığım gibi, önce o güzel hissi verecek, sonra ise alacaktı. Benim ona yaptığım gibi, önce yaşama isteğini verip, sonra bir anda alacaktı.

"O haldeyken bile, gözlerine bakarken kaybolmuştum. Fakat sen bunu anlamadın. Sen beni bir günde defalarca öldürdün, ben sana kıyamazken. Bu eve geldiğinde asıl amacım sana zarar vererek babanı kışkırtmak iken, sen o kadar masum ve suçsuzdun ki, sana dokunmak bile istemedim." Son yudumu aldıktan sonra şişeyi indirerek yere bırakmış ve uzanarak diğerini almıştı.

Hızla açarak dudaklarımın arasına koymuştu, şişeden taşan şarap çenemden boynuma doğru yol almıştı.

"Önce böyle güzel hissettirdin, hiç bitmeyecek sanarken, benden bunu beklemediğim bir anda aldın ve beni mahvettin." Şişeyi indirerek masaya sertçe bırakmıştı.

"Anladın mı, nasıl hissettiğimi?" Zorlayarak ellerimi kurtarmış ve yanaklarımı silmiştim. "Ağlama." Titrek bir nefes alarak gözlerimi sertçe silmiştim. Doğrularak ayaklarımı yere indirmiş ve dirseklerimi dizlerimin üzerine koymuştum.

"Böyle hissettirdiğimi bilmiyordum." Harfleri yutarak, boğuk bir sesle konuşmuştum. Bana bile zordu, Demir çok zordu bana.

"Çok daha fazlası var küçük." Belkide Melihe söylediğim gibi olmalıydı. Bensiz de iyi olabilirdi,  ona bu kadar berbat hissettirmiş olmak, tarifsizdi.

"Keşke bunu daha önce söyleseydin belki bazı şeyler için geç olmazdı." O kadar iğrenç hissediyorum ki bunu tarif etmem imkansızdı.

"Ne için?" Yanaklarımı bir kez daha silerek gülümsemeye çalışmıştım. Güçlü kalamıyordum karşısında. Mavi gözlerinin altında eziliyordum.

"Demir bence bensiz daha iyi olabilirsin," ayağa kalkarak konuşmasına müsade etmemiştim; "Bak belkide sen yanılıyorsun, hiçbir şey için geç değil." Kafasını kaldırarak gözlerime bakmış ve ellerini kaldırarak kollarımı tutmuş, beni kendisine çekerek, ellerini belime koymuştu. Beni kucağına çekerek sıkıca sarılmıştı. Nefesi boynuma sertçe çarpıyordu.

"Ağlama." Kafamı göğsüne koyarak ellerimi omuzlarına koymuştum. Elimde değildi.

"Demir, özür dilerim." Beni kendisine daha çok çekerek çenesini omzuma koymuştu.

Beyaz Şarap +18 |DÜZENLENİYOR|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin